Osmanlılar artık, Kürdistan'ı, Mısır'ı ve İslam'ın en kutsal şehirleri olan, | Open Subtitles | العثمانيون الأن يسيطرون على كردستان مصـــر والأماكن المقدسة للإسلام مكة والمدينة |
Osmanlılar vakit kaybetmeden bölünmüş Bizans muhaliflerinin üzerine yürüdü. | Open Subtitles | اجتاح العثمانيون هذه الأجزاء البيزنطية الممزقة بشكل سريع |
Osmanlılar Bursa'yı aldıklarında ve burayı başkentleri yaptıklarında, kendilerini yerleşik hayata geçirirken | Open Subtitles | والأن وعندما أستولى العثمانيون على مدينة بورصة وجعلها عاصمة لهم فقد كانوا مهتمين بترسيح حكمهم |
Yıllar boyu Osmanlı Türkleri ülkemizi işgal ettiler, | Open Subtitles | احتل العثمانيون الاتراك بلادي لسنوات طوال |
Osmanlı Türkleri, Aral Denizi'nin ötesinden bozkırlardan gelmişlerdi. | Open Subtitles | بدأ العثمانيون الأتراك كأناس مختصين بالعطارة فيما وراء بحر الأورال |
Osmanlıların, geçtikleri topraklardaki kültürleri sentezledikleri bilinir. | Open Subtitles | وقد عرف العثمانيون بتحليلهم وتضمينهم للعناصر الثقافية من خلال الأراضى التى إجتازوها |
Gerçekte, Osmanlılar Hristiyanlarla zıtlaşmaktan telaş duyuyorlardı, kendi inançlarını yaşıyorlardı... | Open Subtitles | فى الحقيقة كانت صراعات العثمانيون فى المواضيع المسيحية أقل منها فيما يتعلق بعقيدتهم |
Osmanlılar tarafından fethedilmişti ama geçmişten gelen kinleri vardı. | Open Subtitles | أعنى أنهم بالفعل كانوا محتلين من قبل العثمانيون ولكن كانت بينهم أحقاد سابقة هناك |
Devşirme sistemi sayesinde Osmanlılar, ailevi ya da milliyete dayanabilecek bir çatışmanın olmadığı bir sınıf yarattılar. | Open Subtitles | تمكن العثمانيون من تكوين جبهة ليست لها ولائات عائلية متصارعة |
Birkaç saat içinde Constantinople, artık Osmanlılar'ın ellerindeydi. | Open Subtitles | وفى غضون ساعات كانت القسطنطينية قد سقطت بيد العثمانيون |
Osmanlılar, batının kapılarına dayanmıştılar ve nihai hedeflerine artık iyice yaklaşmıştılar. | Open Subtitles | طرق العثمانيون أبواب الغرب وأتجهوا مدفوعين بمطالب إلى ما يقولون عنه المصير المحتوم |
Osmanlılar, her padişahın gerçek bir mesleğinin olması gerektiğine inanırdı. | Open Subtitles | كان العثمانيون مقتنعون بأن على أى سلطان أن يكون له مهنة مادية |
Osmanlılar, sadece hafif toplarla, savunmasız şehri kuşatabildi. | Open Subtitles | وبالأسلحة الخفيفة فقط هاجم العثمانيون جزئيا المدينة |
Osmanlılar için, Arap Müslüman dünyasını ele geçirmenin çoık önemli sonuçları oldu. | Open Subtitles | تولّي العثمانيون أمور العالم العربي المسلم كان تحوّلاً مزلزلاً |
Osmanlılar kendilerine kutsal mekanların bekçileri diyorlardı. | Open Subtitles | سمّى العثمانيون أنفسهم حرّاس البقاع المقدّسة |
Şimdi, Hristiyan Avrupa'da nasıl görüldüğü anlaşılabiliyor ve belli ki Osmanlılar başarılı olsalardı, ele geçirdikleri bölgedeki Müslümanlar için bambaşka bir dünya olacaktı ama bu 1683'te temel olarak dinle ilgili değildi, güçle ilgiliydi. | Open Subtitles | من المفهوم الآن ما كان يراه الأوروبيون المسيحيون ومن الواضح أنه لو وسّع العثمانيون سلطتهم لكان هناك عالم مختلفٌ تمامًا |
İşte bu, Osmanlı İmparatorluğunu korkusuz yapan ve sınırları, daha önce kimsenin ulaşamadığı yerlere kadar genişletmesini sağlayan şeydi. | Open Subtitles | ولكن هذا ما جعل العثمانيون الأتراك تقريبا شجعان بواسل بدخولهم لمناطق لم يدخلها قبلهم أحد |
Osmanlı hükümdarları, kendileri için birçok ünvanlar taşımaktaydılar. | Open Subtitles | الحكام العثمانيون التزموا بأسماء لهم لمدة طويلة خــــان |
Osmanlı lağımcıları, kalenin temellerinde 50 küsür tünel kazarak mayınlama yaptılar. | Open Subtitles | المستوطنون العثمانيون حفروا سلسلة من خمسون نفقا بالقرب من مركز الحصن لتلغيم منشئاتها |
İnanç ve itikadlarındaki farklılık onları, Osmanlıların yüzyıllardır düşmanı yapmıştı. | Open Subtitles | وكان جشعه التنافسى قد أثار خوف العثمانيون لقرون |
Safevi hanedanı, Sünni Osmanlıların aksine Şii Müslümanlarıydılar. | Open Subtitles | معظم الصفويون كانوا من الشيعة المسلمون كانوا يفضلون التنافس مع العثمانيون السنة |