| Anlayacağınız, ben departmanın rozet taşırken görmek isteyeceği son insanım. | Open Subtitles | لذلك أنا اخر شخص يريده القسم ان يراني مرتديا الشارة. |
| Yeniden rozet takmak istiyorsa bunun gibi şeylerle baş edebilmek zorunda. | Open Subtitles | لو تريد ان ترتدى الشارة, يجب ان يتعامل مع هذة الظروف. |
| O rozeti taşımak, normal bir insan gibi terbiyeli olmamanı mazur göstermez. | Open Subtitles | أتعلم , حملكَ لتلكَ الشارة لا يمنحكَ العذر بالتصرّف باللياقة الإنسانية الطبيعية |
| O rozeti takacak ilk avcı oğlu sen olacaksın sanırım. | Open Subtitles | أتوقع أنك سوف تكون أول ولد صائد سرطانات يحملُ الشارة. |
| Gerçeği gizlemek için, daha ne kadar o rozetin ardına saklanacaksın ? | Open Subtitles | إلى متى سوف تختفى وراء هذه الشارة قبل أن تظهر الحقيقة ؟ |
| Biri, seni sen yapan sınırlarını zorlayan, sana Rozetini kazandırandır. | Open Subtitles | القضية التى تدفعك إلى أقصى حدودك و تجعلك تستحق الشارة |
| Adam 12 yıldır rozet taşıyordu sizse bana onu hiç tanımıyormuş gibi bakıyorsunuz. | Open Subtitles | لقد حمل الرجل الشارة لـ12 سنة بينما أنتم تنظرون إليّ وكأنّكم لا تعرفونه؟ |
| O rozet bu duvarların dışında işe yarayabilir ama burada farklı kurallarımız var. | Open Subtitles | تلك الشارة ربما تعمل في خارج هذه الجدران لكن هنا, لدينا قوانين مختلفة |
| rozet numaranı ezberledim bu senin için hiç iyi olmayacak! | Open Subtitles | لقد حصلت لك على الشارة لتأمل أنني لا أخرج |
| Bu rozet CBP Alan Komisyon Üyesi yapıldığımı gösteriyor. | Open Subtitles | هذه الشارة تعني أننى مفوض حماية الحدود والجمارك |
| Bu rozet CBP Alan Komisyon Üyesi yapıldığımı gösteriyor. | Open Subtitles | هذه الشارة تعني أننى مفوض حماية الحدود والجمارك |
| rozeti takmak isteyenler olarak da işimizi yapmamıza izin vermelisin. | Open Subtitles | ودع أولئك الذين يريدون وضع هذه الشارة أن يفعلوا وظائفهم |
| Bu rozeti saklayan birini öldürebilirler. | Open Subtitles | يمكن للمرء أن يُقتل إذا أخفى الشارة بهذه الطريقة |
| Bu yörenin insanları beni geri çağırana dek o rozeti geri almayacağım! | Open Subtitles | لن أستعيد الشارة حتى يصوت الناس فى الولاية لى باستعادتها |
| Nasıl oldu da sana böyle önemli bir rozeti verdiler? | Open Subtitles | انّا لهم بإعطائك الشارة في المقام الأول؟ |
| Bu rozetin bir anlamı olmalıydı ama sen üstüne tükürdün. | Open Subtitles | تلك الشارة من المفترض أن تعني شيئاً ما، ولكنك احتقرتها |
| Ceketin ve ayakkabıların yokken polise benzemiyordun ama hala rozetin vardı. | Open Subtitles | ,ومع ذهاب سترتك وحذائك ,لم تبدُ كشرطي لكن لاتزال لديك الشارة |
| -Canını alacağım. -Silahını ve Rozetini yere bırak. | Open Subtitles | سوف آخذ حياتك المسدس و الشارة على الأرض الآن |
| Çünkü senin ve benim taşıdığımız rozete saygısızlık etti. | Open Subtitles | لأنه يقلل أحترام الشارة التي نرتديها أنا وأنت |
| Ne zaman parıldayan polis rozetimi görmek,... veya kazananlarla maç etmek istersen, haber ver. | Open Subtitles | أيّ وقت تريد تعليق الشارة الفيدرالية اللامعة وتأتي للعب للفائزين، أعلمني |
| Silahım ve rozetim var ama daha resimli kimliğim çıkmadı. | Open Subtitles | معي الشارة والمسدس ولكن القيادة لم تصدر البطاقة المصورة بعد |
| Tabii ki bu rozetle birlikte, %2 ekstra indirim hakkına da sahip oluyorum. | Open Subtitles | ومع الشارة الحمراء كما تعلمين تأتي مع تخفيض اضافي بمقدار اثنان بالمئة |
| Olay şu ki bu yaka kartı, beni buraya getirmenizin muhtemel sebebi. | Open Subtitles | الشيء هو ، أنّ هذه الشارة من المحتمل أنّها سبب وجودي هنا |
| Eğer biri, onun sahte kimlik olduğunu fark ederse, kıçına tekmeyi basarlar. | Open Subtitles | لو لاحظ احداً الشارة المزيفة ستتعرض للضرب المبرح |
| Bak rozetli zeki çocuğa nasıl da parlatıyor ödülünü. | Open Subtitles | ينظر الى الفتى الماهر ذو الشارة يلكمه بقبضته الذى يلمع فيه |
| Sembol iki kodlandı. | Open Subtitles | التسلسل جارٍ تم تشفير الشارة 1 |
| - Rozetinizi görebilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع رؤية الشارة الخاصة بك؟ |
| Schizo, alınma ama bir polise yama vermişsiniz. | Open Subtitles | سكيتزو , بدون اهانة , لقد وضعت الشارة على شرطي |
| Kraliyet amblemi bana bu yetkiyi veriyor. | Open Subtitles | الشارة الامبراطورية تعطينى صلاحية صنع القوانين |