Evet. Yaptığım tek şey Kraliçe'nin bahçesinden bir salkım söğüt almaktı. | Open Subtitles | كلّ ما فعلته كان محاولة قطف ورق الصفصاف مِنْ حديقة الملكة |
söğüt ağacından bir dizi çember oluşturuluyor. Doğal dünyanın oluşma aşamalarını ve hayatın güzelliklerini göstermek için bir zincir oluşturuluyor. | TED | سلسلة من الأطواق تُصنع من خشب الصفصاف ويتم توصيلهم معاً لخلق تشكيلات من العالم الطبيعي، لتظهر مظاهر جمال الحياة المتعددة. |
söğüt ağacı kadar ince, Parisli bir model kadar şık ve 30'dan bir gün bile fazla değil. | Open Subtitles | نحيفة مثل شجرة الصفصاف ترتدى مثل عارضة باريسية و لا تزيد يوماً عن الثلاثين |
Uzk... Yaşlı Willow'un mekanından uzak durmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدِك أن تبقى بعيدةً عن مكان الصفصاف القديم |
"Şimdi, Janet, senden yaşlı Willow'un yerinden uzak durmanı istiyorum. | Open Subtitles | ...الآن، جانيت، أريدِك أن تبتعدي عن مكان الصفصاف القديم هذا |
Bayan Willows... eğer bulduğunuz kanın kızımın kanı olduğu kesinleşirle, bana o piçin, hayatının geri kalan kısmını... hapiste geçireceğini söyleyin. | Open Subtitles | الآنسة. الصفصاف... إذا الدمِّ وَجدتَ مبارياتَ بنتِي دي إن أي، |
Zehirli mantarların halkalarından, söğüt ağaçlarından ve meşe ağaçlarından uzak dur. | Open Subtitles | وابتعدي عن الفطر السام واشجار الصفصاف والسنديان القديم |
Tıpkı fırtınaya eğilen büyük meşe ve yeni bir güne boyun büken gözü yaşlı söğüt ağaçları gibi. | Open Subtitles | مثلما البلوط الهائل الذي يقطفه الريح الشديد ويطير به بعيداً لذا الصفصاف الباكي ينحني ويعيش حتى يرى يوم آخر |
Ama kafamda arka bahçemizdeki söğüt ağacının altına yattığıma dair görüntüler var. | Open Subtitles | لكنّي عندي هذه صورة ركود تحت شجرة الصفصاف في فنائنا الخلفي |
Şurada büyük bir gölet var. Belki de orada birkaç söğüt vardır. | Open Subtitles | هناك بركة كبيرة هناك لربما هناك بعض الصفصاف |
Şimdi söğüt ağacının sana nasıl iyi şans getirdiğini anlıyorum. | Open Subtitles | الآن فهمت كيف أن هذه الصفصاف تجلب لك الحظ |
Eğer benimle görüşmek istersen Lütfen saat 8:00'da söğüt Kavşağı'nda ol. | Open Subtitles | لعمل ذلك , كن في ملتقى الصفصاف الساعه 8 صباحاً |
Willow Park'a gelmese bile başka bir yere gidebilir. | Open Subtitles | الذي إذا هو لا يظهر في الصفصاف المتنزه، هو سيظهر في مكان ما ما عدا ذلك. |
Clyde seni Willow Street'da bir evde görmüş. | Open Subtitles | كلايد هنا يخبرني بأنه رآك في منزل شارع الصفصاف |
Birkaç saatliğine Willow Creek'e gidiyorum. Müteahhitle buluşacağım. | Open Subtitles | أنا في طريقي لبيت الصفصاف لمقابلة المتعاقد الجديد. |
Yolu uzattım, birkaç dakikaya evdeyim. Willow Creek nasıldı? | Open Subtitles | لقد واجهت بعض العقبات لذا سوف اكون في المنزل خلال بضع دقائق كيف كان حال بيت الصفصاف? |
Sabah erken saatlerde Willow Creek'te iki polis tarafından canlı bulunmuş Dr. Douglas Grey'e ait çiftlikte. | Open Subtitles | عثر عليها اليوم عن طريق اثنين من رجال الشرطة في بيت من الصفصاف |
Hazel like the pussy Willows by the pond where we first kissed, like the almond paste in the bear claw I ate after we first made love. | Open Subtitles | بندقي كـشجر الصفصاف في الغابة عندما قبّلنا بعضنا لأولّ مرّة مثل اللوز اللّاصق الذي أكلته من مخالب الدب بعد أن مارسنا الحب |
Romantik şiirleri, melankolik şeyleri seviyor ağlayan söğütler falan. | Open Subtitles | إنّها تحبذ الشعر الرومانسي، أي شيء سوداوي، الصفصاف الباكية وما إلى ذلك. |
Keçi söğüdü, Dottie. | Open Subtitles | عاهرة الصفصاف يا دوتي |
O yıl salkım söğüdün yaprakları bile sarıya dönmüştü. | Open Subtitles | حتى أشجار الصفصاف الباكية اصفرّت في ذلك العام |
# Baştankara-söğüt # | Open Subtitles | يا عصفور الصفصاف |