| Futbol topu, yeryüzündeki bütün objeler hakkında sürekli bilgi toplama görevindedir. | Open Subtitles | كلا الكرة لها عمل ثابت هو تجميع المعلومات عن مختلف القطع الأثرية من جميع أنحاء العالم |
| Ben de uçağa yetişiyorum. Biraz araştırma yapman lazım. Yaşayan ölü objeleri hakkındaki her şeyi çıkarmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدكِ أن تقومِ ببحث عن معلومات عن القطع الأثرية المتعلقة بالموتى السائرين |
| Onlar ilk saha ajanlarıydılar ve günümüzde kullandığımız obje toplama süreçlerini de onlar oluşturmuşlardı. | Open Subtitles | إنهم الفئة الأولى من العملاء و هم مسؤولون عن إرساء مجموعة القطع الأثرية التي نهتم بها حالياً |
| Sanat eserleri arıyorlar. Tarihi önemi olan parçaları korumak istiyorlar. | Open Subtitles | إنهما يبحثان عن التحف الفنية ، يريدان حماية القطع الأثرية |
| Şey, biz bu işte kötü adamların peşine düşmeyiz. Objelerin peşine düşeriz. | Open Subtitles | حسنا، في عملنا هذا لا نطارد المجرمين بل نطارد القطع الأثرية |
| Biz Objelerle ilgileniyoruz, masallarla değil. | Open Subtitles | نحن نتعامل مع القطع الأثرية و ليس القصص الخيالية |
| Belki kitle kaynak kullanımıyla eserlerin yok edilmeden önce edinilen görüntüleri kullanılarak eserler dijital ortamda yeniden inşa edilebilir. | TED | ربما نستطيع جمع الصور التي تم أخذها لهذه القطع الأثرية قبل أن يتم تدميرها، لإعادة البناء الرقمي لها. |
| objeler için buradayız, hazine için değil. | Open Subtitles | نحن هنا من أجل القطع الأثرية وليس الكنز، إبحثا في المكان. |
| Bazen objeler insanlara korkunç, ağza alınmayacak şeyler yapıyorlar. | Open Subtitles | في بعض الأحيان ، القطع الأثرية تفعل أشياء رهيبة للناس لا يمكن وصفها. |
| Etrafıma antika objeler yerleştir. | Open Subtitles | ضعي القطع الأثرية في دائرة حولي |
| Claud, hangi objeleri göndermiş. | Open Subtitles | كلوديا ، ما هي القطع الأثرية التي أرسلها؟ |
| Bu yüzden sana anlamı olan objeleri çalıyor. | Open Subtitles | ولهذا السبب قام بسرقة القطع الأثرية التي تكون ذات معنى بالنسبة لك ضغينة؟ |
| Hiç bir depo ajanı onu yada çalınan objeleri bulamadı. | Open Subtitles | لم يستطع أيّ عميل مستودع العثور عليه أو على القطع الأثرية التي سرقها. |
| obje cephanesi olan bir düşman tehlikeli olmakla kalmaz. | Open Subtitles | عدو يَملِك ترسانة مُسلحة مِن القطع الأثرية لن يكون خطيراًً فقط |
| Yaşayan ölü gibi gösteren birkaç bildiğimiz obje var. | Open Subtitles | هناك العديد من القطع الأثرية المعروفة بِمُحاكاة الموتى السائرين |
| Biri Depo'ya girip obje çalıyor. | Open Subtitles | شخص ما تمكن من الخروج و الدخول و يسرق القطع الأثرية |
| Gelecek nesiller için eserleri de koruyorlar. | TED | كما تحافظ على القطع الأثرية للأجيال القادمة. |
| Toplanan Objelerin sayısı arttıkça Vekiller depoların yöneticileri olmakla kalmayıp aynı zamanda sırlarının bekçileri oldular. | Open Subtitles | و مع مرور الوقت، والمزيد من القطع الأثرية التي تم جمعها أصبح الحكام ليسو فقط حافظين لها بل أيضا يُحافظون على أسرارها |
| Objelerle uğraşmanın hassasiyetini herkesten iyi biliyor olmalısın. Her zaman bir yan etkileri vardır. | Open Subtitles | أن طبيعة العمل في التعامل مع القطع الأثرية هناك ذائماً جانب سلبي |
| buraya tarihi eserler için gelmiştim. | Open Subtitles | لقد تم إرسالي هنا لتثمين مجموعة من القطع الأثرية |
| Bu antika şeylerin ne olduğunu söyler misiniz, Doktor Sheppard? | Open Subtitles | "أتمنى لو تخبرني عن هذة القطع الأثرية يا د. "شيبارد |
| Ama böyle bir eser gerçek hayatta çalınabilir. | Open Subtitles | ولكن هذه القطع الأثرية سوف تتم سرقتها الحياة الحقيقية. |
| Anlatmadı, ancak bir kaç objeyi birleştirip zaman makinasına bağlamayı planlıyor. | Open Subtitles | لم يخبرني لكنّه كان يجمع مجموعة من القطع الأثرية المختلفة ويربطها بها. |
| Sonunda eserlerden birini elime geçirdim. | Open Subtitles | أخيرًا وضعت يدي على واحدة من القطع الأثرية. |
| Ama bu tarz objelere erişimi olan yalnızca sen değilsin. | Open Subtitles | لكنك لستِ الوحيدة التي تستطيع الحصول على مثل تلك القطع الأثرية |