Söyleyeceğim şey şu, biriktirme isteğiniz ve hareketleriniz arasındaki o boşluğu nasıl kapatırsınız? | TED | ما سأخبركم به هو كيف تسد تلك الفجوة بين نواياكم للادخار وبين تصرفاتكم. |
boşluk çok küçük ve görün diye onu yok ediyorum. | TED | الفجوة ضيقة جدا , و أنا ضخمتها لتقدروا على رؤيتها |
Bir kara delik tarafından yutulmak üzere olan bir gezegende. | Open Subtitles | إنه على الكوكب الذى إقترب من الأبتلاع بواسطة الفجوة السوداء |
Ama tam anlamıyla uzayarak ağzı açık bekleyen deliğe doğru çekiliyor. | Open Subtitles | لكنه يتمدد فعلياً و ينجذب نحو ثقب الفجوة |
Zenginle fakir arasındaki uçurum her zamankinden daha da açık. | TED | الفجوة بين الفقراء والأغنياء هي أكبر من أي وقت مضى. |
Kazıyarak o ızgarayı çıkarabilirim, ve deliği koridor çıkışına kadar büyütebilirim oradan hücre katına ve belki çatıya. | Open Subtitles | يمكنني أن أكمل هذه الفجوة الي الخارج وأ ُكبر الفتحة ممر الخدمة. فوق بناية الزنزانة ولَرُبَّمَا الي السقف. |
Ancak o deliğin alanını alarak görünmeyecek şekilde nasıl içine saklanmaz? | TED | ولكن كيف يمكن أخذ مساحة تلك الفجوة من دون أن يدفن و يختفي بداخلها ؟ |
Ve komik kedi resimleriyle uğraşan birisi bu boşluğu çoktan aştı. | TED | وإن الشخص الذي يصنع قطة كوميدية قد عبر بالفعل هذه الفجوة. |
İşte olay hayatındaki boşluğu doldurmak için içkiye ihtiyacın olmamasında cereyan ediyor. | Open Subtitles | ولكنّ ذلك بسبب أنّنا لسنا بحاجة للكحول لملأ الفجوة الفارغة في حياتك |
Ve evet, işte bu noktada şarkıya geliyoruz -- boşluğu duygulara köprülemek gibi. | TED | ومن ثم-- حسنا, هكذا نحصل على الاغنية-- بناء جسور لتخطي الفجوة باتجاه العاطفة. |
Bu gördüğünüz mavi ve kırmızı arasındaki boşluk çok önemli. | TED | وتلك الفجوة بين الخطين الأزرق والأحمر قوية للغاية. |
Bunu yapmak zorunda çünkü penceredeki bu boşluk robotun genişliğinden birazcık daha büyük. | TED | يجب عليه فعل ذلك بسبب هذه الفجوة في النافذة أكبر قليلاً من عرض الروبوت. |
Ve bu boşluk sonunda Büyük Patlama Teorisi'nin geliştirilmiş bir sürümünde dolduruldu. | TED | وقد تم ملء هذه الفجوة في النهاية بواسطة نسخة محسنة عن نظرية الانفجار الكبير |
Daha demin birşey öğrendim senin kapıya bir delik açmandan bir an önce hamileyim. | Open Subtitles | لقد إكتشفت حالا وبدقيقة تسبق تسببك فى تلك الفجوة في الباب ـ بأنني حامل ـ ماذا تقولين ؟ |
Belki de bacağındaki delik ağrıdığı için egzersiz yapmayı bıraktı. | Open Subtitles | ربما توقف عن التدريب لأن الفجوة الضخمة في رجله يؤلمه فعلاً |
Aramızdan iki kişinin içeri girip boruyu öteki deliğe sokması gerek. | Open Subtitles | سيتعيّن على اثنين منّا الدخول وتمريرها عبر الفجوة الأخرى |
Herkesin görüp de, senin farkına varmadığın şeyse ikisi arasındaki devasa uçurum. | Open Subtitles | و ما لا ترين هو ما يراه بقية الناس الفجوة العملاقة بالوسط |
Kazıyarak o ızgarayı çıkarabilirim, ve deliği koridor çıkışına kadar büyütebilirim oradan hücre katına ve belki çatıya. | Open Subtitles | يمكنني أن أكمل هذه الفجوة الي الخارج وأ ُكبر الفتحة ممر الخدمة. فوق بناية الزنزانة ولَرُبَّمَا الي السقف. |
deliğin bizi kara deliğin yerçekim alanından ayıracağını varsaymıştım. | Open Subtitles | كولونيل أعتقد أننا أصبحنا قريبين جداً من مجال جاذبية الفجوة السوداء |
Kaldıraçlar gediği açabilir. Fakat aynı şekilde kapatabilirler de. | Open Subtitles | ،الرافعات يمكنها فتح الفجوة كما يمكنها أيضاً أن تغلقها |
Açılan yarık üç gün içinde kendini kapatır sanıyorum. | Open Subtitles | حسنٌ، من المفترض أن تصلح الفجوة نفسها خلال حوالي ثلاثة أيام. |
Fikir ayrılıklarında köprü görevi göreceğime ve inanıyorum ki birlikte, Amerika siyasetinde yıllardır eksik olan ortak paydayı sağlayabiliriz. | Open Subtitles | يُمكن أن أساعد في سد الفجوة ومعًا، يمكننا العثور على مصالح مشتركة كانت مفقوده في المشهد السياسي الأمريكي لسنوات |
Ne kadar hızlı para toplarsak toplayalım arayı kapatamayız. | Open Subtitles | مهما عَجلنا في جمع الأموال، لا يمكننا غلق الفجوة. |
Günümüzde oluşmuş bu büyük uçurumu ne değiştirebilir? | TED | اذا ماذا يمكن ان يغير تلك الفجوة التي اصبحت موجودة في العالم اليوم؟ |
Politikada olanlar ile gerçekte olanlar arasında, ve bu boşluğun içinde, bir savaş mentalitesi. | TED | بين ما يحدث في عالم السياسة وما يحدث في الحياة الواقعية، ويملأ تلك الفجوة عقلية المعركة، |
Çünkü mantığımızın söyledikleri ve kalbimizin söylediklerinin arasındaki boşlukta, insanlığımız yatıyor, Rosie. | Open Subtitles | لأن في الفجوة بين ما يقوله العقل وما يخبرنا به قلبنا حسنا، روزي هناك تكمن إنسانيتنا |
Demek istediğim, o delikten o yaradan nefret ediyorum. | Open Subtitles | إنني أكره... أكره تلك الفجوة و الندبة |