"الشرقية" - Translation from Arabic to Turkish

• Doğu
• East
• Batı
• doğudaki
• doğusunda
• Doğulu
• doğuya
• doğudan
• Eastern
• Dogu
• Doğuda
• doğunun
• Güney
• Paskalya
• Şirketi

nerde olduğunu görmek isterseniz. İşte Kuzey Carolina. Daha yakından bakınca göreceğiniz Bertie County, eyaletin Doğu tarafında yer alıyor.
لإعطائكم فكرة عن الموقع هنا ولاية كارولينا الشمالية ، وإذا كبرنا الصورة مقاطعه بيرتي تقع في المنطقة الشرقية من الولاية

Afganistan'a seyahatlerim çok uzun yıllar önce ülkemin, anavatanımın Doğu sınırında, Polonya'da başladı.
رحلاتي الى افغانستان بدات منذ سنوات مضت على الحدود الشرقية لبلدي, موطني ,بولندا

Gerçekten de Metro East bölgesindeki en iyi oyuncu muydu?
هل حقًا كانَ أفضل لا عب سلة في المنطقة الشرقية

Eğer dilerseniz, bir araba çağırırım ve yarım saat içinde Batı Berlin'de olursunuz.
لو اردت, يمكننى استدعاء سيارة وتكونى فى برلين الشرقية فى خلال نصف ساعة

Cengiz Han komutası altında Moğollar ilk olarak Kuzey Çin ve doğudaki İslam uyarlıklarını boyunduruğa aldılar.
على يد جنكيز خان، في البداية، أخضع المغول شمالي الصين والأراضي الشرقية الإسلامية.

Bu sene Almanya, Doğu Almanya'daki barışçıl devrimin 25. yıl dönümünü kutluyor.
في هذا العام، تحتفل ألمانيا بالذكرى الـ25 للثورة السلمية في ألمانيا الشرقية.

Kast ettiğin senin geçen sene Doğu Alman Fizik Jurnal'indeki makalen gibi mi?
تعنى مثلما حدث معك العام الماضى فى جريدة الفيزياء فى المانيا الشرقية ؟

Bu defaki amaç Doğu Cephesi'nin ihtiyacı olan kışlık giysi tedarikiydi.
هذا المشهد من دعاية لجمع ملابس شتوية لصالح جنود الجبهة الشرقية

Bu yüzden, yükselen duygularla ve bu konuda hiçbir tecrübemiz olmadan birkaç arkadaş ve ben East Village moda bölgesinin kalbinde bir et dükkanı açtık.
لذلك، مع تأجج المشاعر ومن دون أي خبرة في الجزارة على الاطلاق، قمت مع بعض الأصدقاء بفتح محل جزارة. في قلب حي قرية الموضة الشرقية

Bu Lower East Side'de çektiğim, bir kaldırımın üzerindeki çılgınca karalanmış trafonun resmi.
فهذه هي الصورة التي التقطتها في الناحية الشرقية من المدينة لصندوق محول على الرصيف وقد حظيت بإعجاب كبير.

- East Castle Sokağı'nın nerede olduğunu bile bilmiyorum.
أنا لا أعرف حتي أين يوجد شارع القلعة الشرقية

Batı ve Güneydoğu Asya'nın ne kadar geniş bir bölge olduğunu anlatıyor.
اشرح إذاً ماذا يحدث في المنطقة الجنوبية الشرقية. آسيا بعيدة عنا تماماً

İpek otu, polen, Doğu bahçesinin toprağı, Batı bahçesinin toprağı...
الصقلاب؟ لقاح، تربة من الحديقة الشرقية تربة من الحديقة الغربية

Hükümet ve savunma bakanlığı yetkilileri, doğudaki birkaç büyük şehirden gelen panik haberleri yüzünden endişeliler.
الحكومة, وزير الدفاع و مسؤولو وزارة الخارجية قلقون من تقارير الذعر في العديد من المدن الشرقية الكبيرة.

Buranın Güney doğusunda bir patlama vardı.
كان هناك إنفجار في المنطقة الجنوبية الشرقية

AB'nin Doğulu kuzenlerine neler yaptıklarını duyurmak için bir görüntülü telefon görüşmesi.
طلب صورة للإتحاد الأوربي ليظهرون كم يبذلون لأبناء عمومتهم في أوربا الشرقية.

Empress Chow'un Şangay Revüsü'nden bu yana doğuya ait kapı tokmağı görmedim.
أنا مَا رَأيتُ أيّ مُحْتَرم مقارع الباب الشرقية منذ طعامِ إمبراطورةِ منوعاتشنغهايالمسرحية.

Şimdi, içki kaçakçılığına gelince doğudan benim arkamda çok önemli bir adam var.
لكنني أعترف بتهريب المسكرات أنا أعمل مع رجل مهم للغاية في المنطقة الشرقية

Dedem emekli olduğunda altın saat almıştı ve bunu yapmak için Eastern havaalanında 40 yıl boyunca çanta dağıtması gerekti.
جدي حصل على ساعة ذهبية عند تقاعده، وكل ذلك أخذ في حقيبة يد منذ 40 عاماً لشركة الخطوط الجوية الشرقية.

Nicomedia (Kocaeli) Dogu Roma İmparatorlugu
نيقوميديا الامبراطورية الرّومانية الشرقية

Yarın Doğuda üniversiteye gitmem gerekiyor.
من المفترض أن أذهب للجامعة بالضاحية الشرقية غداً،

Tapınılası güneş süzülmeden bir saat evvel doğunun altın penceresinden huzursuz aklım sürükledi beni yürümeye.
سيدتى ، قبل ساعة من اطلال الشمس من خلال النافذة الذهبية الشرقية قادنى عقل مضطرب الى السير فى الخارج

Evet, fırtınanın özellikle Güney Doğu bölgelerinde etkili olması bekleniyor.
في الواقع هو تحذير من إعصار في المنطقة الجنوبية الشرقية.

Kafası Paskalya Adası kafalarına benziyor.
إن رأسه تبدو مثل رؤس سكان الجزر الشرقية الضخمة

İngiliz Doğu Hindistan Şirketi de, çayı kendileri yetiştirebilmeyi ve piyasayı daha fazla kontrol edebilmeyi istedi.
أرادت شركة الهند الشرقية البريطانية أن تزرع الشاي بنفسها وتزيد سيطرتها على السوق.