- Sakin beyler! Bunlar küçük turistler! Kimseyi tutamazlar adamım! | Open Subtitles | اهدأ يا صاح, هذا حينا, هؤلاء السياح لن يمسكوا بنا |
turistler için çalıyorlar ama beni bu kadar etkilemesine hep şaşıyorum. | Open Subtitles | من أجل السياح ولكن دائما ما يفاجئنى أنها تؤثر فى وتحركنى |
Aslında, turist akını duvarı bozmaya ve Çin hükûmetinin koruma girişimleri başlatmasına neden oldu. | TED | في الواقع تدفق السياح قد تسبب في تدهور الجدار، مما قاد الحكومة الصينية بإطلاق مبادرات للحفاظ عليها. |
İyi bir turist gibi davranıp tepeye çıkarak deniz manzarasını izleyebilirdim. | Open Subtitles | يمكننى الذهاب الى المنحدر والنظر الى البحر كأحد السياح |
Oraya gün içinde gitmek istemedik, çünkü turistlerin olduğu yerde kazı yapmak istemedik. | Open Subtitles | لم نكن نريد الذهاب فى خلال النهار حتى لا نقوم بالحفر كـ السياح |
Sabah karşı 3'e kadar buradaydım, sarhoş turistlere kokteyl servisi yapıyordum. | Open Subtitles | هنا حتى الساعة 3 فجرا اقدم الكوكتيلات لمجموعة من السياح السكارى |
Turistleri bodrum katına çekip 20 dolarlık salataları aldırmak için bir yol. | Open Subtitles | وإنما هي طريقة لاغراء السياح إلى سرداب بيع السلطات المغالي في ثمنها |
turistler şişmandır, yaşlı insanlar aksidir, ve kızlar araba kullanamaz. | Open Subtitles | السياح سمينون، كبار السن غريبوا الأطوار، وفتيات لا يستطعن القيادة |
turistler soğan ve böbrek poutininden... fazla sipariş etmediler galiba. | Open Subtitles | لا يكفي السياح تقدمى لهم البصل والكبده ، أليس كذلك؟ |
Cam tabanlı teknelerle tura çıkan turistler, tropik denizin 45 metre altında Miami kulelerini görebilecekler. | TED | السياح الموجودين فى قوارب ذات قاعده زجاجية يمكنهم رؤية ابراج ولاية ميامى الغارقة خلال 150 قدم من المياه الاستوائية |
Normalde Half Dome'um zirvesine çıkınca elinizde bir iple bir dizi dağcılık ekipmanı olur ve turistler hayret içinde fotoğrafınızı çekmek ister. | TED | عادةً عندما تصل إلى قمة نصف القبة، ولديك حبل ومجموعة من معدات التسلق، يتلهف السياح ويلتفون حولك لالتقاط الصور. |
Havaalanından hiçbir uçak kalkmıyor, hiçbir tekne balık tutmaya çıkmıyor, turistler nazikçe sahilden otel odalarına eşlik ediliyor. | TED | بحيث لا طائرات تقلع من المطار، ولا قوارب تخرج للصيد، ويغادر السياح الشاطئ إلى غرفهم في الفنادق. |
Bir ara Bellagio'ya çok İngiliz turist gelirdi şimdilerdeyse kimse gelmiyor. | Open Subtitles | أعتاد السياح الأنجليز على الأحتشاد هنا للأحتفال |
Ama turist akımı falan yaşanırsa Charlie her zaman okulda kalabilirim. | Open Subtitles | إلا اذا كان هناك الكثير من السياح أو شئ من هذا القبيل عندها يمكنني البقاء في المدرسة |
Ailecek tatile gelmiş bir sürü turist. | Open Subtitles | لاأعلم، انها مثل مجموعة من السياح فى أجازة عائلية |
- Kusura bakma. Tatilde sakinleşir sanıyordum ama inanılmaz turist kaynıyor. | Open Subtitles | في الصيف لا توجد هذه الحركة لكننا لازلنا نستقبل الكثير من السياح. |
Merhaba, medya ile ilgileneceğim. turistlerin paniğe kapılmasını istemiyoruz. Şimdilik bu bir kaza. | Open Subtitles | سأتولى أمر الصحافة، فنحن لا نرغب بإخافة السياح للوقت الحاضر، لقد كان حادثاً. |
Kalkıyor, scooterına atlıyor, şehirde hızlıca sürüyor Santa Maria della Pace Kilisesini geçiyor, vadiye doğru, turistlerin gezinmekte olduğu sokaklar arasında gidiyor. Roma'nın arka sokaklarındaki sessiz yaşamı her köşede rahatsız ederek | TED | فيستيقظ وينطلق علي دراجته البخاريه عبر المدينه من امام كنيسة بيس سانتا ماريا ديلا في الازقة ، من خلال الشوارع والتي يتجول السياح عبرها يعكر هدوء الحياة في الشوارع الخلفيه بمدينه روما |
Bunun için onları, turistlere satılacak olan el sanatı ürünleri konusunda eğitmekte. | TED | إذن فهي تساعد على تعليمهم لصنع منتوجات يدوية جميلة يتم بيعها إلى السياح. |
Bir de beni yüzücü kulağı olan Turistleri tedavi ederken gör. | Open Subtitles | أمسك بى فى أحدا الايام عندما أعالج السياح ذوى الاذن الغارقة. |
Sen Alman turistlerle konuş. Sor bakalım bunu hatırlıyorlar mı? | Open Subtitles | تحدث مع السياح الألمان واعرف ما اذا كانوا يتذكرون هذا |
Eğer Katmandu'dan mal sipariş edersen, bir kaç turisti de yanında getirirse şaşırma. | Open Subtitles | اذا طلبت طاقم من كتماندو لا تتعجب اذا التقطهم بعض السياح فى الطريق |
Düşünsenize, kaç topluluk sadece o yörede bulunan kuşları görmek için ziyaret eden turistlerden yararlanır. | TED | تخيلوا عدد المجتمعات التي ستنتفع من جماعات السياح التي ستزور قراهم بهدف مشاهدة الطيور التي لا تتواجد إلا في تلك القرى. |
Tüm o turistik yerleri zaten genç kızken görmüştük. | Open Subtitles | شاهدنا جميع السياح معا، و كنا مثل عندما كنا فتيات. |
Evet, köylü turistin biri sıradan ziyaretlerinden birisindeymiş. Deshawna ile. | Open Subtitles | أجل، واحد من السياح المتخلفين أتى لزيارة أحد المترددين ديشونا |
Turizm büroları bana bunun için para ödemeliler. - Sen bir ucube değilsin. | Open Subtitles | يجب على السياح الأجانب أن يدفعوا لي لكنك لست خرافياً |
Belki birkaç Japon turistle daha sohbet eder. | Open Subtitles | ربما سيدردش مع المزيد من السياح اليابانيين |
Bir gaf yaptım galiba. Herhalde turistsiniz ve manastıra geldiniz. | Open Subtitles | تقريباً لم أضع قدمي به، وأنتم أيها السياح تأتون لرؤية المزار |