Bir güle sahiptin ama sen gittin yabani otları yoldun. | Open Subtitles | كان لديك زهره جميله ولكنك طمعت في العشب الضار |
Burası hep güneşli ve kurak. İnekler yabani ottan başka bir şey yemiyor. | Open Subtitles | هنا دائماً الجو مشمس وجاف البقر لا يأكل شيئاً سوى العشب الضار |
Çimenle yabani ot yan yana yaşayamaz. | Open Subtitles | العشب الضار يؤذي العشب المفيد لذا لا يمكن أن يتركا معا |
Yakınında ot olmamalı. Çimenle yabani ot yan yana yaşayamaz. otları kökünden söküp atmalısınız. | Open Subtitles | اقتلاع العشب الضار الذي لا يمكن أن يكون مع الاعشاب أمر مهم |
Polisler yaptıkları aramada, içinde otları kurutan kimyasal bir madde ile dolu bir şişeyi Devin'in sırt çantasında bulmuşlar. | Open Subtitles | و عثرت على حقيبة ديفين مع صندوق كبير بداخله مبيد للعشب الضار |
Çavuş Jeffries'in bahçesindeki yabani otları temizledim. | Open Subtitles | وجعلت قطة ديلما تسير ولقد أزلت العشب الضار من حديقة الرقيب جيفريز |
Ama "yabani ot konusunda ustalaştı" dan sonrasını anlamadım. | Open Subtitles | آسفة ، لم أسمعك بعد "تخصّص بدراسة العشب الضار" |
- Siz de yabani ot toplayıcısınız öyle mi başkan? - Bunu sevdim, Denise. | Open Subtitles | - وأنت قاتل العشب الضار أيها الوزير؟ |
yabani ot gibi büyütülmüştürler. | Open Subtitles | انهم مثل العشب الضار. |
Seni pislik, iğrenç, kokuşmuş yabani ot! Öldürdün, değil mi? | Open Subtitles | أيها العشب الضار القذر النتن! |
Jab Cho yabani ot demek. | Open Subtitles | جاب-كى تعنى العشب الضار |