| O olayın aslını kanıtlayabilecek, neler olduğunu söyleyebilecek tek kişi. | Open Subtitles | هي الشخص الوحيد الذي يمكن أي يزودنا, بمُقَوّمات ما حدث. |
| - Muhtemelen güvenebileceğim son kişi. - Onun için giyindiğin tek kişi. | Open Subtitles | الشخص الاخير الذي يمكنني الثقة فيه الشخص الوحيد الذي يمكن ان ترتديه |
| Artık Ahmed'in bizimle olan bağlantısını bilen tek kişi sensin. | Open Subtitles | الآن الشخص الوحيد الذي يمكن أن يربطه بنا هي أنتِ |
| 1D'de oturuyordum. Hosteslerle konuşabilen tek kişi bendim. | TED | كنت جالساً في 1ـ د. لقد كنت الشخص الوحيد الذي يمكن التحدث إلى المضيفين. |
| Anne yemin ederim, bir kaktüsü öldürebilecek tek kişi sensin! | Open Subtitles | الأم، وأنا أقسم، أنت الشخص الوحيد الذي يمكن أن تقتل صبار. |
| Bir suikastçının kızı. Onu anlayacak tek kişi. Yazık. | Open Subtitles | ابنة القاتل المأجور الشخص الوحيد الذي يمكن أن يفهم. |
| Onu korkutabilen tek kişi annesiydi. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي يمكن أن يخيفه كانت والدته. |
| Sana cevapları verebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | انا الشخص الوحيد الذي يمكن ان يعطيكم الاجوبة |
| Bana yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يمكن أن مساعدتي في الحصول على أفضل. |
| - Ona sözünü dinlettirebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يمكن أن يستمع إليه أجل، أنا كذلك |
| Bir suikastçinin kızı, onu anlayabilecek tek kişi. | Open Subtitles | ابنة القاتل، الشخص الوحيد الذي يمكن أن يفهم |
| Şimdiye kadar onu ateş ederken gören tek kişi o. | Open Subtitles | أنه ليس شاهداً موثوقاً به حد مايعلم، أن هذا الشخص الوحيد الذي يمكن أن يربطه بالقنصات |
| Yetişkin bir adama ağır bir cisimle vurabilecek tek kişi CEO'ydu. | Open Subtitles | المدير التنفيذي كان الشخص الوحيد الذي يمكن أن يهزم ويضرب رجلا ً بالغاً، وكان لديه آثار |
| Bizim planı açığa olurdu tek kişi idi. | Open Subtitles | كنت الشخص الوحيد الذي يمكن أن كشفت خطتنا. |
| Perry'i Rus Mafyası'na bağlayabilecek tek kişi oydu. | Open Subtitles | وكان الشخص الوحيد الذي يمكن توصيل بيري لعصابة الروسية. |
| Çok ilginç, ona insülin vermiş olabilecek tek kişi... | Open Subtitles | هذا مضحك , لان الشخص الوحيد الذي يمكن ..... أن يكون قد أعطاه الأنسولين |
| Ve bir şekilde... onun kimliğini ele verecek... tek kişi olan Tonga tarafından yakalanır. | Open Subtitles | بواسطة تونغا... الشخص الوحيد الذي يمكن التعرف عليها. |
| Ama bize cevap verebilecek tek kişi CIA tesisinde kilit altında olduğuna göre, öylece gidip ona soramayız. | Open Subtitles | ولكن بما أن الشخص الوحيد الذي يمكن أن يعطينا الإجابات منفي بعيدا في قاعدة سرية لوكالة المخابرات المركزية لا يبدو ان هذا ممكن فقط نذهب لها ونسألها . |
| Okuyabilecek tek kişi o! | Open Subtitles | انها الشخص الوحيد الذي يمكن قراءته! |
| Lucy'nin yeniden görevde olacağını bilen tek kişi Anna'ydı. | Open Subtitles | (آنا) هي الشخص الوحيد الذي يمكن أن... يعيد تشغيل (لوسي) |