| Bunu, bizi devamlı kuraklık, sel, ve zehirli maymunlarla rahatsız etmeden önce düşünecekti. | Open Subtitles | ربما كان عليها التفكير في ذلك، عندما كانت تحيطنا بالجفاف والفيضانات والقرود السامّة. |
| Büyüyü okumaya başladı, hekimlerin koruyucusu, zehirli yaratıkların tanrıçası Serqet’e dua etti. | TED | بدأت بإلقاء التعويذة، مستحضرة سيركيت، راعية الأطباء وآلهة المخلوقات السامّة. |
| Onlar kimya fabrikanızın ürettiği zehirli gazdan öldüler. | Open Subtitles | الذي مات من الغازات السامّة في مصنعك الكيميائي. |
| Neden böylesine zehirli ruhsal bir hastalığa yakalandı? | Open Subtitles | لماذكانلديههذا التضارب بمثل هذه المأساة السامّة روحيا؟ |
| Yıllık olarak 12.246 ton toksik atık atıyor veya işliyor. | Open Subtitles | تنبعث أو تلقى 27 مليون رطلاً من النفايات السامّة سنويًّا. |
| Yasadisi olmasini birak eminim ayrica birçok zehirli maddede içeriyor. | Open Subtitles | ليس فقط أنه غير شرعي، لكني متأكد أنه يحوي عدد غير معلوم من المواد السامّة |
| Yani Baverya ve zehirli nacho peynirleri bir efsaneydi. | Open Subtitles | وكلّ السحر البافاري وشطائر الجبن السامّة وماعداه |
| - Bir sorun mu var? Evet, zehirli bir akrebi kaybettim ve onu bulmam lazım. | Open Subtitles | كلاّ، لقد أضعتُ احدى العقارب السامّة و عليّ ايجادها. |
| zehirli atıklar bürosundan bazı uzmanlar havayı test etmek için gelmiş. | Open Subtitles | بعض المُختصين من مكتب المواد السامّة قد جاءوا لاختبار الهواء. |
| Bir sonraki zehirli ısırık için seni daha az kırılgan yapar. | Open Subtitles | التي تجعلك أقل عرضة للعضة السامّة القادمة. |
| Çöp ve zehirli atık bırakılan yerlerde kurulmuş çadır şehirlerde yaşayacağız. | Open Subtitles | مدينة خيّام مبنية على مقالب القمامة ومواقع النفايات السامّة. |
| Bir kaç dakikaya kaya gibi sert olacak ve sonra bir tehlikeli madde ekibi gelip zehirli maddeyi parça parça temizleyebilir. | Open Subtitles | ومن ثمّ يُمكن لفريق المواد الخطرة القدوم لإزالة المواد السامّة قطعة قطعة. |
| Biz ise hepsini kullanıyoruz, zehirli olanları bile. | TED | ونحن نستخدمها جميعها، حتى تلك السامّة. |
| zehirli atık çöplüğü için denetleyici tekniker. | Open Subtitles | تقني إشراف في موقع النفايات السامّة |
| zehirli dumana karşı bunu kullanmışlar. | Open Subtitles | أحدهم وضع هذه لأدخنة المخدّرة السامّة |
| Pasifiğin zehirli yumrukları? | Open Subtitles | القبضات السامّة من المحيط الهادي؟ |
| Ama eminim ki, zehirli davetiyeler konusunda şahitlik yapan doktor, ilk planda olacak. | Open Subtitles | بالتأكيد هناك الطبيب والدعوات السامّة. |
| Bu iş radyasyonlu, zehirli atıklardan sızan çevresel atıklardan kazara olmuş kanalizasyondan çıkan canavar saçmalığı, dostum. | Open Subtitles | هذا فقط مثل البرميل الذى يتسرب منه النفاية والإشعاعات السامّة تعرض لحادثة من ذلك الوحش المخيف الذى خرج زاحفاً من البالوعة |
| İstersen çimlerimize toksik atık dökseydin. | Open Subtitles | قد تنتشر تلك النفايات السامّة على عشبِنا |
| Onu çoktan toksik kimyasal şampuanla yikadim ama teşekkürler. | Open Subtitles | حسنا، لقد غسلت شعره سلفا بالشامْبُو المحتوي على المواد الكيميائيّة السامّة ولكن شكراً |
| Bu hastalığa, "toksik erkeklik" deniyor. | TED | إنه مرضٌ أصبح يُعرَف الآن باسم "الذكورية السامّة". |