Bir şeyi sır olarak saklıyor sonra doğru kişilere, doğru miktarda sızdırıyor. | Open Subtitles | إبقاءَ شئٍ سري, ومن ثمَّ تسربُ المقدارَ الصحيحِ من المعلوماتِ لأشخاصِ معنيّين؟ |
doğru yolda olduğumu biliyordum ama böyle birşey olacağını düşünememiştim. | Open Subtitles | عَرفتُ بأنّني كُنْتُ على المسارِ الصحيحِ , لَكنِّي مَا إعتقدتُ على أيّ شئِ مثل هذا. |
İngiliz hükümeti doğru yönde gidiyor. | Open Subtitles | الحكومة الإنجليزية دُخُول الإتّجاهِ الصحيحِ. |
doğru yolda olduğumu biliyordum ama böyle birşey olacağını düşünememiştim. | Open Subtitles | عَرفتُ بأنّني كُنْتُ على المسارِ الصحيحِ , لَكنِّي مَا إعتقدتُ على أيّ شئِ مثل هذا. |
Sağ bileğimde kas iltihabı var. | Open Subtitles | حَصلَ على إلتهاب وتر العضلةِ في رسغِي الصحيحِ. |
Acele etmiyorum. Çünkü doğru tercihi yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أَنا مُصمّمُ للقيَاْم بالإختيارِ الصحيحِ. |
Sonra sormaya tenezzül bile etmeden ellerimi doğru yere koyarım. | Open Subtitles | ثمّ وَضعتُ يَدَّي في المكانِ الصحيحِ بدون سُؤال. |
Yani doğru yoldasın. Böyle devam et. | Open Subtitles | أنت على المسارِ الصحيحِ إبقى فبه ، إستمر كذلك |
Evet ama burunlarını silmeden önce doğru mendil kutusu onları çağırır. | Open Subtitles | نعم، لكن قبل ذلك هم يَتمخّطونَ، صندوق النسيجِ الصحيحِ يَدْعوهم للعَمَل ذلك. نعم؟ |
Ama aramızda olan her şeyden sonra bu yapılacak en doğru şey gibi geldi. | Open Subtitles | لكن بعد كُلّ شيءِ حَدِثِ بيننا. يَبْدو مثل الشيءِ الصحيحِ للَعمَلُ. |
Hiç değilse bir akşam yemeğine bile yol açarsa, doğru yolda gidiyorsun demektir. | Open Subtitles | حتى إذا كان يُؤدّي إلى عشاء فقط أنت تتوجه في الإتّجاهِ الصحيحِ |
Durum şu ki, önceki insani varlığını istekli bir şekilde doğru şekle koyabilmelisin. | Open Subtitles | قصدى هو ، مِنْ الضروري أَنْ تَكُونَ راغب فى وضع وجودِكَ الإنسانيِ السابق داخل السياقِ الصحيحِ |
Son olarak da doğru yerde ölmelisin. | Open Subtitles | أخيراً، أنت يَجِبُ أَنْ تَمُوتَ في المكانِ الصحيحِ |
Başarının sırrı doğru adayı bulmakta yatıyor. | Open Subtitles | المفتاح إلى النجاحِ إيجاد المرشّحِ الصحيحِ. |
Kurpiyerler, hesapların doğru olduğuna ve herkesin doğru masada ve koltukta olduğuna emin olun. | Open Subtitles | التُجّار، يَتأكّدُ بأنّك تَدقيق الإيصالاتِ. تأكّدْ كُلّ شخصَ في المنضدةِ والمقعدِ الصحيحِ. |
doğru seçimler yaptığıma, ...doğru yolda ilerlediğime, ...ve yaptığım hataları düzeltmek için hala zamanım olduğuna inanmak istiyorum. | Open Subtitles | والإيمان بأني قمت باختيار ماهو صائب وبِأَنِّي على الطريقِ الصحيحِ و أنه ُلازال هنالك وقت لتصحيح أخطائي |
İlacın adını doğru yazdığı bir reçete versin. | Open Subtitles | أطلب منه أن يَكْتبُ وصفةً أخرى بالاسمِ الصحيحِ |
Siz sorun, ben doğru cevabı vereyim! | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ تَسْألَ، وستحصل على الجواب الصحيحِ |
Sana bisiklet konusunda bir kaç doğru bilgi veririm. | Open Subtitles | وسَأُوجهك إلي الإتّجاهِ الصحيحِ على تلك الدراجةِ؟ |
Neden herkese, Sağ çoraplarını Sağ çekmecede, sol çoraplarını, sol çekmecede sakladığını söylemiyorsun? | Open Subtitles | الذي لا تُخبرُ كُلّ شخصَ حول كَمْ تَبقي جواربكَ اليسرى في ساحبِكِ اليسارِ وجوارب صحيحة في ساحبِكِ الصحيحِ. |
Sağ tarafta 5 ve 6. Ağızdaki kanla uyuşuyor. | Open Subtitles | خمسة ستّة على الثابتِ الصحيحِ بالدمِّ في فَمِّها. |