"الصباحِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • sabah
        
    • sabahki
        
    • Sabaha
        
    • Sabahın
        
    • sabahları
        
    • Sabahleyin
        
    • Yarın
        
    • sabahtan
        
    Sakın bana bu sabah seni Yaşlı Fırtına'ya bindirdiklerini söyleme. Open Subtitles لا تخبرني انهم حصلوا لك على الرعد القديم هذا الصباحِ
    Bu sabah senin ve adamlarının evime yaptığı ziyareti iade ediyorum. Open Subtitles أَنا فَقط أعيد النداء لك رجالك أتوا الى بيتي هذا الصباحِ
    Bu sabah elime doğan ikizlerin annesi 15 yaşında bir kızdı. Open Subtitles هذا الصباحِ سلّمتُ مجموعة من التوائمِ إلى بنت عمرها 15 سنةً.
    Bu sabah aşağıya indiğimde bir masada oturmuş konuşurken gördüm ikisini. Open Subtitles عندما نَزلتُ هذا الصباحِ رَأيتُهم يَجْلسونَ في إحدى الطاولات ، يتحدثون
    Şu katalog sayfalarını George için aldın mı? sabah onları istiyordu. Open Subtitles هل احضرت الصفحات من الكتالوج لجورج, فهو يريد رؤيتهم هذا الصباحِ
    İki çalar saat, sabah kalkmanın yük olduğu anlamına gelir. Open Subtitles ساعتان منبهتان تعني العمل الروتيني بالنسبة لكِ للنهوض في الصباحِ
    sabah ilk iş kasabaya gideceğim. Open Subtitles أنا سأَتحرك إلى البلدة أول شيء في الصباحِ
    Hala Thunder Bay'deyim, ama sabah yine buraya gelebilirim. Open Subtitles انا ما زلتَ في ثاندر باي، لكن يُمْكِنُ أَنْ اتي ثانيةً في الصباحِ.
    Görünüşe bakılırsa, McQuown'ın işi bu sabah bitecek. Open Subtitles أعتقد اننا سَنَرى نهاية ماكوين هذا الصباحِ.
    sabah gül keserken düşürmüş olmalıyım. Open Subtitles لا بدَّ وأنْ أسقطتُهم هذا الصباحِ عندما كُنْتُ بأَقْطعُ الوردَ.
    sabah veya bu akşam yapabilirdik. Open Subtitles نحن كنا ممكن ان نعَملَه هذا الصباحِ أَو اللّيلة
    Lütfen kal. Kalabalığız ve seni sabah kasabaya bırakabiliriz. Open Subtitles من فضلك نحن عِنْدَنا المكان واسع و يُمْكِنُ أَنْ نوصلْك إلى البلدةِ في الصباحِ.
    Bu sabah kahveme süt koymaya karar verdi. Open Subtitles هذا الصباحِ قرّرَ وَضْع القشطةِ في قهوتِي
    Tersane senin tekneyi sabah ilk iş olarak halledecek. Open Subtitles سطح المركب سيثبتك فوق أول شيءٍ في الصباحِ
    Ming soyundansın. Yarın sabah onunla barışabilirsin. Open Subtitles أنت مِنْ دمِّ مينج ستنامين بحضنه ثانية في الصباحِ
    "Bu sabah Göl Tanrısı'na, bir fıçı sake adanmıştır." Open Subtitles الجارّ من أجلِ اهديت إلى إلهِ البحيرةِ هذا الصباحِ
    sabah erken gideceğim, yani seni tekrar göremeyeceğim. Open Subtitles سأغادر مبكراً في الصباحِ لذا فأنا لن أَستطيعُ رُؤيتك ثانيةً
    Ama, bu sabahki saldırganların elinden bir silah kapmış bile. Open Subtitles يَظْهرُ بأنّه أَخذَه مِنْ أحد الرجال الذي هاجمَ هذا الصباحِ.
    Sabaha onları güney sırtında yoğunlaştırıcılar üstüne çalışırken görmek istiyorum. Open Subtitles في الصباحِ أُريدهم على الحافة الجنوبية يعملون فى هذه المكثفات
    Hey! Sabahın köründe seni burada görmeyi hiç ummazdım. Open Subtitles هيي أنا لَمْ أَتوقّعَ ان اراكي هنا في الصباحِ الباكر.
    sabahları. protein almasını önerirdim. Open Subtitles أنا سَيكونُ عِنْدي مُقترحُ بَعْض البروتينِ في الصباحِ.
    Sabahleyin işe geleceğimi söyledim. Open Subtitles قُلتُ بأنّني سَأكُونُ في العمل في الصباحِ.
    sabahtan beri yellenmekten bir hal oldum. Open Subtitles أنا أَضْرطُ بِاستمرار منذ هذا الصباحِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more