| Sadece sen ve ben, el ele, her şeye rağmen. | Open Subtitles | فقط أنت وأنا. يد بيد, على الرغم من كل شيء. |
| Evet, isterim eğer her şeye rağmen sevdiğini hissediyorsan. | Open Subtitles | .نعم .أريد هذا ،إذاً على الرغم من كل شيء |
| her şeye rağmen baloya gelebilirsin. | Open Subtitles | وعلى الرغم من كل شيء يمكنك المجئ إلى الحفل الراقص |
| Bugün, her şeye rağmen, her zaman mutlulukla dolu ve güzel sürprizlere gebe olan hayatı kutluyoruz. | Open Subtitles | اليوم نحتفل بالحياة , على الرغم من كل شيء. دائما المفاجآت الجميلة اقصى حدود السعادة. |
| Her şeyi kendin başardın, her şeye rağmen. | Open Subtitles | كل شيء أنجزته, أنجزته كلّه بنفسك، على الرغم من كل شيء. |
| Ve son zamanlarda yaşadığımız her şeye rağmen, bunu yalnız yapmana izin veremem. | Open Subtitles | وعلى الرغم من كل شيء مررنا به خلال الفترة الأخيره لن أدعكِ تقومين بهذا وحدكِ |
| Ve bu karmaşıklığın kutlanması, sert bir şekilde tartışılan söylemin sevgisi, anlatının takdir edilmesi, her şeye rağmen Batı Afrika'nın kalbindeydi ve hâlâ mevcut. | TED | والاحتفال بهذا التعقيد، وذلك الحب للخطاب التناضلي، والتقدير للقصة، كانت وما زالت، على الرغم من كل شيء القلب النابض لغرب أفريقيا، |
| Ona şunu söylemeliyim, aramızdaki her şeye rağmen onu her zaman sevdim. | Open Subtitles | لأخبره بأنه على الرغم من كل شيء بيننا |
| - Babamızın en sevdiği çocuk yaptığın her şeye rağmen... sendin ve yine sen olacaksın. | Open Subtitles | -ذلك المُفضل لأبي على الرغم من كل شيء قمت به كان دائما أنت |
| O seni sevdi... yaptığın her şeye rağmen. | Open Subtitles | لقدأحبّتك... على الرغم من كل شيء |
| her şeye rağmen. | Open Subtitles | وعلى الرغم من كل شيء. |
| Ve her şeye rağmen... | Open Subtitles | وأعتقد أنه على الرغم من كل شيء... |
| her şeye rağmen.. | Open Subtitles | على الرغم من كل شيء... |