En derin çukurların dibinde balıklar bulunmuştur. | Open Subtitles | السمك الذي يُعثر عليه في قاع أعمق الخنادق |
Müzik bir okyanus gibidir ama balıklar ağlıyor. | Open Subtitles | أليس كذلك سوامي جي؟ الموسيقى كـ المحيط لكن السمك الذي فيه يبكي |
Avladığımız balıklar, dünya üzerindeki en küçük mikro organizmadan en büyük hayvanlara kadar birbirine bağlı olan hassas bir besin zincirinin merkezindeydi. | Open Subtitles | السمك الذي أخذناه كان في مركز سلسلة طعام هشة ربطت أدق المخلوقات الصغيرة بأكبر الحيوانات على الأرض |
Öyle görünüyor ki pek çok kişi Fred'in sattığı balıktan memnun değil. | Open Subtitles | أنا تم طرح حولها. يبدو الكثير من الناس كانوا غير راضين عن السمك الذي كان يبيع. |
Bozuk balıktan 5 kişi zehirlenince senin yeni mekânı da göz hapsine alacaklar. | Open Subtitles | الأمر يعمل بالإتجاه الآخر أيضا بعد أن يصاب هؤلاء الخمسة بتسمم من السمك الذي تناولوه في مكانك الجديد لنفترض أن هذا جرى حقا |
Yakaladığım balıkları taze tutmak için buzdu onlar. Soğutucum bozulmuştu. | Open Subtitles | كان ثلجًا لإبقاء السمك الذي أصطاده باردًا، فلقد تعطّلت مبرّدتي |
Sonra sen laubali bir şekilde döndün ve tuttuğunuz balıkları afiyetle yediğinizi söyledin. | Open Subtitles | و عند عودتك كنت سعيد و قلت لي أنك قمت بالاصتياد بوفرة و أكلت السمك الذي قمت باصتياده كله |
Kısa bir süreliğine tekneyi almıştı. Güzel balıklar yakalamıştı, ben de onları pazara götürdüm. | Open Subtitles | اخذَ جولة بسيطة بالمركب، ثم حصل على ذلك السمك الذي اشتريته من المتجر |
Hastanede ne tür bir balıklar olur, biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم مانوع السمك الذي يمكنك أكله في المشفى؟ |
Köpek balıkları, deniz kaplumbağaları, fok balıkları ve diğer "avlanmayan" balıklar bu piçlerin ağlarına takılıyor, ve denize atılıyorlar karides olmadıkları için. | Open Subtitles | القروش، السلاحف، الفقمات وكل السمك الذي "ليس هدفاً" ينتهي به الأمر في شباك أولئك الأوغاد ثم يُلقى -لأنهم "ليسوا روبيان .. " |
- balıklar oltaya gelir mi şu aralar? | Open Subtitles | -ما نوع السمك الذي تصيده الآن؟ -حسنا ... |
Ne tür balıklar? | Open Subtitles | مانوع السمك الذي صدته؟ |
Avladıkları balıklar çok az ve semenderlerin görüş kabiliyeti de zayıftır. | Open Subtitles | السمك الذي يصطادونه نادر... و "السمندلات" يملكون بصر ضعيف... . |
Yakalayacağımız balıkları bir düşünsene. Yalnızca balık değil, Frank. | Open Subtitles | فكر بكل السمك الذي سنصطادة ليس فقط السمك، فرانك |
Yılanlar su altında kalan otların arasına yumurtlayan balıkları avlamak için böyle büyük sayıda bir araya gelirler. | Open Subtitles | تجتمع الافاعي في هذه الاعداد الكبيرة لصيد السمك الذي يضع بيضه في هذا العشب المغمور. |
Bir ateş yakar, tuttuğumuz balıkları pişirir, yanına da marşmelov hazırlarız. | Open Subtitles | اعتقد أننا سنشعل نارًا ثم نشوي السمك الذي أطلقنا عليه و نصنع المارشميلو |