| Yatağına kurbağa ya da çayına biber koymayız | Open Subtitles | ولن نضع الضفادع في سريرك أو الفلفل في شايك |
| Kimi bu yüzden pahalı alarmlar satın alır... ..kimi çantasında bu nedenle biber gazı taşır ya da çekmecesinde bir silah bulundurur kendini bu konuda güvende hissedebilmek ve korunabilmek için. | Open Subtitles | لهذا تقوم بشراء أنظمة الإنذار باهظة الثمن حيازة بخاخ الفلفل في محفظتها والأحتفاظ بمسدس في درجها |
| Ayrıca olay yerinde bir kutu biber spreyi bulmuşlar. | Open Subtitles | وأيضا عثروا على علبة من رذاذ الفلفل في موقع الجريمة |
| Neden bize doğum gününde biber gazı sıkıp duruyor? | Open Subtitles | لماذا ترش علينا بخاخ الفلفل في عيد ميلادها؟ |
| Spor şortuma biber spreyi koyduğu zaman kendi başlatmıştı bunu. | Open Subtitles | بدأت هكذا، عندما رشّ الفلفل في سراويل الرياضة خاصتي |
| "Kızım kardeşini ısırdığında ağzına biber sürdüm. | Open Subtitles | عندما تعض ابنتي أخاها أضع كمية من الفلفل في فمها |
| Lütfen pipime biber gazı sıkma! Lütfen! | Open Subtitles | ارجوك لا ترشين بخاخ الفلفل في سروالي, ارجوك |
| Lütfen pipime biber gazı sıkma! Lütfen! | Open Subtitles | ارجوك لا ترشين بخاخ الفلفل في سروالي, ارجوك |
| Ne zaman ben böyle şeyler söylesem, biber gazını yiyorum. | Open Subtitles | كلَّ مرّة أقول مثل تلك الأمور، أحصل على رشِّ الفلفل في العين. |
| biber gazı saldırısında yumruk yiyen adam. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذي حصل على اللكمة خلال رذاذ الفلفل في تلك المشاجرة |
| Bir tanesinde ikimiz biber roketine binmiş Çeşni Diyarı'na gidiyoruz. | Open Subtitles | تعلمين، لدي واحدة لنا على صاروخ من الفلفل في طريقنا إلى مدينة النكهات. |
| Ama çantamda biber gazı var ve korumalar tek tuşla burada. | Open Subtitles | لكن لدي رذاذ الفلفل في حقيبتي ويمكنني الضغط على زر لاستدعاء حارس إلى هنا |
| Garson, benim paprikaşımda çok fazla biber var. | Open Subtitles | نادل، هناك الكثير من الفلفل في طبقي |
| Garson, benim paprikaşımda çok fazla biber var. | Open Subtitles | نادل، هناك الكثير من الفلفل في طبقي |