"الضوء الأبيض" - Translation from Arabic to Turkish

    • beyaz ışık
        
    • beyaz ışığı
        
    • beyaz ışığın
        
    Newton'ın 400 yıl önce bahsettiği buydu; beyaz ışık yedi renkten meydana gelir, üstelik sadece bunu döndürerek. TED وهذا ما تحدث عنه نيوتن قبل حوالي 400 سنة، أن الضوء الأبيض مكون من سبعة ألوان، فقط بإدارة هذه.
    Gerçekte ise beyaz ışık, görebildiğimiz tüm farklı renklere karşılık gelen dalga boylarını içerir. TED في الواقع، فإنّ الضوء الأبيض يتضمن أطوالًا موجيّة تتوافق مع كلّ الألوان المختلفة التي نستطيع رؤيتها.
    beyaz ışık içeri. Open Subtitles سأدخل الضوء الأبيض لجسدي و سأخرج الدخان الأسود
    Gökkuşağının tüm renklerini bilirsin bir arada parlarlar ve saf beyaz ışığı üretirler. Open Subtitles أنت تعرفين كيف كل الألوان في قوس قزح، إذا كانت تتألق معا، أنها تنتج الضوء الأبيض النقي؟
    Şu beyaz ışığı, henüz görmedin, değil mi? Open Subtitles ذلك الضوء الأبيض هل رأيته على نفسِك ؟
    Burada Newton'ın o yıl pek çok şey yaptığını söylüyorum: yer çekimi, hareket yasası, kalkulüs, beyaz ışığın gökkuşağının tüm renklerinden oluşması. TED أقول هنا أن نيوتن فعل الكثير من الأشياء في تلك السنة: الجاذبية، قوانين الحركة، حساب التفاضل والتكامل، الضوء الأبيض المكوّن من كل ألوان لقوس قزح.
    Senin etrafında bir çok beyaz ışık var. Open Subtitles هناك الكثير من الضوء الأبيض حولك لحمايتك
    Şimdi beyaz ışık mı görüyorsun yoksa sadece renk mi? Open Subtitles الآن هل ترى الضوء الأبيض, أو مجرد ألوان؟
    O beyaz ışık ne durumda Billie Dean? Open Subtitles كيف يتماسك ذلك الضوء الأبيض يا بيلي دين ؟
    Yüce beyaz ışık belirdi ve yeni bir inanan doğdu kendini gerçek ilahiyattan ayıramayan biri! Open Subtitles تم الكشف عن الضوء الأبيض العظيم ووُلد مُؤمناً مُؤمن لم يكُن بإستطاعته الإيمان بإله حقيقي
    Bu kırmızı filtreyi bozulmuş, beyaz ışık çıkartmış. Open Subtitles ، التي خبطت الفلتر الأحمر وكشفت الضوء الأبيض
    ve ufukta beyaz ışık kümesi gördüm, "Yakında sabah olacak." dedim. TED وقد رأيت تيارا من الضوء الأبيض على طول الأفق، وقلت، "ربما شارف الصبح قريبا."
    Şahsen ben, insanların bazen gördüğü o beyaz ışık, bu hastanın gördükleri gibi şeylerin beyin kendini kapatırken meydana gelen kimyasal reaksiyonlar olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أنا عن نفسي أختار التصديق بأن أشخاص الضوء الأبيض أحياناً يرون الرؤى التي رآها مرضاهم كلها فقط تفاعلات كيميائية تحدث عندما يتوقف المخ
    Bak, bu mezhep,"beyaz ışık" Hala var değil mi ve sen bunlardan birisisin? Open Subtitles هذا الطائفة... الضوء الأبيض انها هنا اليس كذلك أنت واحدة منهم
    Peki bu trafik lambasındaki beyaz ışık neyin nesi? Open Subtitles إلى ماذا يرمز "الضوء الأبيض"،كإشارة مرورية؟
    Şu beyaz ışık. Open Subtitles هذا الضوء الأبيض
    - beyaz ışık ve merceğin askeri. Open Subtitles جنديّ الضوء الأبيض والزجاج
    Hayır, kendimi korumak için etrafımı ruhların beyaz ışığı sardı sadece. Open Subtitles لا, أنا أحطت نفسي بالأرواح ذات الضوء الأبيض فقط... لأبقي نفسي محمية.
    beyaz ışığı görmeye başlamıştım. Open Subtitles انا بدأت برؤية الضوء الأبيض
    beyaz ışığı çekip insanları gençleştirirmiş ya. Open Subtitles يرتد الضوء الأبيض ويحلق لعقود
    Bir akıllı arabaya çarptım, kuyruk kemiğim çıktı, deliğe düştüm, kaval kemiğimi kırdım, kafamı çarptım, beyin sarsıntısı geçirdim, beyaz ışığı gördüm, Open Subtitles أنا فقط حصلت على ضرب من قبل سيارة ذكية ، وخلع عجب الذنب (العص ) ؛ وسقطت في بالوعة ، و كسر حوضي خبطت رأسي ، وحصلت على ارتجاج ، وشهدت الضوء الأبيض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more