müşterinin isteklerini öğrenir ve özel kullanıma göre yazılımı uyarlarım. | Open Subtitles | أكتشف ما يحتاجه الزبون وبعد ذلك أكيّف البرامج لتطبيقات معيّنة |
Bu dersi tamamladıktan sonra, öğrencimiz bize aslında müşterinin ne istediğini anlamayanın aslında kendisinin olduğunun farkına vardığını söyledi. | TED | بعد إكمال الدورة، فإن هذا الطالب قام بإرسال رأيه إلينا فقد استوعب حينها أنّه هو من لم يفهم ما الذي طلبه الزبون. |
müşteriyi berber kayışıyla bağla, düğmeye bas, onu kaldır, çevir saçlarının aşağıya salınmasını sağla ve kırp, kırp, kırp. | Open Subtitles | يوضع الزبون بالداخل و يضغط على الزر فيرفع الشعر و يقلب |
Bir teslimat yapmaya gitti, bahşişi beğenmedi... müşteriye bağırmaya başladı. | Open Subtitles | كان يوصل بعض الطلبات ولم يعجبة البقشيش فصرخ في الزبون |
Bazen Müşteriler ben gösterene kadar ne istediklerini bilmezler. | Open Subtitles | أحياناً الزبون لا يعرف ما يختار حتى أريه بنفسي |
Bizler müşterimiz hakkında asla bilgi vermeyiz. Bize tanık olup olmadığını sordular. | Open Subtitles | سأل، من أخذ الزبون للخارج فقلت بأن هذا سريا |
Eğer bir müşteri bir şey sorarsa açıkça söylemek zorundalar. | Open Subtitles | أنا أعرف القوانين اذا اراد الزبون شيئا علية أن يطلبه |
Pazarlamacılarınızın müşterinin trenden düşeceğini bilmesini mi bekliyorsunuz? | Open Subtitles | أيجب على مندوب المبيعات أن يعلم أن الزبون سيسقط من القطار؟ |
Fahişe her zaman, müşterinin kontrolü altındadır. | Open Subtitles | يجب دائما على العاهرة أن تكون في خدمة الزبون |
Her zamanki gibi saat 9'da, otopark görevlisi bir müşterinin arabasını getiriyor. | Open Subtitles | دقيق كعادته، في التاسعة حارس المرآب، يخرج سيارة الزبون |
müşterinin dişi maymunu var. Çiftleştirmek istiyor. | Open Subtitles | قلت ذكراً لدى الزبون أنثى ويريد أن يتناسلا |
Bu müşteriyi tehdit ettin mi? Ya da, hiç küfrettin mi? | Open Subtitles | أهددت هذا الزبون أو إستخدمت ألفاظًا بذيئة بأيّةِ طريقة؟ |
Selam! Ohh, arkadaşlar, size bahsetiğim şu tatlı müşteriyi hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | يا رفاق، تذكرون الزبون اللطيف الذي أخبرتكم عنه؟ |
Çözülmeyi reddeden bir görevde müşteriyi memnun etmek zorunda olmasını sağladım. | Open Subtitles | لقد قمت بها بحيث يكون عليها إرضاء الزبون بمهمة والتي تقاوم الحل |
"Eğer müşteriye iyi davranırsan sürekli müşterin olarak kalır." sözüne inanıyorum. | Open Subtitles | انا اؤمن ان عاملت الزبون بشكل جيد سوف يكون زبوناً للأبد |
müşteriye "kupalar saat üçte elinizde olur" demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرت الزبون أن الكؤوس ستكون موجودة في الساعة الثالثة |
müşteriye bir şeçenek sunuyoruz, bayan mı... yoksa para mı? | Open Subtitles | لا يملك الزبون سوى خيارٍ واحد السيدة أو النقود |
Model kendini beğenmezse, Müşteriler kıyafetleri nasıl sevecek? | Open Subtitles | كيف سيعجب الزبون بالثوب إن لم يكن يعجب العارضة؟ |
Can sıkmak istemem ama tek müşterimiz şu Justin'e kamyonunu yıkaması için para veren garip adam. | Open Subtitles | الزبون الوحيد الذي حصلناه هو ذلك الغريب الذي يراقب جستون |
müşteri ürünü reddettiğinde zaman ki bu onun şirketinde alışılmıştı, müşteri ne istediğini bilmemekle itham edilirdi. | TED | عندما يرغب زبونٌ ما برفض منتج، فإنّه من الشائع في شركته أن يدّعوا أن الزبون لم يكن يعرف تماماً ما الذي طلبوه. |
Bugünkü tek müşterim siz olduğunuza göre zevkle yaparım. | Open Subtitles | أتعرف يا سيدي؟ بما أنك الزبون الوحيد الليلة فسيكون هذا من دواعي سروري |
Bu müşteriyle tatlı tatlı konuşmak için iyi bir şans. | Open Subtitles | الان.فرصة مناسبة للكلام المعسول مع الزبون. |
Sen kendine bak. Hem ben müşterilerin önünde tartışmam. | Open Subtitles | انت تتحدث عن نفسك و لا تتناقش امام الزبون |
Müşterilere sadece servis vermiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نبلبّي رغبات الزبون فحسب، إن صحّ القول |
Bir müvekkil hakkında tutkuyla hareket edemiyorsam, midemde o ateşi hissedemiyorsam mahkemede yeteneklerimi sergileyemem. | Open Subtitles | أنني إذا لم يكن لدي تعاطف مع الزبون إذا لم احس بذلك اللهيب في أعماقي فإنني لا آخذ قضيتي إلى المحكمة |
Bunu yaparken müşterisi farketmiş ki çarkın arka tarafında bir işleme yazı var. | TED | واثناء قيامه بفك القطع لاحظ الزبون ان هناك على الجهة الخلفية لعجلة التوازن شيء منقوش كانت جملة كتبها الساعاتي |
Hâlâ Amsterdam'daki üçkâğıtçı müvekkili temsil ediyor musun? | Open Subtitles | يَعمَلُ أنت ما زِلتَ تُمثّلُ ذلك الزبون المُخادع في أمستردام؟ |
Ben müşteriyim. Sen garsonsun. | Open Subtitles | انا الزبون وانت النادل. |