| The Who'nun şarkısı çaldığı sırada güneş gözlüklerini çıkararak mı buldun bunu? | Open Subtitles | وقد استنتجتِ ذلك عبر خلع نظاراتكِ الشمسيّة على أنغامِ أيِّ أغنيةٍ بالضبط؟ |
| 1999'da, Münih'te caddeleri ve terasları doldurmuş yüzbinlerce insana katıldım, ve güneş tacı ortaya çıktığında hep birlikte bağrıştık. | TED | في 1999 في ميونيخ، انضممتُ لمئات الآلاف الذين ملؤوا الشوارع والسطوح وهتفوا معاً في آن واحد مع ظهور الهالة الشمسيّة. |
| Uzay aracı bir futbol sahası kadar, modüllerin her bir yanında güneş panelleri ve kirişler var. | TED | وإنّ محطّة الفضاء بحجم ملعبِ كرة قدم وهي مزوّدةٌ بالألواح الشمسيّة والدعامات وعددِ كبير من الوحدات. |
| güneş enerjisiyle çalışan ısıtma sistemleri hakkında bir sürü broşür. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الكتيّبات لأنظمة التدفئة الشمسيّة. |
| Evime güneş panelleri koydum. | Open Subtitles | لقد وضعتُ الألواح الشمسيّة على منزلي لتخفيف الضغط على مصابيح الفلورسنت |
| The Who'nun şarkısı çaldığı sırada güneş gözlüklerini çıkararak mı fark ettin bunu? | Open Subtitles | وقد استنتجتَ ذلك عبر خلعكَ نظّاراتكَ الشمسيّة على أنغامِ أيِّ أغنيةٍ بالضبط؟ |
| güneş enerjisiyle çalışan bir küresel konumlama sistemi erken bir uyarı ümidiyle günün her saniyesi veri göndermeye devam ediyor. | Open Subtitles | سترسل محطة تحديد المواقع التي تعتمد على الطاقة الشمسيّة المعلومات تباعاً، |
| Ama güneş gözlüğü, çakmak gibi şeyler genelde sahiplenilmiyor. | Open Subtitles | لكن أشياء مثل النظارات الشمسيّة والولاّعات، لا يُطالب بها أحد عادة. أهذه أرقام القضايا؟ |
| güneş gözlüğümü içeride unuttum. Telefonuna da cevap vermiyor. | Open Subtitles | أعتقد بأنّي تركتُ نظّارتي الشمسيّة في مقعد الراكب، وهو لا يجيب هاتفه |
| Savunma sistemi, otomatik ve güneş ışığı destekli. | Open Subtitles | نظام الحماية آليّ، كما أنّه يعمل بالطاقة الشمسيّة. |
| güneş yüzeyindeki patlamaların en yüksek olduğu saattir çünkü. | Open Subtitles | وذلك عندما كانت التوهّجات الشمسيّة في ذروتها. |
| Kanserli hücrelere ulaşması için güneş tacına yol açıyoruz. | Open Subtitles | نحن نُوجّه الهالة الشمسيّة لإستهداف الأورام السرطانيّة. |
| Öyleyse güneş gözlüklüyü en yakın doktora kadar taşıman lazım. Yoksa boşuna değiş tokuş yapmış olursun. | Open Subtitles | إذن يتحتّم أن تحملا ذا النّظارة الشمسيّة لطبيب أو ستضيّعوا هذه المساومة. |
| Depona daha az su ısıtıcı ve senin akmayan musluğunu ve bütün güneş enerjili pisliklerini koyacağım. | Open Subtitles | لقد ركّبتُ صهريجك الصغير لمُسخّن المياه ومُدفق الماء القليل، وكلّ التفاهات التي تعمل بالطاقة الشمسيّة. |
| Seni güneş gözlüğü takmadığın zaman bile anlamak yeterince zor. | Open Subtitles | أجل. أتعرف، قراءة تعابيرك صعبة بما يكفي حتى بدون النظارات الشمسيّة. |
| güneş gözlüğümü içeride unuttum. Telefonuna da cevap vermiyor. | Open Subtitles | أعتقد بأنّي تركتُ نظّارتي الشمسيّة في مقعد الراكب، وهو لا يجيب هاتفه |
| Büyük güneş gözlükleri alına düşen saçlar. | Open Subtitles | إرتداء النظارات الشمسيّة الكبيرة، السماح لشعر الناصية بالتدلل على جبينك. |
| Şapkalı ve güneş gözlüklü. | Open Subtitles | ذلك الرجل ذو القبّعة والنظارات الشمسيّة. |
| güneş hücreleri tüm çiftliğe enerji verebilir. | Open Subtitles | يمكن لخلايا الطاقة الشمسيّة أنْ تزوّد المزرعة بأكملها بالطاقة |
| güneş sistemimizde hayatı destekleyecek bir gezegen yok ve en yakın yıldız 1000 yıldan daha uzakta. | Open Subtitles | لا يوجد كوكب في مجموعتنا الشمسيّة يدعم الحياة عليه وأقرب نجم يبعد أكثر مِنْ ألف سنة |