huysuz biriymişim gibi davranma. Ben "asla" demedim. Sadece... | Open Subtitles | لا تجعلنى أبدو حاد الطبع لم أقل انه لا يستطيع المجىء أبدا |
huysuz biriymişim gibi davranma. Ben "asla" demedim. Sadece... | Open Subtitles | لا تجعلنى أبدو حاد الطبع لم أقل انه لا يستطيع المجىء أبدا |
Baskıyı hemen durdurun! | Open Subtitles | اوقفوا الطبع الان فورا |
Baskıyı durdurun! | Open Subtitles | اوقفوا الطبع |
Peki telif haklarının bugünkü durumuyla ilgili tartışmalar yaşanıyor mu orada? | Open Subtitles | و هل كانت حاسمة في طريقة إستخدام حقوق الطبع النشر اليوم؟ |
telif Hakları Uyumu masraflarını insanları amatörlerin yapabildiklerini sunma işini bıraktıracak noktaya kadar arttırmak istiyorlar. | TED | يرغبون في رفع كلفة الامتثال لحقوق الطبع والتوزيع إلى حد يجعل الناس بكل بساطة يتوقفون عن الأعمال التي تمكن الهواة منها. |
Ne kadarda kötü, aksi bir dadınız var sizin. | Open Subtitles | أوه،يا له من بغيض، يا لها من معلّمة عجوز حادّة الطبع عِنْدَكَ. |
Eğer Beyaz Atlı Prens yerine şapşalı seçen asabi bir kızsan o zaman ben de istemiyorum. | Open Subtitles | إذا أنتِ حادة الطبع فأنتي تختارين الأحمق بدلاً من الأمير الساحر بعد ذالك سأمضي |
Bu senin her zamanki sözde mizah anlayışın. | Open Subtitles | هذا مثاليُ جداً منك ومدعو كَ الطبع اللطيف. |
- Buğün birisi huysuz. - Hayır, huysuz değilim. | Open Subtitles | ــ أحدنا حادّ الطبع, اليوم ــ لا, لست حادّ الطبع |
Bu kızgınlıklar onları huysuz yapar ve sıkılıkla kavgalar patlak verir. | Open Subtitles | هذا التهيّج يجعلهم حادّو الطبع وتنشب المعارك في أغلب الأحيان |
Sanırım onu böyle çağırmalıyız, huysuz. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ما ينبغي أن ندعوه بحاد الطبع |
Baskıyı durdurun. | Open Subtitles | أوقف الطبع! |
- Baskıyı durdurun. | Open Subtitles | - أوقف الطبع! |
Bir telif hakkı tuzağı olarak da bilinir. | TED | ومعروفة بأنها خدعة لحفظ حقوق الطبع والنشر. |
Tabii ki, elbette. Yeter ki bütün telif ve yayın hakları bende kalsın. | Open Subtitles | يزود بأنني أسيطر عليه حقوق الطبع وكل حقوق النشر. |
telif hakkı ihlali gibi... | Open Subtitles | يجب ان يكون غير شرعي مثل انتهاك حقوق الطبع |
aksi ihtiyar kız. Neyse ki geri döndün. | Open Subtitles | أيتها البنت الحادة الطبع من الجيد إنكِ رجعتِ |
Battaniyen olsaydı belki de bu kadar aksi olmazdın. | Open Subtitles | ربما لو انت كانت لديك بطانية لما كنتِ سيئة الطبع |
Ben aksi, sürekli tüküren, gördüğünü yumruklayan denizci Vaughn Tom Tucker. | Open Subtitles | انا ساكون فان تام تاكر بحار شديد الطبع وبذيء |
Birilerinin evine taşınıp onları çıldırtan asabi bir özürlüyle ilgili. | Open Subtitles | هو حول a عاجز سيّئ الطبع ذلك يَتحرّكُ إلى هذه بيت الشعبِ وفقط يُجنّنُهم. |
Spike'ı affet. Bu akşam biraz asabi. | Open Subtitles | يجب أن تسامح (سبايك) إنه فقط حاد الطبع نوعاً ما الليلة |
O beni terkedince, Bartel'in mizah duygusu da kayboldu. | Open Subtitles | عندما رحلت بارتيل فقد الطبع اللطيف أيضا. |