| Görünen o ki yaralanmadan, vurulmadan ya da öldürülmeden davayı çıkarmayı başardım. | Open Subtitles | إذن، يبدو أنني نجحت في تخطّي القضيّة دون التعرّض للإصابة، أو القتل |
| Bu davayı araştıracak, Kevin içinde olsa da olmasa da. | Open Subtitles | سوف تُحقق بهذه القضيّة سواء كانت مُشاركة بها أم لا. |
| Bu Dava üzerinde haddinden fazla zaman ve para harcamış durumdasın. | Open Subtitles | ضيّعتِ أكثر ممّا يكفي من الوقت والمال على هذه القضيّة سلفاً |
| - Bu davada elimiz boş geçen iki ayın ardından bir pastilin ambalaj kâğıdı, adeta kutsal kâse. | Open Subtitles | بعد شهرين من عدم إيجادنا لأيّ شيء في هذه القضيّة يعتبر غلاف الحبوب بمثابة الكأس المقدّسة |
| Doğru. Ama elimde bu davaya eklenilebilecek bir bilgi olabilir. | Open Subtitles | لكن لربّما لديّ مُخبر جديد مع معلومات إضافيّة لهذه القضيّة. |
| Eğer böyle delice konuşursan seni bu davanın yanına bile yanaştırmam. Deli mi? | Open Subtitles | لن أسمح لكَ بالإقتراب من هذه القضيّة إن بدأتَ بتفوه كلام جنوني كهذا |
| Ben de varım. Bu, o dosyayı sonlandıracaksa sonuna kadar varım. | Open Subtitles | أنا معكم ، مادام الامر سيُقفل القضيّة أنا معكم حتى النهاية |
| davayla ilgili konuşmak için canlı yayına bağlanır mısın, onu soruyorlar. | Open Subtitles | يريدون أن يعرفوا إن كنتي . ستقومين ببثٍّ حي عن القضيّة |
| Artık bunun da etkisiyle bu dosya federal kapsamda olmalı. | Open Subtitles | مع ورقة ضغطٍ كهذه يجب أن تُحوّل القضيّة لمحكمة اتحاديّة |
| Bu adamı davadan almanızı talep ediyorum yoksa ciddi sonuçları olacak. | Open Subtitles | أطالب بإبعاد هذا الرجل عن القضيّة وإلا فستكون هناك عواقب وخيمة |
| Steve Heymann davayı bırakır ya da makul bir çözüme ulaşırız zannettik. | Open Subtitles | أنه سيكون بوسعنا جعل ستيف هيمَن يحفظ القضيّة أو يقبل بصلح معقول |
| davayı insancıl, birebir halinden koparıp kurumsal bir mücadeleye dönüştürmüştü. | Open Subtitles | نَقَلَ هذا القضيّة من مستوى فردي شخصي إلى مستوى مؤسّسي |
| Şaşırdım ve senin ortağın olduğumu söyledim, ondan sonra da davayı çözdüm. | Open Subtitles | إعتراني الفضول، لذا قلتُ أنّي شريكتك، ومن ثمّ حللتُ القضيّة نوعاً ما. |
| Amir Yardımcısı bu davayı Federallere götürmemize izin verir mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ نائب المدّعي العام سيسمح لك بعرض القضيّة على المباحث الفدراليّة؟ |
| Görgü tanığı olmadığı için Dava düşmüş ve faili meçhul kalmış. | Open Subtitles | لم يكن هناك شهود، وأصبح الأثر فاتراً، ولمْ يحلّوا القضيّة أبداً. |
| Demek istediğim, şu an üzerinde olduğumuz Dava hakkında ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | أقصد، ما الذي تُفكّر به حول القضيّة التي نعمل عليها الآن؟ |
| - Askerî bir daire, tahminimce. davada dış ilişkilerle ilgili bazı hassas meseleler geçiyormuş. | Open Subtitles | قالوا بأن القضيّة تتضمّن بعض المسائل الحساسة بالعلاقات الأجنبيّة |
| Kendini bu davaya bir hayli adadın. Evet. | Open Subtitles | هذا صحيح، لقد كنت مرتبط جداً بهذه القضيّة |
| Temyiz önergesi sunarız. davanın tamamen dayanaksız olduğunu öne süreriz. | Open Subtitles | سنقدّم طلباً بالنقض بحجّة أن القضيّة برمتّها لا أساس لها |
| Ama şimdilik bu dosyayı başka bir yere pazarlamaya kalkmayın. | Open Subtitles | لكن حاليا ، إنسى نقل هذه القضيّة لأي دائرة أخرى |
| davayla ilgili konuşmak için canlı yayına bağlanır mısın, onu soruyorlar. | Open Subtitles | يريدون أن يعرفوا إن كنتي . ستقومين ببثٍّ حي عن القضيّة |
| DF101364 numaralı dosya kapanmıştır. | Open Subtitles | و بسبب منع التمدّد في التحقيق فإنّ هذه القضيّة ''د ف 101364'' أقفلت |
| Eğer davadan bizi alırsanız kaydettiğimiz tüm ilerleme boşa gitmiş olacak. | Open Subtitles | اذا نحّيتنا من القضيّة الآن ، كل ما أنجزناه سيضيع هباءًا |
| Eğer bir papaz bu olayın içindeyse ve bütün gözler bu olay üzerindeyse polis departmanı ne yapılmasını ister? | Open Subtitles | في حال كان للقس علاقات قويّة وكانت الأعين مركزة على القضيّة مالذي يريده المفوّّض؟ |
| Ancak, bu davadaki radyoaktif maddenin hedeften kurbanlara geçtiğine inanıyoruz. | Open Subtitles | على أية حال نعتقد أن تِلك المواد المشعّة بِهذة القضيّة تبْدأ بالنقل من الهدف إلى الضحايا |
| İkinizi de bu işten alıyorum. dosyaya başkası bakacak. | Open Subtitles | أنا أوقفكما عن متابعة هذه القضيّة ويتم منحها لشخص آخر |
| Bu vaka sonuçlandıktan sonra yanında olamayacağım, demek istedim. | Open Subtitles | أعني بأنّي لن أكون متواجداً حالما تنتهي هذه القضيّة |
| Al işte, elinde şahidi olmayan, şüphelisi olmayan karartılması için dua edeni de olmayan bir vurulma olayı var. | Open Subtitles | نعم ، والآن لديك قتيلٌ بدون شهود ولا مشتبهين ، ولا فرصة لحل هذه القضيّة |
| O hâlde vakayı çözdüğümüzde ne olacağını sanmıştın, anlamadım. | Open Subtitles | إذاً، فلستُ متأكداً ممّا ظننتِه قد يحدث عندما تنتهي القضيّة |