Büyük ortaklar senin bu davayı layığıyla yürütebileceğine dair inançlarını kaybettiler. | Open Subtitles | فقد الشركاء الكبار ثقتهم في قدرتك علي توليك تلك القضية بفاعلية |
Eş ortaklar ortaklık tekliflerini geri çekmiyorlar, yalnızca ertelememiz gerekiyor. | Open Subtitles | لم يسحب الشركاء المساهمون عرض الشراكة ولكن يجب أن نؤجله |
Bu yüzden yeniden başlayalım demeyeceğim ama ortak olarak başlayalım. | Open Subtitles | لذا لا أقول بأننا سنبدأ ثانية لكن فقط البداية الشركاء |
Aslında bir spor ürünleri pazarlaması ancak şirket ortakları sporcular. | Open Subtitles | إنه بخصوص الرياضة والتسويق بشكلٍ أساسي ولكن الرياضيّون سيكونون الشركاء |
"..ortakların ortaklıktan yana çıkarlarıyla - | Open Subtitles | التي لا تتم وفقا لمصالح الشركاء في الشراكة |
Belki Brezilya da bir pay sahibi olarak geldi, İspanya da geldi. Ve belki Küba da dörtlü bir ortaklıkta ortaklardan biri olmak istiyor. | TED | ربما تأتي البرازيل كمشارك ، واسبانيا كذلك. وربما تريد ان تكون كوبا واحد من الشركاء في اتجاه وأربعة مشاريع مشتركة. |
ortaklara, sadece acil durumlarda yardımcı kullanılması gerektiği talimatı verildi. | Open Subtitles | الشركاء تم إعطائهم التعليمات لإستخدام الشراكة فقط في الحالات الطارئة. |
Fakat senin sayende, ortaklar zaten seni her türlü sokağa atacak. | Open Subtitles | ولكن بفضلك, الشركاء هم من سيضعوك في االشارع على اي حال |
Bilirsin, ortaklar arasındaki ufak tefek şakalar bana uyar ama bunu başka birinin önünde yaptığında diğer kişiye tuhaf hissettiriyor. | Open Subtitles | اتعلم انا اعي التهنئة اللطيفة بين الشركاء وكل شيء لكن عندما تفعلها امام شخص ما تجعل الشخص الاخر يشعر بالغرابة |
Bizlere destek verebilecek ortaklar davet edebiliriz ama bu işe bizim başlamamız gerekiyor. | TED | علينا أن نفعل ذلك. يمكن أن ندعو الشركاء الذين يستطيعون تقديم الدعم لنا ، ولكن علينا أن نبدأ. |
ortaklar arasında paylaşılabilir olmalı. | TED | ينبغي أن تكون قابلة للمشاركة بين الشركاء والزملاء. |
Hindistan Hükûmeti de dâhil olmak üzere muhteşem bazı ortaklar bulduk ve 120 doğum merkezinde deneme yaptık. | TED | لقد وجدنا بعض الشركاء الرائعين، من ضمنهم حكومة الهند، ولقد أجرينا التجربة هناك على ١٢٠ مركز ولادة. |
Sahip olduğumuz diğer ortaklar, iş çevreleriydi. | TED | بقية الشركاء الذين كانوا معنا هم من مجتمع الأعمال. |
Değişikliği seçime götürürsek, kaç tane ortak şuanlık cepte sayılır? | Open Subtitles | كم عدد الشركاء اللذين في حوزتك اذا وضعنا اقتراحك للتصويت؟ |
Teklifini oylamaya sunmak için elinde kaç tane ortak var? | Open Subtitles | كم عدد الشركاء اللذين في حوزتك اذا وضعنا اقتراحك للتصويت؟ |
İş, ortakları incelemekle, onların kim olduklarını anlamakla başlıyor. Ve bir konumu nasıl filme alabileceğimiz hususunda | TED | ويبدأ بـفحص الشركاء, وفهم من نتعامل معهم بشكل مكثف. |
Maket atölyesi şurada. ortakların odaları yukarıda. | Open Subtitles | ركن العارضات هنا, مكتب الشركاء في الأعلى هنا. |
ve bunu ortaklardan uzak tutabilirim ama anlaman gerek. | Open Subtitles | وانا استطيع ان ابتعد عن هؤلاء الشركاء , ولكن يجب ان يفهموا.. |
Yönetici ortağının, bütün yeni küçük ortaklara ilk davasını vermesi, bir gelenektir. | Open Subtitles | انه من التقاليد ان الشريك الإداري يعطي كل الشركاء الصغار قضاياهم الأولى |
ortaklarla bir mülakat için seni kandırmayı umarak buraya geldim. | Open Subtitles | كنت أتمنى أن أقنعك أن تقابل الشركاء من أجل مقابلة |
Partnerler birbirine nasıl davranır bana anlatamazsın. | Open Subtitles | لا تقل لي كيف يجب أن يعامل الشركاء بعضهم. |
Şirketteki isim ortaklarından biri olan Adrian Boseman... ..müvekkilinin vergilerden kaçmasını sağlamak için rüşvet olarak 800.000 dolar aldı. | Open Subtitles | واحد من الشركاء الاسم في الشركة أدريان بوسمان، قبل رشوة قدرها 800،000 دولار ليعين زبوناً على التهرب من الضرائب |
Sağlık görevlileri olarak, araçlarımız çok zayıftı: insanları kişisel davranışlarını değiştirmeye, prezervatif kullanmaya ve partner sayısını azaltmaya teşvik etmek gibi. | TED | كمختصّين في مجال الصحّة، كانت أدواتنا محدودة جدا: كنا ندعو الناس لتغيير سلوكاتهم الفردية، واستعمال الواقي الذكري والحد من عدد الشركاء. |
Pekala, her ortağın bir kıdemli ortaklar ekibi her kıdemli ortağın da ast ortaklar ekibi vardır. | Open Subtitles | لذا، كل شريك عنده فريق الشركاء الكبار كل شريك كبير عنده فريق الشركاء الصغار |
Bu sırada da başka bir kıdemli ortakla çok yakından çalıştı... | Open Subtitles | بذلك الوقت كانت تعمل بالقرب من كبار الشركاء |