Ama kendisi Cinayet masasından. | Open Subtitles | سيدي أنه من الــ دي. سي . شرطي جرائم القتلِ |
Dünyanın Cinayet başkentinde Cinayet masasındayım. | Open Subtitles | أَنا شرطي من جرائم القتلِ في رأسمالِ قتلَ العالمِ |
cinayetten suçlu bulunduğunuz için... mahkeme sizi iğneyle ölüm cezasına çarptırdı. | Open Subtitles | جدناها مذنبة لجريمةِ القتلِ. حكمُت المحكمةِ عليها ان تحقن حتى الموت |
Bir şekilde, cinayetten önce onu karalamaları gerekiyordu. | Open Subtitles | بطريقةٍ ما هم كان لا بُدَّ أنْ يُكذّبوها مُقدماً قبل القتلِ. |
Belki bana cinayetin nerede işlendiğini de söyleyebilirsin. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أنت يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَني حيث هذا القتلِ حَدثَ. |
Bahsettiğiniz cinayetle ilgili bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي لا أَعْرفُ أيّ شئَ حول هذا القتلِ أنت تَتحدّثُ عنه. |
Cinayet konusunda pek iyi değilim. | Open Subtitles | رائع. إذا أنا لَستُ ذلك الكبيرِ على القتلِ |
Federaller Noel için büyük Cinayet peşinde. | Open Subtitles | يَسْألُ المحقّقون الإتّحاديون عن القتلِ الرئيسيِ لعيد الميلادِ. |
Tanıklar Tom Haviland'ı Cinayet anından önce ve sonra bu masada görmüşler. | Open Subtitles | الشهود يَضِعونَ توم هافيلند في هذه المنضدةِ قَبلَ وَبَعد وقت القتلِ. |
Senin yaptığından daha iyidir ki bu neredeyse Cinayet. | Open Subtitles | هو أفضل مِنْ ما أنت تَعمَلُ، الذي قريب من القتلِ. |
Hangi tür Cinayet önceden buluşmayı gerektirir? | Open Subtitles | الموافقة، لذا الذي نوع القتلِ يَتطلّبُ إجتماع متقدّمُ؟ |
Cinayet masasındaki tek kadın. Eski dosyalara bakıyor. | Open Subtitles | الأنثى الوحيدة في القتلِ الحالات الباردة العاملة. |
Biz de kurbanı kimin zehirlediğini bulup, onu cinayetten tutuklayalım. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ نكتشفَ الذي سمّمَ الضحيّةَ ونعتقلُه بسبب القتلِ |
DeAnte, cinayetten yıllar önce Mason, Sammy ve Washington arasında geçen bir olaydan bahsetti. | Open Subtitles | تَحدّثَ Deante عن حادثةِ الذي هَبطَ بين البنّاءِ، سامي و سَنَوات واشنطن قبل القتلِ. |
Barmen cinayetten yarım saat önce birinin kabinde kustuğunu söyledi. | Open Subtitles | قالَ عاملُ البار شخص ما تَقيّأَ في الكشكِ a نِصْف الساعةِ قبل القتلِ. |
Sharona ve ben onu cinayetten yarım saat sonra gördük. | Open Subtitles | شارونا وأنا رَأيتُها a نِصْف في السّاعة بعد القتلِ. |
Adamın cinayetin işlendiği yerde bulunduğu anlamına da gelebilir. | Open Subtitles | يُمْكِنُ أَنْ يَعْني أيضاً بأنّه كَانَ هناك أثناء القتلِ. |
Taa ki Don Cook, Emilio Alvarado'yu... cinayetin işlendiği saatlerde Küçük Gordo'nun evinden... çıkarken görene dek. | Open Subtitles | حتى طباخِ دون آي دي 'دي إمليو ألفارادو خُرُوج مِنْ بيتِ غوردو صَغير حول وقتِ القتلِ. |
Orada öylece oturup bana bu cinayetin sizinle ilgisi olmadığını söyleme. | Open Subtitles | كذلك لا يَجْلسَ هناك ويَتصرّفُ مثل هذه محاكمةِ القتلِ لَهُ لا شيء متعلق بأنت. |
O, en iyi dostunu cinayetle suçlamadan önceydi. | Open Subtitles | نعم, ولكن هذا قبل أن تلقي بتُهمِ القتلِ على أفضلِ أصدقائكـَ |
Crocker'ı cinayetle suçlamak büyük bir olay. | Open Subtitles | إتِّهام كروكير القتلِ a الشيء المهم الجميل. |
Gece araba çalmayla başlar ve cinayetle biter. | Open Subtitles | البدايات الليلية بالسَرِقَة a سيارة، نهايات في القتلِ. |