Sizden uzak kalmamı saymazsak, o kadar da kötü değil. | Open Subtitles | عدا أنه يفصلنى عنكم يا أحبائى, فهو ليس بهذا السوء |
Yani küçük bir servetim olsaydı çok mu kötü olurdu. | Open Subtitles | ما السوء الذي سيحدث لو لو كانت لديّ ثروةٌ صغيرة |
- kötü değilki bu. - Başıma hiç bela açmadı. | Open Subtitles | انه ليس بهذا السوء انه لم يسبب لى اى مشاكل |
Sana kötü davrandım, ama o kadar da kötü değil. | Open Subtitles | لقد أساء الكثيرون معاملتي ولكن ليس بهذه الدرجة من السوء |
O kadar da kötü değildi. Sen onu benim kadar tanımadın. | Open Subtitles | أنه لم يكن بهذا السوء أنت لم تعرفه كما أعرفه أنا |
Happy Gilmore'u, turnuvaların ilk gününden beri hiç böyle kötü oynarken görmemiştim. | Open Subtitles | اننا لم نر جلمور يلعب بهذا السوء منذ اول يوم لانضمامة للرابطة. |
Ben çok küçükken çalışıyordu. O zaman, o kadar kötü değildi. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة وهو كان بالعمل لم يكن بهذا السوء حينها |
Hadi ama anne. Fransız yemekleri o kadar kötü değildir. Patates kızartması ısmarla. | Open Subtitles | بالله عليك أمي الطعام الفرنسي ليس بذلك السوء ، فقط أطلبي رقائق شيبس |
Çok kötü bir ders almak üzereydi Bu işin en iyisinden | Open Subtitles | لقد أوشك أن يتلقى درسا في السوء, من الأفضل في العمل. |
Affedersiniz Bayan Monroe. Daha önce... hiç bu kadar kötü olmamıştı. | Open Subtitles | أنا آسف، سّيدة مونرو لم يكن الأمر بهذا السوء قبل ذلك |
O zaman ikimiz de böyle görünecektik. Çok kötü görünmüyorsun. | Open Subtitles | وكان كلانا سيكون على هذا الحال ليست حالتك بهذا السوء |
- Bu berbat kıştan önce. - Kış kötü değildir. | Open Subtitles | ـ قبل هذا الشتاء الفظيع ـ الشتاء ليس بهذا السوء |
Bu kadar güzel bir şey nasıl böyle kötü olabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لشيء بهذا الجمال أن يكون بهذا السوء ؟ |
-Kozmetik şeyine gittim ve kötü reaksiyon oldu. -O kadar kötü mü? | Open Subtitles | إنها بعض مستحضرات التجميل و هذا تأثيرها هل هي بهذا السوء ؟ |
Yani,bir İngiliz futbol takımı ne kadar kötü olabilir ki. | Open Subtitles | أعني فريق كرة قدم بريطاني لايمكن أن يكون بذاك السوء |
Peki,bir Londra dairesinde oturmak o kadar da kötü olmaz heralde. | Open Subtitles | أعتقد أن المعيشة في شقة بلندن لن تكون بذاك السوء هاه؟ |
Hadi, bununla baş edebilirsin. O kadar da kötü değil. | Open Subtitles | هيا , يمكنك التعامل مع هذا الأمر ليس بذلك السوء |
Anlamsız bir hayattaki, tek gecelik ilişkiler o kadar kötü olamaz. | Open Subtitles | حياة بلا معنى, ليلة واحدة لن تكون بهذا القدر من السوء |
O kadar da kötü değil. Eninde sonunda onları yakalayacağız. | Open Subtitles | انة ليس بهذا السوء سوف نقبض عليهم على اية حال |
Hemşireydi ve ben de umutsuzdum, fena bir eşleşme değildi. | Open Subtitles | لقد كانت ممرضة وانا كنت حالة لم أكن بهذا السوء |
Hava çok kötüydü ve gemiler organize olamamıştı. | Open Subtitles | الطقس كان شديد السوء و السفن فقدت أنتظام مسيرتها |
İşlerin bu kadar çabuk kötüye gittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكننى الإعتقاد أن الأمور تتقدم بهذه السوء |
Eğer topluma karışmak konusunda bu kadar kötüyse, bir mil mesafede iz bırakacaktır. | Open Subtitles | لو كان بهذا السوء في الإختلاط بالآخرين سوف يترك أثراً عن بعد ميل |
Soyguna ya da saldırıya uğramamız korkunç olmaz mı? | Open Subtitles | لن يكون من السوء إذا نُهِبنا أو هوجمنا من قبل قطاع الطرق؟ |
Tüm bunları hak etmek için çok mu kötülük ettin? | Open Subtitles | هل كنت بذلك السوء أن تستحق كُل هذا الذي تواجهه؟ |