| Gördüğünüz gibi park çok çeşitli insanları çekiyor. Yaşlı çiftler, yürüyüşçüler, tur grupları. | Open Subtitles | كما تريان، المنتزه يجتذب زوار متنوعين الأزواج الكبار في السن، متنزهين، مجموعات سياحية |
| Benim zavallı, Yaşlı müvekkillerim o mahkumlar kadar hakka sahip değil mi yani? | Open Subtitles | هل تقول أن موكلي المساكين الكبار في السن لديهم حقوق أقل من السجناء |
| Bana Yaşlı bir hizmetçiyi daha az hatırlatan kimseyle tanışmadım. | Open Subtitles | أنت الأخيرة التي من الممكن أن تذكرني بالسيدات الكبار في السن |
| En sonunda, tüm üst düzey kanun adamları birleşti. | Open Subtitles | بشكل نهائي، الرجال الكبار في تنفيذ القانون متحدون |
| Uyarlanabilir giyim; engelliler, yaşlılar ve kendi giyimlerinde zorlanan kişiler için yapılan kıyafet tasarımlarını kapsıyor. | TED | الثياب المعدلة تُصنف كثياب تُصمم للأشخاص المصابين بأي نوع من العجز، الكبار في السن وأي شخص يجد صعوبة في ارتداء ملابسه. |
| yaşlılara dikkat et. Seni bütün gün sadece konuşmak için orada tutarlar. | Open Subtitles | كن حذراً, الكبار في السن سيقونك هناك طوال اليوم فقط ليكون هناك شخص ليتحدثوا معه |
| Yaşlı mahkûmların bakımı için devletin bir yeri olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | الولاية ليس لها مكان لرعاية السُجناء الكبار في السن |
| Oh, en azından o Yaşlı çift evlerini kaybetmedi. | Open Subtitles | على الأقل الزوجان الكبار في السن لم يخسرا منزلهم |
| Siz ikiniz artık Yaşlı evli çiftlere benzemeye başlıyorsunuz Bay ve Bayan Şerif! | Open Subtitles | الآن بدأتم كالازواج الكبار في السن العمدة وزوجته |
| Genç bir doktora güvenmeyen Yaşlı hastalara hâlâ ben bakıyorum. | Open Subtitles | لا زلت أرى بعض المرضى الكبار في العمر لا يثقون في الدكاترة الشباب |
| Bir adı var, üniversiteye gidiyor, badem seviyor ve karavanlı Yaşlı adamlardan tahrik oluyor. | Open Subtitles | لديها إسم و تذهب للجامعة و تحب اللوز و ما يثيرها هو الرجال الكبار في المقطورات |
| Ben yaşamak içim Yaşlı insanların altlarını temizledim, Anna. | Open Subtitles | اقوم برعاية الناس الكبار في السن للعيش آنا |
| Yaşlı olanlara kalıcı bir ev bulmak zor olmalı. | Open Subtitles | لابد انه صعب إيجاد منزل دائم للأيتام الكبار في العمر |
| "Amerika'da ki tüm üst seviye atletlerle haberleşiyorum." | Open Subtitles | "حصلت عليه بالمراسلة من كل الرياضيون الكبار في "أمريكا"" وهكذا |
| Genç erkekleri, daha yaşlılar ile.. tanıştırmaktan adının çıktığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل كنت تعلم بسوء سمعته عن تقديم الشباب للاشخاص الكبار في العمر ؟ |
| Biz yaşlılar zaman içinde sıçramalar yapmaya başladığımızdan beri. | Open Subtitles | منذ أن بدأنا نحن الكبار في التناوب عبر الزمان |
| Benim gibi yaşlılar için olan telefonlardan. | Open Subtitles | إنه أحدهم هواتف خلوية للناس الكبار في السن مثلي. |
| Çok kızgınım. Fakat normalde yaşlılara karşı saygılıyızdır. | Open Subtitles | أنا إنفعاليّ , و لكننا بالعادة نحترم الكبار في السن |
| Torbadaki kafalar çoğunlukla yaşlılara ait. | Open Subtitles | معضم روؤس الرؤساء الكبار في ذلك الكيس. |
| Felç geçirenlere ve yaşlılara bakıyor. | Open Subtitles | ترعى المرضى و الكبار في السن. |