"الصندوق في" - Translation from Arabic to Turkish

    • kutuyu
        
    • kutu
        
    • kutuya
        
    • kutuda
        
    Stan, o kutuyu bu tarafa Open Subtitles حسنا ستان ضع هذا الصندوق في الأعلى على اليمين
    Biri o kutuyu dolabıma, anahtarı da anahtarlığıma koydu. Open Subtitles قام أحدهم بوضع هذا الصندوق في خزانتي والمفتاح في سلسلة مفاتيحي
    Sonra o kutuyu uzağa, büyük ve boş bir odaya koyup, kapıyı kapattığımı düşünürüm. Open Subtitles وبعدها، أتخيّل نفسي أضع .. ذلك الصندوق في حجرة فارغة كبيرة وأغلق بابها
    Colorado'da tahta bir kutu aldım ve bu kutunun içine bir dolar banknotu, bir kalem ve bir çatal koydum. TED أخذت صندوقا خشبيا، ودفنت دولارًا ورقيًا وقلماً و شوكة طعام داخل هذا الصندوق في كولورادو
    Bir Hilton, iki Monarchs. Öndeki kutu. Open Subtitles واحد هيلتون، واثنان مونارك الصندوق في الواجهة
    Daha önce hiç depo envanterindeki o eşyaların o kutuya nasıl girdiğini düşündünüz mü? TED هل توقفت للحظة وفكرت كيف تمكنت المواد المخزّنه هذه من الوصول إلى داخل هذا الصندوق في المستودع؟
    Ortadaki kutuda bulunan bu depresyon modelinde bir fareye baskı yaparsanız, sosyalleşmezler ve keşfetmezler. TED إذا ضغطت على فأر في نموذج الاكتئاب هذا، وهو الصندوق في المنتصف، يصبحون انطوائيين، ولا يستكتشفون.
    Dahası burada olabilir diye düşündüğüm bu kutuyu buldum. Open Subtitles حتى وجدت هذا الصندوق في المكان الذي اعتقدت وجوده فيه
    Besbelli, kutuyu bu lanetli yerde bırakamayız. Open Subtitles من الواضح اننا لن نستطيع ترك الصندوق في هذا المكان الملعون.
    O kutuyu ben elime aldım, ama sen alamayacaksın. Asla. Open Subtitles لقد كان الصندوق في يدي ثم قررت ان لا اعطيك اياها
    Yani, sorun değil. Ara sokağın oradan geçerken kutuyu da çöpe atabiliriz. Open Subtitles إن الأمر ليس بذلك الصعوبة يمكننا المرور على الممر الخلفي ونلقي الصندوق في الحاوية
    Başkonsolostayken takip ettim. kutuyu konsolosluktaki özel kasasına koydu geçen sene. Open Subtitles لقد تتبعتُ القنصل، لقد وضعَ الصندوق في خزانتِه الخاصة بالقنصلية العام الماضي
    Belgeleri parçalamadan kutuyu kamyona koyuyor. Open Subtitles يا رفاق، إنّه يضع الصندوق في الشاحنة بدون أن يمزقهم.
    Benim ailem eve bir bebek getirdiklerinde tavan arasında bir kutu buldum ve bebeği bu kutuyla bir gemiye atıp Çin'e göndermek istedim. Open Subtitles عندما احضرا والديّ اخي الصغير للمنزل وجدت هذا الصندوق في العليّه و اردت ان ارسله إلى الصين بسفينة
    kutu hotelde veya civarında olmasaydı Luger kendini bu duruma sokmazdı. Open Subtitles كما ترى ، لا يرغب أن يجعل من نفسه معرضاً للهجوم إلا إذا كان الصندوق في أو حول ذلك الفندق
    kutu sadece yeraltı mezarlığında yenilenebiliyor. Open Subtitles يمكن فقط أعادة بناء الصندوق في سراديب الموتى
    Araba ve kutu dışarıda. Open Subtitles إن السيارة و الصندوق في الخارج.
    İzninizle. kutuya bir şey koyup, odaya kapatmam gerekiyor. Open Subtitles يجب أن أضع شيئاً في صندوقاً وأضع الصندوق في الحجرة
    kutuya açılan pencerem önümüzdeki hafta kapanıyor. Open Subtitles خُطَتي هي الحصول على الصندوق في وقت قريب من الإسبوع القادِم
    O kutuda numuneler veya kalıplar vardı. Open Subtitles أنا لا أعرف عن الصندوق في النادي. كان يمكن أن يكون العينات، يمكن ان يكون لوحات،
    - Sol taraftaki kutuda. Open Subtitles أنه في الصندوق في الجانب الأيسر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more