koksidiyoidomikoz ya da belirsiz bir mantar enfeksiyonu da yok. Kötü haber ise, buna neyin sebep olduğunu bilmiyoruz, | TED | الخبر السار أنه ليس سرطان ولا سل ولا حمى الصحراء ولا نوع من أنواع العدوى الفطرية الغامضة. |
mantar türlerimiz oldukça aktif olanlar sınıfındandı. | TED | سلالاتنا الفطرية كانوا في المجموعة النشطة |
mantar enfeksiyonu şimdiye kadar gözlerine kadar ilerlerdi. | Open Subtitles | العدوى الفطرية ستكون قد أصابت عينيها بحلول الآن |
İnsanın doğuştan gelen iletişimde kalma dürtüsünü bizden çok daha iyi anlamışlardı. | TED | فهموا أكثر منا حاجة الناس الفطرية للاتصال. |
Bebekler gerçekten de pek çok doğuştan zevkle dünyaya gelir. | TED | الأطفال يولدون حقاً مع الكثير من المتع الفطرية. |
Kuzey duvarında devasa bir kovan buldum. Numuneler mikotoksin kaynıyor. | Open Subtitles | تعقّبتُ خلية عملاقة عند الجدار الجنوبي كل العينات تعج بالسموم الفطرية |
Bu yüzden mantar enfeksiyonu kremi yazıldı. | Open Subtitles | لذا وُصِف لي كريم للعدوى الفطرية وكريم عام |
mantar enfeksiyonu bağımsız bir hastalık ve ciddi de değil. | Open Subtitles | العدوى الفطرية كانت مستقلة وهو ليس مرض جلدي لم يكن هناك شئ أخر يمكنها أن تفعله |
Maruz kaldığımız, mezarlıktan gelen mantar enfeksiyonu çok nadirmiş. | Open Subtitles | العدوى الفطرية التي تعرضنا لها من المقبرة |
mantar sporları kansere neden oluyormuş. Google'da araştırabilirsin. | Open Subtitles | القوالب الفطرية تسبّب السرطان إبحثي عنها في جوجل |
mantar tabakasına zarar gelmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد منهم أن يساومو على تلك الطبقة الفطرية |
Çöp torbaları, bakteri ve mantar patojenlerinin üreme yerleridir. | Open Subtitles | أكياس القمامة هي أرضية خصبة لمسببات الأمراض البكتيرية و الفطرية |
"oldukça azgın bir mantar enfeksiyonu geçiriyordu | Open Subtitles | مع نوع من العدوى الفطرية شديدة العدوانية |
Bu, 1980'lerin sonundan bu yana bir tür parazitin çok çeşitli virüsler, bakteriler ve mantar hastalıklarını getirmesiyle çok büyük bir problem haline geldi. | TED | كانت هذه مشكلة كبيرة لأعوام عديدة، أساساً منذ الثمانينات ، عندما ظهر سوس الفارروا وأحضر العديد من الفيروسات والبكتيريا والأمراض الفطرية معه. |
Mantarlar, miselyumu oluşturan mantar ipliklerin gövdelerinden çıkar ve miselyum bütün ağaç ve bitkilerin köklerini enfekte edip kolonileştirmesinden dolayı mantarlar buzdağının görünen ucudur. | TED | الفطريات، رغم ذلك، هي ليست سوى غيض من فيض، لأن ما يخرجُ من هذه السيقان هو الخيوط الفطرية التي تشكل الغزل الفطري ، وهذا الغزل الفطري يصيبُ ويستوطن الجذور لجيمع الأشجار والنباتات. |
mantar hücreleri kök hücreleriyle etkileşime girdiği yerde karbon ve besinler değiş tokuş eder ve mantar topraktan yetişerek, bütün toprak parçacıklarını kaplayarak bütün besinleri alır. | TED | وحيثُ تتفاعل الخلايا الفطرية مع الخلايا الجذرية ويوجد هناك مقايضة الكربون من أجل العناصر الغذائية، وتحصلُ الفطريات على هذا الغذاء بواسطة التنامي خلال التربة وتغطية كل جسيمات التربة. |
Bence sen benim doğuştan gelen çıkarımsal yeteneklerimi gözardı ediyorsun. | Open Subtitles | حقا يا واطسون ان تقلل من قدراتى الاستنتاجية الفطرية |
Belki de sadece macera tutkumdan dolayıydı, ya da doğuştan gelen cesaretimden, yiğit ve mertçe... | Open Subtitles | أو شجاعتي الفطرية جرئتي والطريق الذي لايعرف الخوف |
- Cesurluğum, doğuştan gelen cesaretim. - Cesurluğun mu? | Open Subtitles | ـ حسنا ، شجاعتي ، نوعا ما شجاعتي الفطرية ـ شجاعة؟ |
O da doğuştan gelen yetenekleri ortaya çıkarmak ve onları en yüksek mertebeye çıkarmak. | Open Subtitles | للكشف عن قدراتك الفطرية الخاص بك وشحذهم لأعلى درجة |
Ancak elmalarda mikotoksin kalıntısı bulunamamış. - Sadece balda var. | Open Subtitles | إلا أنّه لا توجد آثار للسموم الفطرية في التفاح، فقط في العسل |
Bugün dünyada küf mantarı enfeksiyonlarının neden olduğu ürün kaybı milyarlarca dolar değerindedir. | TED | هل يمكنكم أن تتخيلوا أنه واليوم، تقدّر خسائر المحاصيل المتعلقة بالعدوى الفطرية بمليارات الدولارات سنويًّا في العالم؟ |