Peki, deneyimlerime göre, yalan söylemek, hiçbir zaman iyi bir şey olamaz. | Open Subtitles | حسنٌ خبرتي تدلي ليّ، أنّ الكذبة لا يمكن أنّ تأتي بالنفع قط. |
Peki, deneyimlerime göre, yalan söylemek, hiçbir zaman iyi bir şey olamaz. | Open Subtitles | حسنٌ خبرتي تدلي ليّ، أنّ الكذبة لا يمكن أنّ تأتي بالنفع قط. |
Galip gelmek istediğin için kendine söylediğin bir yalan bu sadece. | Open Subtitles | هذه هي الكذبة التي تخبر بها نفسك على أمل أنّك ستنتصر |
Hayatım boyunca bana söylenen yalanı kral olmak için doğduğumu doğruluyordum. | Open Subtitles | كدت أصدق الكذبة التي قيلت لي طوال حياتي بأنني سأغدو ملكاً. |
Şimdi yalan söyleyen biri ile nasıl konuşmak ve bir yalanı nasıl gözlemlemek hakkında biraz konuştuk. | TED | لقد تحدثنا قليلا عن كيف تتحدث إلى شخص يكذب وكيف تكتشف الكذبة. |
ve kardeşim bu yalanın yarattığı hayal labirettinde kaybolup gitmişti. | Open Subtitles | وبقي أخي تائه في متاهة وهم الكذبة التي اخترعها بنفسه |
Annenin sana söylediği yalana onun da göz yumduğu aklına geldi mi? | Open Subtitles | هل خطر في بالك أنه لربما تواطأ في الكذبة التي أخبرتكِ بها؟ |
Nedeni o yalan, sizlere "engellerin insanları özel kıldığını" söyledikleri yalan. | TED | إنه بسبب الكذبة، التي قاموا ببيعها لنا الكذبة بأن الإعاقة تجعلك شخص إستثنائي و مميز. |
İlk yalan kariyer başarısının tatmin edici olmasıydı. | TED | الكذبة الأولى هي أن النجاح المهني مُرضِيٌ. |
İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam kendimi mutlu edebileceğimdi. 6-7 kilo ver, biraz daha fazla yoga yap böylece mutlu olursun. | TED | الكذبة الثانية هي أني قادر على إسعاد نفسي، وأنني إذا حققت انتصارًا آخر، كأن أفقد 15 باوند أو أمارس القليل من اليوغا، فسأكون سعيدًا. |
Fakat yalan olan söyleyiş şeklimdi, söylediklerim değil. | Open Subtitles | ولكن الكذبة كانت فى اسلوب القائها, وليس فى جوهر ما قلته |
Ama incelikli bir yalan hatadan biraz daha farklıdır. | Open Subtitles | ولكن الكذبة الدقيقة في كثير من الأحيان تختلف قليلا عن الخطأ |
Ve onu suçladığımda, bu komik yalanı uydurup örtbas edebileceğini düşündü. | Open Subtitles | وعندما اتهتمه ظن أن بإمكانه تغطية الأمر بهذه الكذبة السخيفة |
Bu yalanı söylesem hiçbir şey daha kötü olmayacak. | Open Subtitles | لن يفسد شيء بإعطائهم هذه الكذبة .. لميكنهذا . أساساً من قبل |
Bu yalanı yaymak için televizyon kulemizi havaya uçurdular. | Open Subtitles | دمروا برج التليفزيون من أجل نشر هذه الكذبة |
Sosyal medya aracılığı ile son birkaç yılda bu yalanın daha da çok propagandası yapılabildi. | TED | في السنوات الماضية، كنا قادرين على نشر هذه الكذبة أبعد من ذلك. من خلال وسائل التواصل الإجتماعي. |
Bizlere engelli olmak hakkında yutturulan bu yalanın en büyük adaletsizlik olduğunu düşünüyorum. | TED | أعتقد حقَأ أن تلك الكذبة المباعاة لنا عن الإعاقة هي ظلم كبير. |
Bugünü atlatmak için söylediğin yalana kendin inanman gerekiyor, dostum. | Open Subtitles | مهما كانت الكذبة التي تخبر نفسك لتجتاز اليوم, يا رجل |
Bu olaydan da yalanla kurtulacağını sanıyorsan, bir yumruk daha yersin. | Open Subtitles | ولو كنت تظن انك ستفلت بهذه الكذبة من الأمر, لابد عليك ان تُعيد التفكير فى حيلة أخرى |
Gerçek ve yalanlar arasındaki fark onlara bazen bulanık gözüküyordu. | TED | كان الفرق بين الحقيقة و الكذبة يبدو مبهما لهم . |
Senin dul kaldığın yalanını söylemekten çok yoruldum. | Open Subtitles | أنا تعبت من قول هذه الكذبة عن كونك أرملة. ماذا؟ |
Bu içimi kemiren bir yalandı. | TED | وكانت هذه هي الكذبة التي أشعرتني بذنب يقصم الظهر. |
Ama doğrunun yalandan farklı olması gerekirdi | Open Subtitles | ولكن يفترض أن تبدو الحقيقة مختلفة عن الكذبة |
Bence yalan yalandır, ama sebepler yeterliyse, belki yalanı affedebilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أنّ الكذب كذب و لكن إن كان السبب مقبول إذاً يمكنكِ المسامحة على الكذبة |
Özellikle de yalanının ortaya çıkma olasılığı yüksekse... ALDATMAK | Open Subtitles | وخصزصاً إن كان هنالك إحتمال بأن تكشف الكذبة |
Çocuklara tekrar tekrar ayını yalanları söylerlerse bende böyle söylerim. | Open Subtitles | عندما تخبرين الأطفال الكذبة ذاتها مراراً وتكراراً |
Yeterince yalan söylersiniz, o yalanlara kendiniz de inanıyorsunuz. Evet. | Open Subtitles | تبدأ تصدق كذبتك ان أنت رددت الكذبة مرارا وتكرارا |
Bence bazı kadınlar yalanlarla yaşamaktan hoşlanıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ بعض النساء يفضلن أن يعيشوا الكذبة |
Sana bakması için doktora sıktığımız yalanlardan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث عن الكذبة التي قلناها للأطباء كي يعالجوك |