Yani yapmamız gereken tek şey ona kardeşlerin nerede olduğunu söylemek ve ona gereken şeyi vermek böylece doğru ellere geçecek. | Open Subtitles | لذا الشيىء الوحيد الذي يتوجب علينا فعله هو مكان الإخوة لمساعدتهما في مشكلتهما هاته و يمكنه ايضاً وضعك في أيادي أمينة |
Artık, kafayı korumanın zamanı geldi. Elimde kalan en son şey o. | Open Subtitles | لا, أفضل الاحتفاظ برأسى هو تقريبا الشيىء الوحيد الذى بقى لى |
- Dinlemeye devam et. Senin hakkında ilgimi çeken bir sonraki şey, çok ilginçti. | Open Subtitles | الشيىء الثانى الذى لاحظته كان شيئا جدير بالملاحظه |
Elmas, dünyada karşı koyamadığın tek şey. | Open Subtitles | المـــــاس الشيىء الوحيد فى العالم الذى لاتستطيع مقاومته |
Düşünmememiz gereken şey aklımın ucundan bile geçmiyor. | Open Subtitles | انا لا افكر فى الشيىء الذى لا يفترض ان نفكر فيه |
Ve ben sadece bir Jazz klübü sahibiyim başka bir şey değil. | Open Subtitles | وكنت فقط مالك لنادى جاز ولم أكن هذا الشيىء الآخر |
Duşta garip bir el ve merdivenlerde de korkunç bir şey vardı. | Open Subtitles | وبعد ذلك رأيت تلك اليد الغريبه عندما كنت أخذ دشا ثم ذلك الشيىء الفظيع على السلم |
Ve onlara bir ayna tuttuğunuzda ona el sallıyorlardı, ama aynanın yansıtan bir yüzeyi olmayan arka yüzünü tutunca bir şey olmuyordu. | Open Subtitles | وعندما قدّمنا له المرآة أخذ يلوح بيده للمرآه والمرآة تفعل نفس الشيىء لربّما كان رد المرآه لم يكن الرد العكسى |
Ondan duymak istediğim tek şey af için özür dilemesiydi benim bu kadar mutsuz olduğumun sebebi olduğunu kabul etmesiydi. | Open Subtitles | الشيىء الوحيد الذي أردت سماعه منه هو إلتماس المغفرة بعض الإعتراف بالذنب أنها كانت غلطته لأنني كنت تعيسة |
Beni yoran tek şey şurada ben filmi seyretmeye çalışırken beni rahatsız etmen. | Open Subtitles | الشيىء الوحيد الذى تعبت منة هو انك تُضايقينى بينما احاول مُشاهدة الفيلم الان لنفعل هذا, |
Yapmayı isteyeceğim son şey tutuklanarak onun hayatını senin ellerine bırakıp tehlikeye atmak. | Open Subtitles | من أجل القبض عليّ و إعتقالي و الشيىء ذاته الذي أردته تسبب في كونه دليل |
Kağıt kalemi kullanıp yazacağın tek şey mezar taşına yazılacak sözler. | Open Subtitles | لا، لا الشيىء الأخير الذي ستطلبه هو كتابة إسمك على شهادة قبرك |
Bulmak isteyeceğiniz son şey burada elinizdeki tek kaynağı sorgulamaya çalışırken kardeşlerin birilerini daha öldürmesi. | Open Subtitles | الشيىء الأخير الذي ستكتشفه أن الأخوان سيقتلان شخصاً ما بينما أنتما هنا، مع لآخر مصدر لمعلوماتك |
Partiye gideceğiz. Yapmamız gereken şey bu. | Open Subtitles | سوف نذهب الى حفلتة هذا الشيىء الصحيح لفعلة |
Yani Kat'e bu şeyi incelettin ama bir şey bulamadı öyle mi? | Open Subtitles | لذا انت ابعدت هذا الشيىء عن .. كايت. لم تستطع ان تجد اى شيء. |
- Tek karşı çıktığı şey sigara içmem. Bırakmaya çalışıyorum ama hiç kolay değil. | Open Subtitles | موقف معقول- فقط الشيىء الوحيد الذى يعترض عليه هو تدخينى- |
Başka bir şey düşünemez oldum. | Open Subtitles | أنها الشيىء الوحيد الذى كنت أفكر فيه |
Sen neden bahsediyorsun, bu şey gerçek mi? | Open Subtitles | ما الذى تخبرنى بة هل هذا الشيىء حقيقى ؟ |
Bu lanet şey nasıl girdi buraya? | Open Subtitles | بحق الجحيم كيف يدخل هذا الشيىء هنا ؟ |
Bu şey içeri nasıl girdi? | Open Subtitles | بحق الجحيم كيف يدخل هذا الشيىء هنا ؟ |