| Yeraltı'na gitmeyi hak eden biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | إنْ كان هناك مَنْ يستحقّ الذهاب للعالَم السفليّ فهو أنا |
| Yeraltı Dünyası'ndaki zamanım doldu. Seninki de dolabilir. Dediğimi yap yeter. | Open Subtitles | نفد وقتي في العالَم السفليّ ووقتك سينفد أيضاً، فنفّذي ما أقوله |
| O kitap, umudun simgesi. Yeraltı Dünyası'nda ise umuttan pek fazla yok. | Open Subtitles | ذاك الكتاب تجسيدٌ للأمل، والأمل غير متوفّر بكثرة هنا في العالَم السفليّ |
| alt tarafta bir plaka vardır. | Open Subtitles | يجب أن تكون هنالك كتابة ما قرب الجزء السفليّ |
| Ben üst katlara bakayım. sen de alt katlara bak. | Open Subtitles | أنا سأتفقد الطابق العلوي، وأنتِ السفليّ. |
| Kimse Yeraltı Dünyası'na girip de canlı çıkamaz. - Ben hariç. | Open Subtitles | لا أحد يولج إلى العالم السفليّ ، و يعود حيّاً. |
| O yüzden, Yeraltı Dünyası'na gelip de onu burada bulamayınca ne kadar şaşırdığımı tahmin edersin. | Open Subtitles | لذا تخيل قدر مفاجئتي لآتي بنفسي إلى العالم السفليّ. و أكتشف أنـّه ليس موجوداً هنا. |
| Yakalanıp, Yeraltı Dünyası'nın derinlerinde sonsuz işkenceye tabii tutulmak için bu dünyadan sökülürsün. | Open Subtitles | لتغادر عالم الأحياء ، و لتنتقل إلى عذاب أبدي ، فى أعمّاق العالم السفليّ. |
| Bu gölette Yeraltı dünyasına açılan bir geçit var. | Open Subtitles | هذه البركة تقبض على بوّابة نحو العالَم السفليّ بذاته |
| Eski mitolojilerdeki Kayıkçı. - Yeraltı Dünyası'na giden kayığı kontrol eder. | Open Subtitles | كان قائد العبّارة في الأساطير القديمة حيث كان يبحر بقارب إلى العالَم السفليّ |
| - Durduramayız. Yeraltı Dünyası, hayal edemeyeceğiniz kadar korkunçtur. | Open Subtitles | العالَم السفليّ أسوأ ممّا يمكن أنْ تتخيّلوا |
| Eminim Yeraltı'nda ikimizi görmeye can atan bir sürü insan vardır. | Open Subtitles | أراهن على وجود كثيرين في العالَم السفليّ سيبتهجون لرؤيتك ورؤيتي |
| Yani sizin Yeraltı Dünyası'na seyahatinizin önünde bir engel kalmadı. | Open Subtitles | ما يعني أنّه ما مِنْ طريقة تعرقل رحلتكم إلى العالَم السفليّ |
| Yeraltı Dünyası, yarım kalan işleri olanlar için. Ben onlardan biri değilim. | Open Subtitles | العالَم السفليّ للناس ذات المسائل العالقة، وهذه ليست حالي |
| Tek bilmen gereken, Yeraltı Dünyası'nda sıkışıp kalan tüm bu ölü insanların yarım kalan işleri olduğu. | Open Subtitles | كلّ ما يهمّ هو أنّ كلّ هؤلاء الناس في العالَم السفليّ موتى وعالقين لأنّ لديهم مسائل عالقة |
| Bu Yeraltı Dünyası'nı iki şekilde terk edebilirsin. | Open Subtitles | هذا العالَم السفليّ يؤدّي إلى طريقَين فقط |
| Her halükarda, Yeraltı Dünyası'ndaki zamanım doldu. | Open Subtitles | بكلّ الأحوال انتهى وقتي في العالَم السفليّ |
| Dolabın en alt rafına niye kamera koyasın ki zaten? | Open Subtitles | أعني لمَ تضعُ كاميرا في الرفّ السفليّ من الثلّاجة بأيّ حال؟ |
| Eğer alt güvertedelerse, bu onların çıkış yolu demek. | Open Subtitles | طالما وصل للسطح السفليّ فإنّه ذاهب لغرفة المحرّكات |
| Eğer daha süslü bir şeyler istiyorsan, alt kata koşabilirim. | Open Subtitles | لو أردت شيئاً فاخراً أكثر يمكنني النزول للطابق السفليّ |
| Sihir Tarihi dersi üst katta bayanlar, aşağıda değil. | Open Subtitles | فصل تاريخ السـّحر بالطابق الأعلى آنساتي وليس السفليّ. |
| Bu araf denilen yerin alevlerle dolu olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنّ ذاك العالَم السفليّ مليءٌ بالدخان و النار |
| Matkabını alıp, ortamını bodruma kurdu diyorlar. | Open Subtitles | حسنٌ، يُشاع أنّه أخذ مثقابه . و أقام مكاناً بالقبو السفليّ |