"السوء" - Translation from Arabic to Turkish

    • kötü
        
    • fena
        
    • kötüydü
        
    • berbat
        
    • kötüye
        
    • kötüyse
        
    • korkunç
        
    • kötülük
        
    Sizden uzak kalmamı saymazsak, o kadar da kötü değil. Open Subtitles عدا أنه يفصلنى عنكم يا أحبائى, فهو ليس بهذا السوء
    Yani küçük bir servetim olsaydı çok mu kötü olurdu. Open Subtitles ما السوء الذي سيحدث لو لو كانت لديّ ثروةٌ صغيرة
    - kötü değilki bu. - Başıma hiç bela açmadı. Open Subtitles انه ليس بهذا السوء انه لم يسبب لى اى مشاكل
    Sana kötü davrandım, ama o kadar da kötü değil. Open Subtitles لقد أساء الكثيرون معاملتي ولكن ليس بهذه الدرجة من السوء
    O kadar da kötü değildi. Sen onu benim kadar tanımadın. Open Subtitles أنه لم يكن بهذا السوء أنت لم تعرفه كما أعرفه أنا
    Happy Gilmore'u, turnuvaların ilk gününden beri hiç böyle kötü oynarken görmemiştim. Open Subtitles اننا لم نر جلمور يلعب بهذا السوء منذ اول يوم لانضمامة للرابطة.
    Ben çok küçükken çalışıyordu. O zaman, o kadar kötü değildi. Open Subtitles عندما كنت صغيرة وهو كان بالعمل لم يكن بهذا السوء حينها
    Hadi ama anne. Fransız yemekleri o kadar kötü değildir. Patates kızartması ısmarla. Open Subtitles بالله عليك أمي الطعام الفرنسي ليس بذلك السوء ، فقط أطلبي رقائق شيبس
    Çok kötü bir ders almak üzereydi Bu işin en iyisinden Open Subtitles لقد أوشك أن يتلقى درسا في السوء, من الأفضل في العمل.
    Affedersiniz Bayan Monroe. Daha önce... hiç bu kadar kötü olmamıştı. Open Subtitles أنا آسف، سّيدة مونرو لم يكن الأمر بهذا السوء قبل ذلك
    O zaman ikimiz de böyle görünecektik. Çok kötü görünmüyorsun. Open Subtitles وكان كلانا سيكون على هذا الحال ليست حالتك بهذا السوء
    - Bu berbat kıştan önce. - Kış kötü değildir. Open Subtitles ـ قبل هذا الشتاء الفظيع ـ الشتاء ليس بهذا السوء
    Bu kadar güzel bir şey nasıl böyle kötü olabilir? Open Subtitles كيف يمكن لشيء بهذا الجمال أن يكون بهذا السوء ؟
    -Kozmetik şeyine gittim ve kötü reaksiyon oldu. -O kadar kötü mü? Open Subtitles إنها بعض مستحضرات التجميل و هذا تأثيرها هل هي بهذا السوء ؟
    Yani,bir İngiliz futbol takımı ne kadar kötü olabilir ki. Open Subtitles أعني فريق كرة قدم بريطاني لايمكن أن يكون بذاك السوء
    Peki,bir Londra dairesinde oturmak o kadar da kötü olmaz heralde. Open Subtitles أعتقد أن المعيشة في شقة بلندن لن تكون بذاك السوء هاه؟
    Hadi, bununla baş edebilirsin. O kadar da kötü değil. Open Subtitles هيا , يمكنك التعامل مع هذا الأمر ليس بذلك السوء
    Anlamsız bir hayattaki, tek gecelik ilişkiler o kadar kötü olamaz. Open Subtitles حياة بلا معنى, ليلة واحدة لن تكون بهذا القدر من السوء
    O kadar da kötü değil. Eninde sonunda onları yakalayacağız. Open Subtitles انة ليس بهذا السوء سوف نقبض عليهم على اية حال
    Hemşireydi ve ben de umutsuzdum, fena bir eşleşme değildi. Open Subtitles لقد كانت ممرضة وانا كنت حالة لم أكن بهذا السوء
    Hava çok kötüydü ve gemiler organize olamamıştı. Open Subtitles الطقس كان شديد السوء و السفن فقدت أنتظام مسيرتها
    İşlerin bu kadar çabuk kötüye gittiğine inanamıyorum. Open Subtitles لا يمكننى الإعتقاد أن الأمور تتقدم بهذه السوء
    Eğer topluma karışmak konusunda bu kadar kötüyse, bir mil mesafede iz bırakacaktır. Open Subtitles لو كان بهذا السوء في الإختلاط بالآخرين سوف يترك أثراً عن بعد ميل
    Soyguna ya da saldırıya uğramamız korkunç olmaz mı? Open Subtitles لن يكون من السوء إذا نُهِبنا أو هوجمنا من قبل قطاع الطرق؟
    Tüm bunları hak etmek için çok mu kötülük ettin? Open Subtitles هل كنت بذلك السوء أن تستحق كُل هذا الذي تواجهه؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more