| Senin ayağı görelim madem. İşte böyle, hadi Koca Ayak. Göster. | Open Subtitles | حسناً هل يمكننا أن نرى القدم ها هو صاحب القدم الكبيرة.هيا |
| Evet, Koca Ayak'ı katil gibi göstermek için olay yerini mi kurguladı? | Open Subtitles | أجل، وافتعلوا مسرح الجريمة لجعله يبدو وكأنّ ذو القدم الكبيرة هُو القاتل؟ |
| RW: Bir keresinde Koca Ayak gördüğümü sandım, ama sadece bir Alman kurduymuş. | TED | راين: مرة اعتقدت أني رأيت ذو القدم الكبيرة لكنه كان مجرد كلب. |
| Ayrıca, Kocaayak da mağarasından çıkmadı. Bence biraz daha yaklaşmalıyız. | Open Subtitles | هذا بجانب أن ذو القدم الكبيرة لن يخرج من الكهف |
| Tanrım, ya biri zorla içeri girmeye kalkarsa ya da bir ayı, hatta Kocaayak, ya da ne bileyim işte! | Open Subtitles | يا إلهي ، ماذا لو حاول أحدهم إقتحام المنزل ؟ أو ربما هو دب أو القدم الكبيرة لم أكن أعرف |
| Hey, Koca Ayak. Organizatörün ne dediğini duymadın mı? | Open Subtitles | يا صاحب القدم الكبيرة ألم تستمع إلى المنادي؟ |
| 48 numara. Okuldaki çocuklar bana Koca Ayak derdi. | Open Subtitles | الاطفال بالمدرسة اعتادو بأن يلقبونني بـ صاحب القدم الكبيرة |
| Bu tıpkı Koca Ayak ya da tek boynuzlu at bulmak gibi bir şey! | Open Subtitles | انة هذا مثل ايجاد وحيد القرن او ذو القدم الكبيرة |
| Koca Ayak'ın bir tutam postu için onu kandırıp 300 dolar kazıklayan internet dolandırıcıları gibisin. | Open Subtitles | فأنتِ كهؤلاء المخادعون عبر الإنترنت الذين خدعوه ليدفع 300 دولار ثمن خصلة من فرو ذي القدم الكبيرة |
| Ama kişisel olarak şunu söyleyebilirim; Koca Ayak'a inanan herkesin bir salak olduğudur. | Open Subtitles | لكن شخصياً، سأقول أنّ أيّ شخصٍ يُؤمن بوجود ذو القدم الكبيرة ليس إلاّ أحمقاً. |
| Koca Ayak, çevrede turlamak için bunları kullanıyor. | Open Subtitles | لذا كان يستخدمهم ذو القدم الكبيرة للتنقل. |
| Geçen ay şehirde Koca Ayak gördüklerini iddia eden onlarca bildiri yapılmış. | Open Subtitles | اتّضح أنّه كانت هناك العشرات من البلاغات عن مُشاهدة ذو القدم الكبيرة في المدينة خلال الشهرين الماضيين. |
| Koca Ayak'ın, dairesine girmeye çalıştığını söylüyor. | Open Subtitles | تقول أنّ ذو القدم الكبيرة حاول إقتحام شقتها |
| Ama Koca Ayak raporlarının artmış olmasının nedeni bu. | Open Subtitles | لكن إليكم السبب حول سبب تزايد البلاغات عن ذو القدم الكبيرة |
| Koca Ayak'ın varlığına dair ortaya sürdüğün tüm kanıtlar, aslında para avındaki insanlar. | Open Subtitles | كلّ هذه الأدلّة التي تدّعي أنّها تُثبت وُجود ذو القدم الكبيرة هو في الواقع مُحاولة للناس لكسب المال. |
| Eğer Yukon'da bir Kocaayak'ın peşinde değilseniz, bu şey bizi TV'den internete taşımayacaktır. | Open Subtitles | ما لم تكونوا في يوكان تصيدون صاحب القدم الكبيرة هذا القرف لن يضعنا على شبكة الكابل |
| Şu anki haliyle, tüm kanıtlar onun Kocaayak olabileceğini gösteriyor. | Open Subtitles | هذه الظروف ملائمة تماماً لهجمات الوحش ذو القدم الكبيرة |
| Kocaayak akşam karanlığında hareket eder. | Open Subtitles | الوحوش ذوو القدم الكبيرة يخافون و يختفون |
| Kocaayak oklar ve yaylar kullanmaz. | Open Subtitles | الوحش ذو القدم الكبيرة لا يستخدم القوس و السهام |
| Dediler ki, Kocaayak ortaya çıktı. Soos, sen Kocaayak ol. | Open Subtitles | لنقل ان ذو القدم الكبيرة يظهر سوس، كن ذو القدم الكبيرة |
| Kocaayak'ın var olmadığını ispatlamak için bir ayıya yem olmayacağım, hayır. | Open Subtitles | أنا لن أعرّض نفسي للأكل من قِبل دبّ لأثبت أن ذو القدم الكبيرة غير موجود، لا |