"odaya girdikleri anda bunu fark edersiniz çünkü Tauronlar pislik yiyorlar" dedi. | Open Subtitles | يُمْكِنُكِ أَنْ تَشمَّهم في اللحظة التي يدخلون بها الغرفةِ لأنهم أكلة أوساخ |
Bu odaya girdiğim gibi zihnini de işgal edebilirim, hiç zor değil. | Open Subtitles | هو الاكثر صعوبةً لي للغَزْو برأيك كَانَت هذه الغرفةِ |
Ne olup bittiği anlaşılmadan bu odayı terk etmeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن لَنْ نَتْركَ هذه الغرفةِ حتى نُكتشفْ ما الذي حَدث. |
Ne hissettiğimi bilmiyorum. Bu odada daha fazla kalamayacağımı biliyorum o kadar. | Open Subtitles | كُلّ ما أَعْرفُة أنة لا أَستطيعُ البَقاء في هذه الغرفةِ أطولِ من كدة |
Umurumda değil. Bu odadan çıkmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا اهتمُّ أنا لَنْ أَتْركَ هذه الغرفةِ |
Sise odanın her tarafına saçıldı. | Open Subtitles | ضَربتْ تلك القنينةِ تُوضّحُ عبر الغرفةِ. |
Mesela bu Oda da çok güzel bir bebek odası olabilir. | Open Subtitles | الآن هذه الغرفةِ على سبيل المثال ممكن تعملوها غرفة أطفال رائعة |
İhtimaller gösteriyor ki ikimizin de bu odaya ihtiyacı olmayacak. | Open Subtitles | الإحتمالات، لا منّا سَيَحتاجُ هذه الغرفةِ اللّيلة. |
Hey, dinle, restoranlar kapandı ama istersek, 24 saat odaya servis var. | Open Subtitles | يا، يَستمعُ، المطاعم جميعاً مُغلق، لَكنَّهم حَصلوا على الغرفةِ 24 ساعاتِ خدمة إذا نُريدُه. |
Senin için üzüldüm, Ross'un konuşması üzerinde çalışmak için odaya tıkıldın. | Open Subtitles | فقد كنتِ عالقة في تلك الغرفةِ تَعْملين على خطاب روس |
odadan odaya geçerek salona gelmiş olmalı. | Open Subtitles | هو شَقَّ طريقه أسفل القاعةِ، مِنْ الغرفةِ إلى الغرفةِ. |
Yani, bu odayı basınç odası gibi boş bir Oda olarak hayal edin. | Open Subtitles | لذا، تخيّلُي هذه الغرفةِ خاوية مثل غرفة تخفيفِ الضغط. |
Tanrı herkese aittir. Ve dinle, biz odayı paylaştık duvarları değil. | Open Subtitles | الله لكُلّ شخصِ وإستمعْ لقد إشتركنَا في الغرفةِ |
Bu odayı boşaltmak için bir uyarıysa, çöpe atın. | Open Subtitles | وإذا هو مُلاحظة لإخْلاء هذه الغرفةِ اذا ارْميه في صندوقِ القمامة. |
Olay olduğunda odada olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | يَدّعي بأنّه كَانَ في الغرفةِ عندما حَدثَ. |
Bu şartlar altında aynı odada uyuyabiliriz. | Open Subtitles | حَسناً، أَفترضُ في الظروف الحالية، نحن يُمْكِنُ أَنْ كلاهما نَنَامَ في نفس الغرفةِ. |
İhtiyacım olan her şey odada. | Open Subtitles | أنا عِنْدي كُلّ شيءُ أَحتاجُ هنا في هذه الغرفةِ. |
Bir tanık 612 no'lu odadan sabah 4'te kavga sesleri geldiğini söyledi. | Open Subtitles | الشاهد سَمعَ مقاومة في الغرفةِ 612، حول السّاعة الرّابعة هذا الصباحِ. |
Aramızda geçenler bu odadan dışarı çıkmayacak. | Open Subtitles | الذي حَدثَ بيننا لَنْ يَتْركَ هذه الغرفةِ. |
Bu insanları etkilemek istiyorsan, odanın havasını değiştirmelisin. | Open Subtitles | الآن، إذا تُريدُ حقاً أَنْ تُثيرَ إعجاب هؤلاء الناسِ، أنت يَجِبُ أَنْ تُصبحُ أكثر بعض الشيء الجوّ في الغرفةِ. |
Demek ki, düzeneğin bütün parçaları halen bu odanın içerisinde. | Open Subtitles | يَعْني أيضاً الذي مكوّنات مِنْ هذه الأداةِ ما زالَ في هذه الغرفةِ |
Bu Oda peynir için fazla mı sıcak? | Open Subtitles | هي في درجةِ حرارة الغرفةِ. تَعتقدُ بأنّه دافئُ جداً هنا لبراى؟ |
Unutmayın odadaki en şişko ya da aptal kız olması umrumda değil. | Open Subtitles | تذكّرْ، أنا لا أَهتمُّ إذا كانت هي البنت اأمينا االعرجا في الغرفةِ |
Daphne odadayken bu kadarı da fazla | Open Subtitles | هو غير مهذّبُ بما فيه الكفاية عندما هي في الحقيقة في الغرفةِ. |