"الشئ الوحيد الذي" - Translation from Arabic to Turkish

    • tek şey
        
    • tek şeyi
        
    • tek şeyin
        
    • tek şeydi
        
    • tek şeydir
        
    • tek nedeni
        
    Orada kaybolmuşken devam etmemi sağlayan tek şey seni bir daha görebilme arzumdu. Open Subtitles عندما كنت ضائعاً هناك كانت فكرة رؤيتك مجدداً الشئ الوحيد الذي جعلني أكافح
    Beni sinirli bir ruhtan fazla endişelendiren tek şey sinirli bir psikopat ruhudur. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي يغضبني أكثر من روح غاضبة هي روح غاضبة لقاتل مجنون
    Delice geldiğini biliyorum, ama bunların beni koruyabilecek tek şey olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles انا اعلم انه يبدو جنون ولاكني اشعر بأنه الشئ الوحيد الذي يحميني
    İstediğim tek şey belirlenmiş bir takvime göre ödeme yapılmasıydı. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي طلبته هو السداد بجدول زمني محدد وواضح
    Eğer bu arkadaşlığa ihanet edersen, sahip olduğu tek şeyi de yok edersin. Open Subtitles إن خنت تلك الصداقه، ستدمر الشئ الوحيد الذي تبقى له في هذا العالم.
    Onun hakkında öğrendiğim tek şey acıya karşı dikkate değer bir dayanıklılığı olduğu. Open Subtitles أعني , أن الشئ الوحيد الذي تعلمته منه أنه لديه تحمل رائع للآلام
    Bir ülkenin ürettiği ve birini öldüremeyecek tek şey silahtır. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي تصنعه الدولة الذي يمكنه قتلك هو المسدسات
    Sur'un ötesindeki şeylerle bizi ayıran tek şey Gece Nöbetçileri'dir. Open Subtitles الحِراسة الليلة الشئ الوحيد الذي يفصلنا عن مايكمن خلف الحائط
    Ama iki gündür duyduğum tek şey bu çılgın mesaj. Open Subtitles تلك الرسالة المجنونة هي الشئ الوحيد الذي تلقيته طوال يومين
    "Kırmızı ceketli" hakkında bildiğim tek şey, işin başında onun olduğu. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي أعلمه عن ذات الرداء الأحمر أنها هي المسؤله
    Belki de yakınlığımız bu güzel evlilik tarafından güçlenen tek şey olmaz. Open Subtitles كي لا تكون القرابة هي الشئ الوحيد الذي يوثق هذا الزواج المفرح
    Evet ama bu iş beni akıllı tutan tek şey. Open Subtitles أجل، حسناً، هذه الوظيفة هي الشئ الوحيد الذي يبقيني عاقلاً.
    Artık önemli olan tek şey, önündeki savaşta mücadele etmek. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي يهم الآن هو خوض الحرب التي أمامك
    Teorik altyapıyı öngörmemizi sağlayan tek şey bu. TED و إنها الشئ الوحيد الذي توقعوا فيه صنع نظرية.
    Bu Jerry Wiesner'in lentiküler bir fotoğrafıydı ve fotoğrafta değişen tek şey dudaklardı. TED هذه صورة عدسية لجيري ويزنر حيث الشئ الوحيد الذي تغير في الصورة كانت الشفاه.
    bu duruda yapabileceğiniz tek şey daha ucuz şeyler almaktır. TED الشئ الوحيد الذي تستطيعه في هذه الظروف هو شراء أرخص القرف.
    Gençliğe sahipsiniz, dünyada sahip olmaya değer tek şey. Open Subtitles إن لديك شباب رائع ، و هو الشئ الوحيد الذي يستحق أن تمتلكه
    Aklıma gelen tek şey kapıyı kullanmamak, dışarı çıkmamak. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي افكر فيه هو ان لااخرج من هذا الباب
    Hatta hoşuma giden tek şey bu. Open Subtitles أَتطلّعُ إليه أنه الشئ الوحيد الذي أتطلع إليه
    Ona zarar verirsen dünyada değer verdiğin tek şeyi yok ederim. Open Subtitles لو أذيته, سوف أُدمر الشئ الوحيد الذي تهتم به في حياتك
    Geri geldiğimden beri, beni rahatlatan tek şeyin o olduğunu keşfettim. Open Subtitles ولكن عندما عدت إلى هنا وجدت بأنه الشئ الوحيد الذي يريحني
    Harika. O kameralar Monica 'yı sevindirecek tek şeydi. Open Subtitles كل هذا عظيم ،لكن هذه الكاميرات هي الشئ الوحيد الذي سيبعث السرور في نفس مونيكا..
    Sıradan olduğumu hissettiren tek şeydir. Open Subtitles ولكني أعرف جيداً الموسيقى أنه الشئ الوحيد الذي يشعرني بالتواضع
    Yapmana izin vermesinin tek nedeni senin bunu sevmen. Onunla ilgilendiğin tek an. Open Subtitles لقد سمح لك بذلك لأنك تحب هذا انه الشئ الوحيد الذي يلفت انتباهه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more