| Kafeteryaya inip geleceğimizi kurlamak için, bize zencefilli gazoz alacağım. | Open Subtitles | سأذهب للأسفل إلى الكافتيريا وسأحضر لنا بيرة الزنجبيل لنخب المستقبل |
| Kendini iyi hissetmeye başlayınca zencefilli gazoz içip, kraker yiyebilir. | Open Subtitles | حسناً بعض الزنجبيل و بعض البسكويت عندما تبداء تشعر بالتحسن |
| Ona zencefilli gazoz verdim ve öylesine bir şeyler konuşmaya başladım ama ben konuşurken, zencefilli gazozdan hapşırdı. | TED | أعطيته مِزْر زنجبيل وبدأت أتحدث عن لا شيء محدد، ولكن أثناء حديثي، عطس من مِزْر الزنجبيل. |
| En sevdiğim yemekler; vogda kızartılmış zencefil ve tuzlu sığır dili. | Open Subtitles | طعامي المفضل هو شرائح الزنجبيل المقلي اللاذع مع لسان البقر المملّح |
| Pekala o zaman cin ve zencefil birası lütfen. | Open Subtitles | اذن سوف أشرب الجن مع بيرة الزنجبيل من فضلك |
| Sonra zencefilli ekmek almak için Bayan Cory'nin dükkanına. | Open Subtitles | وبعد ذلك نذهب إلى السيدة كوري السيدة كوري .. هذا دكان لبعض كعك الزنجبيل آه .. |
| Biraz buz ve soda istiyorum birkaç şişe de zencefilli gazoz. | Open Subtitles | سأحتاج لبعض الثلج مع بعض المشروبات الغازية وربما قنينتين من شراب الزنجبيل |
| İki paket zencefilli krema, yarım porsiyon mayalı hamur bir tane konserve ananas, ve bir teneke de Noel pudingi. | Open Subtitles | حزمتين من كريمة الزنجبيل نصف علبة مربى علبة من قطع الاناناس و علبة من بودنغ الكريسماس |
| Çocuklar yerine zencefilli ekmek istemediğinize emin misiniz, bayanlar? | Open Subtitles | أأنتن متأكدات بأنّكم لا تريدون أطفالاً من خبز الزنجبيل بدلهم؟ |
| Fakat bir zencefilli gazoz hakkım var. Bunu biliyorsun. | Open Subtitles | حسناً ولكن لدي الحق في شراب الزنجبيل انت تعرف ذلك |
| İnsanlara zencefilli kek evimde çocukları taciz ettiğimi söylemişsin. | Open Subtitles | لقد أخبرت الناس أني أغوي الأطفال بكعكة الزنجبيل |
| Sıcak şarap ve zencefilli kurabiyeler. | Open Subtitles | فكرت أن أعد لكِ الزنجبيل مع قليل من النبيذ الحار |
| Dev fasulye sapı olduğuna inanmamı mı bekliyorsun ve aslında var olan zencefilli evlere? | Open Subtitles | أتتوقعين منّي أن أصدّق أن هناك عمالقة و بيوت الزنجبيل موجودة حقّاً ؟ |
| Oh, hayır, bu büyük bir olay değil. Biz sadece zencefilli gazoz için daha fazla ücret olacak. | Open Subtitles | أوه لا ، إنها ليست مشكلة كبيرة فقط سنقوم بشحن مزيد من الزنجبيل |
| Tamam o zaman, cin ve zencefil birası olsun! Barmen! | Open Subtitles | اذن انها الجين مع بيرة الزنجبيل أيها الساقي |
| zencefil bağımlılık yapmaz, kokain yapar. | Open Subtitles | الزنجبيل ليس مسبب للإدمان، بخلاف الكوكائين |
| zencefil bağımlılık yapmaz, kokain yapar. | Open Subtitles | الزنجبيل ليس مسبب للإدمان، بخلاف الكوكائين |
| Şu sıcak zencefil çayını içsin. | Open Subtitles | فلتتناول هذا الشراب انه شاي الزنجبيل الحار |
| Zencefilden nefret ederim. Bir insanın nasıl zencefil yediğini anlamıyorum. | Open Subtitles | أكره الزنجبيل، لا أفهم كيف يأكل أحد ما الزنجبيل |
| Kaptığı AİDS buraya yarar sağlayan kızıl, kibirli, küçük çocuk değil misin? | Open Subtitles | ألست أنت ذلك الفتى الصغير الذي حصل على فخر تجمع الزنجبيل ومساعدته افيدت هنا من قبل ؟ |
| Rezene kökünü ve Zencefili sıcak suya koy iç. | Open Subtitles | جذور الشمر و الزنجبيل في ماء دافئ |
| Bir yanda Ginger, bir yanda Marian. | Open Subtitles | الزنجبيل في يد وماري آن في الأخرى، لكن لماذا؟ |
| Onu portakalla, zencefille tarhunla ve konyakla besleyeceğiz. | Open Subtitles | نحن سنطعمها بالبرتقال و الزنجبيل و شراب إستراجون و كونياك |
| Başka bir anı daha oluşturmak istersen 20 dakika sonra tarçınlı kek evinde buluşalım. | Open Subtitles | وبعدها اذا اردت ان تصنعي ذكريات اخرى قابليني بعد 20 دقيقة في بيت كعك الزنجبيل |