Ama senin basın toplantın saat 5'teydi. Benim sunumum saat 2'de. | Open Subtitles | لكن المؤتمر الصحفى لن يبدأ قبل الخامسة وموعدى انا فى الثانية |
basın konferansın hoşuma gitti, Sayın Başkan. Gökyüzünün düşmediğini bilmek güzel. | Open Subtitles | استمتعت بمؤتمرك الصحفى من الجيد أن أعرف أن السماء لا تقع |
basın konferansında Caroline'in, Nobel'in isteğine karşı suç işlediğini söylediniz. | Open Subtitles | فى المؤتم الصحفى قلت ان كارولين قد اخطأت رغما عنها |
gazeteci neler biliyor öğren, o arada adamlarınız sicilini araştırsın. | Open Subtitles | هل تبحث عن الذى يعرفه الصحفى لتخبر أصدقائك بينما هم يفحصون ما يؤكد ما أزعمة ؟ |
Ev arkadaşın Francie'yi ve şu gazeteci arkadaşını. Herkesi! | Open Subtitles | رفيقة سكنك,فرانسى.ذلك الصحفى صديقك.أى شخص. |
basın toplantısı için sakin ve rahat olması çok önemli. Merak etmeyin, doktor. | Open Subtitles | من المهم أن تهدأ وترتاح قبل المؤتمر الصحفى , أيها الطبيب |
Yarın ki basın bültenim firmanın ününün çöküşü olacak. | Open Subtitles | و عندما أنشر هذا السبق الصحفى صباحاً ستسقط قطعاً سمعة هذه الدار. |
Ve bu gece bizim stüdyolarımızda, sürpriz basın konferansında Birleşik Devletler Başkanı tarafından, bu skandaldaki rolü sebebiyle seçilen Pittsburgh yerlisi Mitchell Henessey var. | Open Subtitles | وفى إستديوهاتنا هنا ، معنا الليله مواطن بيتسبيرج ، ميتشيل هينيسى والذى كان مفاجأة المؤتمر الصحفى |
basın toplantısına kadar 6 saatin var ve başka şansın yok. | Open Subtitles | لديك ست ساعات حتى موعد المؤتمر الصحفى لا اكثر |
Saat 3'ten basın toplantın bitene kadar onlara ben bakabilirim eğer sen onlara saat 3'e kadar bakabilirsen. | Open Subtitles | يمكننى ان ارعاهم الاثنين من الساعة الثالثة وحتى انتهاء المؤتمر الصحفى اذا قمت انت برعايتهم من الان وحتى الساعة الثالثة |
basın toplantısı bitmiştir! Bitti dedim! | Open Subtitles | لقد انتهى المؤتمر الصحفى ، قلت أنه انتهى |
Beyaz Saray basın toplantısında önde, ikinci sırada oturacaksınız. | Open Subtitles | ستحصلين على مكان فى منتصف الصف الثانى فى مؤتمر البض الابيض الصحفى |
Kate, bu Johnny Meyer. Kendisi... basın danışmanım diyebilirim. | Open Subtitles | ـ جوني مير، المسؤول الصحفى ـ شرف كبير لقاؤك |
basın toplantısının ikinci aşamasına Hoş geldiniz. | Open Subtitles | ومرحبا بكم فى المؤتمر الصحفى للمرحلة الثانية |
Sanırım basın konferansı burada bitmiştir. Teşekkürler. | Open Subtitles | اعتقد ان هذا المؤتمر الصحفى انتهى, شكرا لكم |
Böylece yarınki basın toplantısı için orada olabilecektim. | Open Subtitles | أذا , يمكننى أن أكون هناك من أجل المؤتمر الصحفى غدا |
gazeteci direk parayı takip etmemi söyledi, ben de öyle yaptım. | Open Subtitles | الصحفى اخبرنى ان اتتبع المال مباشرة، كما اخبرنى، فعلت |
Bir gazeteci onu arayıp Arthur'un cinayetinin Stokes'un yanına kaldığını söylemiş, buradan bahsetmiş. | Open Subtitles | الصحفى قام بإستدعاءه أخبره أن ستوكس سيفر من جريمة قتل أرثر بلا عقاب أخبره عن هذا المكان |
Sadece o da değil, o az önce utandırdığın gazeteci nasıl yazacağını da biliyor. | Open Subtitles | ليس هذا فقط... ولكن الصحفى الذى احرجته لتو انه يعرف كيف يكتب على الآلة وهو قصير النظر بشكل ما |
Sports Illustrated 'ten telefonda utanmadan bir aydır yazıldığın muhabir bu sabah sana bir şey getirdi. | Open Subtitles | أنتى تعرفين هذا الصحفى فى جريده أس بى أورتس طلبك على الهاتف و أراد التحدث معاكى و ماذا حدث؟ |
Şu gazeteciye onunla konuşmak istediğimi söyle. | Open Subtitles | . إخبر ذلك الصحفى إننى لديه كلمه معه |
Günün birinde, o hıyar, bu gazetecilik öğrencisine... | Open Subtitles | يوما ما ذلك المغفل سيعطي ذلك الصحفى المبتدىء |
Muhabirsiniz. Ben Bollinger'ım, ama siz nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | الصحفى - "نعم ، انا "بولينجر - |