Erkekliğimle ilgili çok kötü şeyler söylerdi tebeşir çantasını üstüme fırlatırdı. | Open Subtitles | كان يقول أمورا رهيبة عن رجولتي كان يرمي كيس الطباشير علي |
Bilirsiniz, size söylemeliyim, profesör olmanın en büyük getirilerinden biri: renkli tebeşir. | TED | حسناً، علي أن أخبركم، أن أحد أعظم الفوائد من العمل كاستاذ: الطباشير الملونة. |
Senegal'de 120 çocuk-her sırada üç kişi- bir öğretmen ve tebeşir, klasik bir sınıf. | TED | في السنغال وجدنا ان غرفة الصف هناك تكون كالاتي: 120 طفل، ثلاث يجلسون على كل مقعد،استاذ واحد، والقليل من الطباشير. |
Tebeşiri kullanarak odanın herhangi bir yerine bir kapı çiz. | Open Subtitles | استخدمي الطباشير لرسم باب في أي مكان بغرفتك |
boya kalemlerin, pastel boyaların, guaj boyaların var. | Open Subtitles | هل حصلت، اه، علامات، الطباشير الملون، والدهانات. |
Video: Bir tebeşir alıyor ve yere birşeyler yazmaya başlıyor. | TED | فيديو: أنها تأخذ قطعة من الطباشير وتكتب شيئا ما على الأرض. |
Bir tebeşir işareti nasıl oluyorda yolcuların garantisi oluyor, açıkçası anlamakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | لا أرى كيف أن علامة الطباشير تكون ضمان للراكب |
tebeşir kıtlığı hakkında ilerleyen saatlerde sizi bilgilendireceğiz. | Open Subtitles | سنجلب لكم المزيد من أخبار نقص الطباشير بعد قليل |
Birkaç ayakkabı ve tebeşir alabilir miyim, lütfen? | Open Subtitles | أريد زوج من الأحذية وبعض الطباشير من فضلك |
Birkaç ayakkabı ve tebeşir alabilir miyim, lütfen? | Open Subtitles | أريد زوج من الأحذية وبعض الطباشير من فضلك |
Endişelenme, üzerinde hala o çekici tebeşir kokusu var. | Open Subtitles | لا تقلق، أنت ما زال عندك رائحة الطباشير الفاتنة. |
Hayatınızın yarısını karatahtanın başında tonlarca tebeşir tozu yutarak geçirdiğiniz için | Open Subtitles | لأنكم قضيتم نصف حياتكم تخربشون بالكثير من الطباشير الرملية عبر الميلات على السبورة السوداء |
Yani, o tebeşir tutacak tipte biri, silah değil. | Open Subtitles | انه أفضل حالا مع الطباشير من في يده بندقية كنت حصلت على وقف ذلك ؛ |
O halde biraz tebeşir yedi. Bu zehirli değil. Akciğerlerde su toplanmasına yol açmaz. | Open Subtitles | لذا أكل بعض الطباشير هذا غير سام، و بالتأكيد لم يسبب النزيف |
Yapboz parçasının üzerinde bulduğum pudranın ise sıradan bir tebeşir olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | الحق، و التتبع التي وجدت على قطعة اللغز: حديقة متنوعة الطباشير. |
O şeklin çizilmesinde kullanılan tebeşir yapboz parçalarının üzerinde bulduğum pudra benzeri maddeyle birebir uyuyor. | Open Subtitles | الطباشير تستخدم لجعل زيارتها ل مخطط الجسم التكوين الدقيق مثلالطباشيروجدت علىقطعاللغز. |
Tebeşiri bana verin. Hadi. Verin bana. | Open Subtitles | . أعطني الطباشير هيا ، أعطني أياه |
Tebeşiri öylece silemezsin. | Open Subtitles | أتعلمين ، لايمكن إزالة الطباشير أبدا |
Kan ile yazılmış gördüm, pastel boya ile yazılmış gördüm. | Open Subtitles | رَأيتُ ' em كَتبَ في الدمِّ، رَأيتُ ' em كَتبَ في الطباشير الملونِ. |
Bir karatahtaya tebeşirle yazınca tebeşir tozu asıl parçasından ayrılarak tahtaya yapışır. | Open Subtitles | عندما نكتب على السبورة، العلامات التي نتركها هي غبار الطباشير الذي يتفتت من حدّ الطباشير |
Kalem işaretleyicileri, tebeşire benzeyen ince parçacıklı toz ürettiler. | Open Subtitles | أقلام المسح تنتج غباراً واضحاً محدداً يشبه الطباشير |
Parmaklarının arasındaki ıstakanın verdiği his.... tebeşirin gıcırtısı.. | Open Subtitles | هذا الإحساس بالعصا وهي تنزلق بين أصابعك و صرير الطباشير |
Bu şeyler tereyağını bile kesemez. Şimdi kırmızı pastel kalemlerinizi çıkarın. | Open Subtitles | هذا الشيء لا يستطيع قطع الزبدة والآن أخرجوا الطباشير الأحمر |
Aslında onun kireçtaşı olması gerektiğini düşünmene rağmen. | Open Subtitles | حتى و إن كنتِ تعتقدين أنها بمٌستوى الطباشير. |
kireç taşını stratosfere yayarsanız birkaç yıl içinde yağmur suyunda çözünerek kendiliğinden aşağı iniyor. | TED | وفي الأساس، إذا نثرتم الطباشير في طبقات الغلاف الجوي، ستنزلُ إلى الأرض بنفسها بعد سنتين ذائبة في ماء المطر. |