"الفريدة في" - Translation from Arabic to Turkish

    • eşsiz
        
    • has
        
    Sahip olduğumuz eşsiz kapasiteyi açıklayıcı bilgi elde etmeye adarsak, evet, kazanabiliriz. TED لو اخترنا تطبيق قدرتنا الفريدة في تشكيل معرفة تعليلية جديدة. فلسوف ننتصر.
    Ve bunun tasarımda eşsiz bir imkân olduğunu söyleyebilirim. TED في الواقع هذه الميزة الفريدة في التصميم.
    İddiaya girerim yöneticilerin eşsiz sorgulama metotlarını öğrenince çok ilgileneceklerdir. Open Subtitles أعتقد أن مسؤلوك سيكونون مهتمين كثيراً بمعرفة طرقك الفريدة في الإستجواب
    Ringdeki kendine has hareketleriyle tanınan güreşçi Sultan şimdi çok sıra dışı bir şekilde şöhret kazanıyor. Open Subtitles سلطان الملاكم المشهور بحركاته الفريدة في الحلبة يكتسب الآن شعبية بسبب أمر أكثر غرابة
    - Tamam be. Sadece bana has bir fikrimden bahsedeyim o zaman. Open Subtitles إليك شيء يوضح طريقتي الفريدة في التفكير.
    Dünyadaki en eşsiz yeteneklerden birisin. Open Subtitles أنتِ واحدة من المواهب الفريدة في العالم.
    Neden aynı eşsiz benzerliği Brezilya ve Güney Afrika'nın kayaçlarında da bulabiliyoruz? Open Subtitles و لماذا ستجد نفس الأنماط الفريدة في طبقات الصخور في كل من البرازيل و جنوب أفريقيا؟
    Bu çalışmanın eşsiz yönlerinden biri de, tüm resimlerime baktığınızda zaman vektörünün değiştiğini görürsünüz: Bazen soldan sağa, bazen önden arkaya, yukarı ya da aşağı, hatta çaprazlama giderim. TED أحد الجوانب الفريدة في هذا العمل أيضاَ، إذا نظرتم إلى كل صوري، عامل الزمن يتغير: أحياناَ أذهب من اليسار لليمين، أحياناَ من الأمام إلى الخلف، من الأعلى أو الأسفل، حتى قطرياَ.
    Twitter'ın eşsiz dinamiklerinden biri bu, tamamen aleni, tamamen hakla açık, tamamen değişken ve herkes başka sohbetler görüp bunlara katılabilir. TED وهذه واحدة من الديناميكيات الفريدة في تويتر، أنه مفتوح تمامًا، وأنه عام تمامًا، وأنه سلس تمامًا، ويمكن لأي شخص أن يرى أي محادثة أخرى ويشارك فيها.
    Bu ülkede ne kadar da eşsiz yerler var. Open Subtitles هناك مثل هذه الأماكن الفريدة في هذه البلاد!
    Asitte bir takım eşsiz bileşenler var. Open Subtitles هناك بعض المركبات الفريدة في هذا الحمض.
    Fakat Jerome, kendine has bir yöntem geliştirmiş. Open Subtitles لكن لدى "جيروم" طريقته الفريدة في العبور

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more