"الكاملِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • bütün
        
    • tüm
        
    Bak Kristen, bence sen muhteşemsin ama bütün bu şey, sana haksızlık oluyor. Open Subtitles النظرة، كريستين، أعتقد أنت عظيم، لكن هذا شيءِ الكاملِ فقط لَيسَ عادلَ إليك.
    Lanet olsun. bütün bunlar senin için, değil mi? Open Subtitles السيد المسيح، هذا شيءِ الكاملِ عنك، أليس كذلك؟
    Bir hafta sonu bütün öğleden sonra ev boştu. Open Subtitles عطلة نهاية إسبوع واحدة التي البيت كَانَ فارغَ للعصرِ الكاملِ.
    Creed yüzünün tüm yanını çökertmiş olmalı. Open Subtitles أبولو كَانَ سَيُجوّفُ في الكاملِ جانب وجهِكَ.
    Sen de çok iyi biliyorsun ki tüm bunlar siyah olması ile alakalı. Open Subtitles تَعْرفُ لعنةً جيداً تلك الذي هذا شيءِ الكاملِ حول.
    Programda mutluluktan ıstıraba kadar tüm insan duyguları işleniyor. Open Subtitles معرضنا يَتعاملُ مع الكاملِ مدى العاطفةِ الإنسانيةِ، مِنْ الغبطةِ ليَئْس،
    Bu yüzden bütün gün onu izleyip resmini yapıyorsun. Open Subtitles لِهذا صَرفتَ تَحْديق الصباحِ الكاملِ في ذلك رسم وجهِه.
    Tamam, bakın, bütün bu oylama olayı bu kadar sinir bozucu olmasa çok hoş bir şey olabilirdi. Open Subtitles بخير، نظرة، هذا التصويت الكاملِ سوية الشيء سَيَكُونُ حقاً، لطيف جداً إذا هو ما كَانتْ مُزعِجَ جداً.
    bütün bu iğrenç aşamaları sizinle beraber geçirmekten nefret ediyorum. Open Subtitles أَكْرهُ للمُرور بهذا الشيءِ الكاملِ مَعك خدي نفس عميق
    Pekala, bütün bu akış şeması zımbırtısından kurtulmaya başlıyorum. Open Subtitles الموافقة، أَبْدأُ النَفْض هذا شيءِ المخطّط الإنسيابي الكاملِ.
    bütün her şeyi daha da garipleştirir. Open Subtitles الذي فقط يَجْعلُ هذا شيءِ الكاملِ غربةِ.
    Yani bütün bu olay sanki böyle başladı. Open Subtitles أَعْني، الذي كَمْ هذا الشيءِ الكاملِ نوع بَدأَ، تَعْرفُ.
    Hatta bütün bu sıkıcı ülkeyi alabilir. Open Subtitles هو يُمكنُ أَنْ يَأخُذَ هذا الكاملِ ظهر البلادِ العديم الطعمِ.
    bütün bunlar birbiriyle bağlantılı olmalı. Open Subtitles هذا الشيءِ الكاملِ يَجِبُ أَنْ يُوصَلَ.
    bütün kutu sadece... Open Subtitles هذا الصندوقِ الكاملِ فقط ـ ـ ـ ـ
    tüm olay başından beri benimle ilgiliydi, değil mi? Open Subtitles هذا الشيءِ الكاملِ كَانَ عنيّ مِنْ البِداية، أليس كذلك؟
    İşleri bittiğinde, tüm banyoyu yenileyeceğim. Open Subtitles ومتى هم يَعْملونَ، أَنا إعادة تبليط التي الحمّامِ الملعونِ الكاملِ.
    Duygularını paylaşıyorum Eric, ama zaten kasabaya tüm marketimi verdim. Open Subtitles انا أَتعاطفُ، إيريك لَكنِّي أعطيتُ هذه البلدةِ مخزنِي الكاملِ
    Bu... tüm bu boşanma işi beni çok yordu. Open Subtitles هذا الطلاقِ الكاملِ أَخذَ الريح خارج أشرعتِي.
    Testimiz taşın tüm ışık tayflarını, radyodan gamma ışınlarına kadar hepsini patlatacak. Open Subtitles إختبارنا سَيُدينُ الحجارةَ بالطيفِ الكاملِ للأشعةِ
    tüm uçuş ekibi bindi. Bakayım. Open Subtitles طاقم الطيرانِ الكاملِ إستقلَّ الطائرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more