Sabah aramıştık. Evet, sesinden bu kadar tatlı olduğun belli olmuyordu. | Open Subtitles | أجل،أنت لم تبدو بهذه الرقة على الهاتف |
Adı Allison. Çok tatlı bir hanımdır. | Open Subtitles | "إسمها "أليسون وهي سيدة في غاية الرقة |
Ama gerçekte... nazik erkeklerden hoşlanırlar. | Open Subtitles | لكن في الحقيقة إنهن يحبون الرقة |
Erkeklerin altındaki bu sert şeyi bilirsin o cidden o kadar nazik ki... | Open Subtitles | أتعرفين، تحت كل القناع الرجولي القاسي، شخص بغاية... بغاية الرقة و... |
Bu fazlasıyla ince. Ve bu oldukça ince tabaka kendi ağırlığından 70,000 kat daha fazla ağırlığı kaldırabilir. | TED | و هذه الطبقة الشديدة الرقة قادرةٌ على رفع أكثر من 70،000 من مثل وزنها. |
Suriye'nin Rakka şehrinde, Ruqia Hassan ve Naji Jerf gibi insanlar IŞİD kontrolündeki bölgede, haber yaptıkları için suikaste uğradı. | TED | من مدينة الرقة في سوريا, أُناس كـ رقية حسن وناجي جرف تم اغتيالهم بسبب تقاريرهم عن المناطق التي تسيطر عليها تنظيم الدولة |
Lâkin bu yumuşaklık ve huzur perdesi ardında... gece dörtnala hücuma geçip üzerimize atılır... | Open Subtitles | و لكن خلف هذا الستار من الرقة و السلام |
Duyarlılık eğitiminin temel noktası insanların yaptıklarından pişman olduklarını söyledikleri bir şeyle ya da bir hareketleriyle dalga geçmemeniz gerektiğidir. | Open Subtitles | الشي الأساسي المهم عن تدريب الرقة أنه لا يمكنك أن تجعل من الشخص أضحوكة . لشيء ما أو لحركة |
- Teşekkürler. Çok tatlı çocuksun. | Open Subtitles | - أشكرك ، إنها لفتة في غاية الرقة |
Ben, ben o kadar tatlı değilim. | Open Subtitles | و أنا لست بتلك الرقة |
Hasta edercesine tatlı olacağım. | Open Subtitles | سأكون في غاية الرقة |
O derece tatlı. | Open Subtitles | في غاية الرقة |
İnanılırmaz tatlı... | Open Subtitles | شديدة الرقة |
Hey... o kadar nazik olmayın! | Open Subtitles | مهلاً.. لا تكوني بهذه الرقة. |
O zaman biraz nazik olmayı denemelisin. | Open Subtitles | إذن عليك أن تجرب بعض الرقة |
Oldukça nazik davranıyoruz! | Open Subtitles | نحن في غاية الرقة |
Şuradan alıyoruz: "Öyle nazik..." | Open Subtitles | لنبدأ من عند "في غاية الرقة |
Kutsal kitapları basarken kullandıkları gibi çok ince bir kağıdımız olduğunu varsayalım. | TED | تصور لو كنت تملك ورقة شديدة الرقة مثل تلك التي تم استخدامها في طباعة الانجيل في الحقيقة انها تبدو كأنها قطعة من حرير |
Ama çok az, çok ince ve çok soğuk bir atmosfere sahip olursanız Mars gibi çok soğuk olursunuz. | TED | ولكن لو كان لديك مناخ شديد الرقة أو البرودة، فسينتهي بك الأمر مثل المريخ؛ بارد للغاية. |
Rakka Sessizce Katlediliyor isimli sivil medya grubu, raporlarını şifreleyerek gönderiyor ve kendilerini izlenmekten ve yakalanmaktan koruyor. | TED | المجموعة الإعلامية المحلية تُدعى الرقة تُذبح بصمت تعتمد على تشفير عالي لتُرسل تقاريرها وحماية أنفسهم من الاعتراض والمراقبة . |
Hüseyin Rakka'da savaştı. Şeyle... | Open Subtitles | خاض حسين في الرقة مع ال |
Sesindeki yumuşaklık... ve bana dokunuşundur. | Open Subtitles | لديك تلك الرقة في صوتك,... . و الحب هو حين تلمسينني |
Ama senden Duyarlılık sahibi biri olmanı beklerdim. Hiç değilse. Nezaket, o da olmazsa. | Open Subtitles | لكنني أملت أن تملكي الحنان على الأقل، وحتى الرقة |
Çünkü içinde Duyarlılık var. | Open Subtitles | لأن فيه الرقة... |