"السلاح الوحيد" - Translation from Arabic to Turkish

    • tek silah
        
    • tek silahı
        
    • tek silahın
        
    Bu köpek, içindeki o hastalıklı kısmı çıkartabilmemiz için elimizdeki tek silah! Open Subtitles هذا الكلب هو السلاح الوحيد الذي لدينا من اجل اقتلاع هذا المرض
    Taç kılıç. Sizin zırhınızı geçebilecek, dünyadaki tek silah efendim. Open Subtitles هذا هو سيف اكليل الزهور السلاح الوحيد القادر على هزيمتك
    Bazen hayatta sahip olduğumuz tek silah budur. Open Subtitles أحياناً يكون هو السلاح الوحيد الذي نمتلكه في الحياة
    Şeytan ordusuna karşı elimizde olan tek silahı alıp en yüksek fiyat verene satacaksın. Open Subtitles سرقتِ السلاح الوحيد الذي لدينا ضد جيش من الكائنات الشيطانية و ستبعينه لمن يعرض أكبر ثمن عليكِ
    Ama sonra, sana karşı elimde kalan tek silahın diğerlerini daha önce kullandım sana olan sevgim olduğunu anladım. Open Subtitles وبعده ، سأضطر إلى استخدام السلاح الوحيد الذى تركته واتهامى لكل الآخرين هو محبتى لك ِ
    Etkili olabileceğini düşündüğüm tek silah onlar. Open Subtitles هم السلاح الوحيد الذي يمكنني التفكير بهم ولهم تأثير
    Bu galakside beni yok edebilecek tek silah orada. Open Subtitles بداخله السلاح الوحيد في هذه المجرة له مقدرة على تدميري
    Bu galakside beni yok edebilecek tek silah orada. Open Subtitles بواسطتها، تكون السلاح الوحيد فى المجرة القادر على تمديرى
    Tabanca kılıfı istemeyen tek silah akıldır. Open Subtitles الدماغ هو السلاح الوحيد الذي لا يحتاج لــ قراب
    Bu çekiç, yapıldığı güçlü ağacı öldürebilecek tek silah. Open Subtitles هذه المطرقة هي السلاح الوحيد إنها تستطيع قتل الشخص الذي جاء من الشجرة
    Hayat Ağacı'nı yok edebilecek tek silah o. Open Subtitles إنه السلاح الوحيد الذي يمكنه من خلاله قتل شجرة الحياة
    Bu bir kökeni öldürebilecek tek silah. O yüzden bende kalacak. Open Subtitles إنّه السلاح الوحيد على وجه الأرض القادر على قتل مصّاص دماء أصليّ، أظنني سأبقيه معي
    Şu anda Card'a karşı kullanabileceğimiz tek silah bu adam, ama onu Miami'ye canlı götürmeliyiz. Open Subtitles في الوقت الحالي هذا الرجل هو السلاح الوحيد ضد كارد لكن علينا أن نعيده إلى ميامي على قيد الحياة
    Bubi tuzağı evde bulunan tek silah değil. Open Subtitles هذه المصيدة لم تكن السلاح الوحيد في المكان
    Asıl önemlisi elimizdeki tek silah bu... ..ve sadece üç mermi kaldı. Open Subtitles إن هذا هو السلاح الوحيد و جلّ ما تبقى لنا هو 3 طلقات
    Evet, onu yenebileceğimizi bildiğimiz tek silah elinde olmadan. Open Subtitles أجل، دون السلاح الوحيد الذي نعرف أنّ بإمكانه هزيمتها
    İhtiyacım olan tek silah bu. Open Subtitles هذا هو السلاح الوحيد الذى أحتاج إليه
    Bu beni öldürecek tek silahı stoklama kısmı mı? Open Subtitles تقصدين الجزء الذي تجمعين فيه السلاح الوحيد الذي يمكنه قتلي؟
    Cadıyı öldürebilecek tek silahı da paylaşmaya hiç niyeti yok. Open Subtitles ولن يشارك أحدًا السلاح الوحيد القاهر لتلك الساحرة.
    Ama sana cadıyı öldürebileceği tek silahı vermiş. Open Subtitles لكنها أعطتك السلاح الوحيد الذي يمكن أن يقتل الساحرة
    Bizi öldürebilecek tek silahın bizi bu hâle getiren silah olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أنّ السلاح الوحيد القادر على قتلنا هُو ما جعلنا هكذا.
    Bu odadaki tek silahın bu olmadığının farkındasındır. Open Subtitles أنت تدرك أنه ليس السلاح الوحيد في الغرفة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more