Çünkü, günümüzün standartlarına göre, elektrik talebi ile elektrik arzı dengede olmak zorunda. | TED | بسبب ما تبدو عليه الأمور اليوم، الطلب على الكهرباء لابد أن يكون في توازن مستمر مع عرض الكهرباء. |
Son birkaç yıldır, organ talebi büyük ölçüde arttığından bu sorun daha da kötüye gitti. | TED | في العقود القليلة الأخيرة، ازدادت المشكلة سوءًا مع ازدياد الطلب على الأعضاء بصورة هائلة. |
İnsanlar içinse, deriye olan talebi karşılamak adına, tabakhanede çalışan işçilerin sağlığına olan etkiler ise bambaşka bir konu. | Open Subtitles | وبالنسبة للأشخاص، والآثار الصحية لهذه المواد الكيميائية في المدابغ، بدلا من استمرار الطلب على السلع الجلدية، تظل مسألة أخرى. |
Azalmış nüfus elektrik, gıda, seyahat, binalar ve diğer tüm kaynaklara olan talebin azalması anlamına gelir. | TED | هذا الانخفاض في عدد السكان يعني انخفاض الطلب على الكهرباء والغذاء والسفر والمباني وجميع الموارد الأخرى. |
Son 50 yılda kağıda olan talebin 5 kat artmasıyla birlikte ekin alanları genişliyor. | Open Subtitles | النباتات تتزايد وكذلك الطلب على استخدام الورق خمسة أضعاف خلال خمسون سنة |
Eğer ülkemizde bunun için talep olmazsa bu parazitlerin sömüreceği kimse kalmaz... | Open Subtitles | عندها بكل بساطة اذا انعدم الطلب على المادة لن يكون لها سوق |
Şehirler elektirik kullanmaya başladıkça ampül talebi çok arttı. | Open Subtitles | كمدن حول العالم بدأت تزود بالكهرباء الطلب على المصابيح الكهربائية زاد على نطاق واسع. |
Az yağlı süt talebi yıllar içinde artınca hükümet kendini elinde ne yapacaklarını bilmediği bir sürü peynirle buldu. | Open Subtitles | بينما الطلب على الحليب قليل الدسم تزايد على مر السنين الحكومة وجدت نفسها مع الكثير من الجبنة لم يعرفوا ماذا يفعلوا بها |
Deri gibi ucuz materyaller için artan talebi karşılıyorlar. | Open Subtitles | مع تزايد الطلب على مواد غير مكلفة مثل الجلود، |
Yani şirketin malzeme veya kaynaklarıyla seks satın alan John'ları yakalayan bir şirket, üstlerine gitmezse ya da olayı örtbas ederse ya da onları işten atmazsa bu talebi oluşturan suça dâhil olur. | TED | لهذا، إن الشركات التي تكتشف موظفين يشترون الجنس، باستعمال تجهيزات الشركة أو مواردها، ويقومون بإعطائهم استراحة أو يتسترون على الأمر ولا يطردونهم، تكون متواطئة في زيادة الطلب على هذا المجال. |
Vatandaş olarak, bu kirletici ürünlere olan talebi azaltmak veya temiz ürünler için çok ödeme yapmaya hazır olmak zorundayız. | TED | يجب علينا، كمواطنين، أن نٌقلّل الطلب على المُنتجات المُسبّبة للتلوُّث أو أن نكون مُستعدين لأن ندفع أكثر للحصول على مُنتجات صديقة للبيئة. |
Gelecekte, kıyafet talebi çok fazla olacak. | Open Subtitles | بالمستقبل, الطلب على الملابس سوف يتضخم |
Köy,kent ve belediyelerimiz,işsizliğin sosyal maliyeti,... ...kayıp ve tutuklama oranları,çeşitli kamu sağlığı maliyet... ...etkileri yanı sıra,atık tasfiyesi... ...ve enerji talebi gibi, altyapı... ...işlerinde işlevsel bir rol oynar. | TED | بلدياتنا, ريفية وحضرية, تلعب مسار تشغيلي للبنية التحتية- أشياء مثل التخلص من النفايات، الطلب على الطاقة، فضلا عن التكاليف الاجتماعية للبطالة، ومعدلات التسرب، ومعدلات السجن و التأثيرات على مختلف تكاليف الصحة العامة. |
Farklı ürünlere olan talebin derecesi doğal olarak bölgelere göre azalıp çoğalabilir ve değişkenlik gösterebilir. | Open Subtitles | ولأن معدل الطلب على السلع المختلفة بطبيعة الحال يتذبذب ويختلف من مكان لآخر |
Ve yüksek teknoloji ürünlerine olan talebin yıllık olarak iki hatta üç katına çıkmasına rağmen, ...birçok durumda arz edilen mallar ...var olan talepten daha hızlı piyasaya sürüldü. | Open Subtitles | و على الرغم من أن معدل الطلب ..على التكنولوجيا المتقدمة يزداد بمعدل ضعفين ..,لـ 3 أضعاف سنوياً فتجد في حالاتٍ عديدة أن مصدراً جديداً ظهر على السطح بسرعة |
Amazonlardan gelen doğal kauçuğa olan talep, altına hücumun botanikteki dengidir. | TED | الطلب على المطاط الطبيعي الذي يستخرج من الأمازون أشعل ما يشبه ثورة الذهب. |
Ve bu arada, neden bu oteller gördükleri arz yerine neden seks işçilerine olan talep üzerine odaklanmıyorlar? | TED | وبالمناسبة، لماذا تركز تلك الفنادق على العرض الظاهري بدلًا من الطلب على العاملين في الجنس؟ |