"العاجل" - Translation from Arabic to Turkish

    • acil
        
    • zamanda
        
    • kısa
        
    • erken
        
    • yakında
        
    • soba
        
    • ivedi
        
    Pekâlâ Lex seninle buluşmam için buraya uçmamı gerektiren acil şey nedir? Open Subtitles حسناً ليكس ما الأمر العاجل الذي أصريت أن أحضر لمناقشته وجهاً لوجه
    acil iyimserlik sahip olduğumuz inançla oluşmuş olan bir engelin üstesinden gelmek için çabucak müdahale etme arzusudur. TED التفائل العاجل هو الرغبة للعمل فوراً لمواجهة مشكلة، مصحوبة بالإيمان بأننا لدينا أمل كبير في النجاح.
    Neden bu kadar acil olduğunu sorabilir miyim? Open Subtitles وهل لي أن أسأل ما هو الأمر العاجل الذي تريدين محادثته بشأنه؟
    Bu yüzden harekete geçmezsek, bugün bir şeyler yapmazsak, çok yakın bir zamanda, bazılarının tabiriyle zaman ayarlı tedavi bombasıyla yüzleşeceğiz. TED لذلك ما لم نتصرف ، ما لم نفعل شيئا اليوم فسنواجه في القريب العاجل ما أسماه البعض قنبلة الزمن بالنسبة للعلاج.
    Bundy acil bir iş için çağrıldım. Open Subtitles بندي، لقد دعا بعيدا على الأعمال التجارية العاجل.
    Hem bu acele neden? Bir sonraki ziyaretimi bekleyemeyecek kadar acil olan ne olabilir? Open Subtitles ما الأمر العاجل الذي لا يمكنه الإنتظار إلى زيارتي القادمة؟
    Programa acil bir haber için ara veriyoruz. Open Subtitles تم قطع هذا البرنامج لنشر هذا الخبر العاجل
    Bayan Harding bana neyin acil olduğunu söylemeyin, Ben ona neyin acil olduğunu söyleyeceğim. Open Subtitles الآنسة هاردينج لا تقول لي ما هو العاجل أنا أقول لها ما هو العاجل
    Planımıza göre hepsinin acil durum inişine geçmesi lazım. Open Subtitles يحتاج السيناريو إلى الجميع لتنفيذ الهبوط الفوري العاجل
    Lex, beni bu kadar acil, toplantıdan çıkarmanın nedeni nedir? Open Subtitles ليكس ما العاجل جدا الذى جعلك تستدعيني من أجتماع
    Bu kadar acil ne vardı da beni uyandırdın? Open Subtitles ما الأمر العاجل جداً و الذي اضطرك لإيقاظي ؟
    acil olarak seyahate zorlandığım için ne yazık ki yüz yüze vedalaşamayacağız. Open Subtitles و لإضطراري للسفر العاجل فلن أودعك شخصياً
    Bu konuların kesin mahiyetini ben dahi eşimden öğrenemedim, ancak öyle görünüyor ki,acil olarak onun katılımına ihtiyaç vardı. Open Subtitles الطبيعة المحددة لهذه المسألة حتى أنا لا أعرفها من زوجي لكن يظهر أنه يتطلب تدخله العاجل
    Yarına kadar bekleyemeyen bu acil şey neymiş? Open Subtitles ما هذا الشيء الكبير العاجل الذي لم يمكنه الإنتظار للغد ؟
    Bu acil toplantıya katıldığınız için teşekkürler. Open Subtitles شكراً لقدومكم لهذا الإجتماع العاجل في هذا الوقت القصير.
    Umarım en yakın zamanda iyileşir de, yeniden ziyaretine gelebilirim. Open Subtitles أتمنى أن تصبح بخير وتدعنا نتزاور مجددا في القريب العاجل
    Seni temin ederim hak ettiğini en yakın zamanda bulacaksın. Open Subtitles سوف تنال ما تستحقه في القريب العاجل أؤكد لك ذلك
    Umarım kısa bir süre içinde orada oluruz. Çünkü bunu takıntı hâline getirip gerçekleştirmek adına yola çıktık. TED آمل في القريب العاجل أن نكون هناك، لأن قدرنا أن نكون ، مهووسين بجعل الأفكار حقيقة ملموسة.
    erken dönersen, gel. Saat daha 9.30. Open Subtitles اذا تلقيت هذا في القريب العاجل , تعال أنها فقط التاسعة والنصف الآن
    yakında sana da buradan bir yer alacağım Bay McLeod. Güzel mezarlıktır. Open Subtitles ساشترى قبرا هنا فى القريب العاجل , مستر ماكلويد انها مقبره ظريفه
    Marcia Stelzer Arıyor. Hani şu sıcak soba isteyen. Open Subtitles مارسي) المرأة التي أرادت الإجتمــاع العاجل)
    Dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar çok hayvan aynı ivedi amaçla hareket etmez. Open Subtitles لا يوجد مكان أخر علي الأرض حيث هذا العدد الضخم من الحيوانات تتحرك... لنفس الغرض العاجل... .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more