Deprem mi hissettin yoksa bir çeşit doğal felaket falan mı? | Open Subtitles | هل تشعر بهزة ارضية او نوع اخر من الكوارث الطبيعية ؟ |
Başlarına dünyayı sarsan bir felaket gelince Darlinglerin de insan olduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | وفقط عندما تحل الكوارث يُذَكر العالم بأنه حتى عائلة الدارلنق هم بشر |
Her zaman kuraklıklar ve doğal felaketler olacak ve insanlar suçlayacak birini arayacaktır. | Open Subtitles | لكن هناك كان دائما جفافا وطبيعي الكوارث والناس يبحثون عن كبش الفداء دائما. |
En belirgin sebepler doğal afet, savaş ve jeopolitik unsurlar gibi şoklardır. | TED | لقد كانت الصدمات أقدم الأسباب إطلاقًا، مثل الكوارث الطبيعية، والحروب، والعوامل الجيوسياسية. |
2010 yılının bu konuda herhangi bir özelliği yok, çünkü, her yıl ortalama 31,5 milyon insan doğal afetler nedeniyle yerinden oluyor. | TED | الآن، مامن شيء مثير للاهتمام بشأن سنة 2010، لأن المعدل يرتفع ل 31 ونصف مليون شخص مشرد بسبب الكوارث الطبيعية كل عام. |
İşin gerçeği, karşılaştığımız büyük çaplı felaketlerin büyük çoğunluğu bir bilginin gizli veya saklı olmasından doğmaz. | TED | في الواقع أن أغلب الكوارث الضخمة التي شهدناها نادرًا ما تأتي من معلومات سرية أو مخفية. |
Gökyüzüne doğru yükseliyor ve bugün yaşadığımız felaketlere yol açıyor. | TED | يتصاعد بعدها إلى السماء ويساهم في الكوارث التي نشهدها الآن. |
Kitabınızda ki herhangi bir karakterin, herhangi bir felaket için sunduğu çözümlerden herhangi biri, şuan ki uygulanandan daha iyi olabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقد ان الحلول المطروحة من خلال الشخصيات لاي من الكوارث في كتبك افضل باي شكل مما يحاول الآن ومما يفعلونه بالفعل |
Bölgeye uçtuk, görüntü aldık, insanlara gönderdik, içerinin ve felaket alanının resimlerini çektik. İlk yanıt verenlerle birlikte, arama kurtama işlerinde yardım ettik. | TED | حلقنا في المنطقة، صورناها، أرسلنا أناس، صورناها من داخل مناطق الكوارث. ساعدنا في البحث والإنقاذ |
Geçen yılki örnekte, toplulukça güçlendirilmiş felaket iyileştirilmesi alanında uzmanlar olduk. | TED | على مدار السنة الماضية، لقد أصبحنا خبراء في مجال التعافي من الكوارث المدعوم مجتمعيا. |
Savaş ve anlaşmazlık, fakirlik ve hastalık ve diğer doğal ve insan yapımı felaketler gibi problemler sanki hiç gitmeyecekler gibi görünür. | TED | بعض المشاكل مثل الحروب والصراعات، والفقر والأمراض وغيرها من الكوارث الطبيعية والبشرية تبدو وكأنها لا تزول على الإطلاق. |
Öyle görünüyor ki bu olası felaketler sadece birkaç kişi işin önemli. | TED | يبدو من المفيد جدا أن قليلا من الاشخاص يفكرون حول هذه الكوارث المحتملة. |
İnsanlar doğal olmayan felaketlerin her türlüsüyle yalpalıyorlar, ki o felaketler onları baba evlerinden ediyor ve düzgün yaşama şansı vermeden ortada bırakıyor. | TED | الناس تترنح من كل أنواع الكوارث الغير طبيعية تنتزعهم من مواطن أجدادهم وتتركهم بلا أي فرصة لصنع حياة كريمة. |
Çünkü kültürel mirasları sadece doğal afet ve savaşlara değil, başka bir şeyle daha kaybediyoruz. | TED | لأننا لا نخسر التراث الثقافي نتيجة الكوارث الطبيعية والحرب فقط، ولكننا نخسرها بسبب شيء آخر. |
Mississippi'de küçük bir kasabaya hortum ve kasırga vurduğunda doğal afet düellosu yaratmıştı. | Open Subtitles | عندما اعصار و عاصفة البرق هاجم بلدة صغيرة في ولاية ميسيسيبي , تم إنشاء الكوارث الطبيعية المزدوجة. |
Bir aşığın hayatına son verdiği yerde, afetler eksik olmaz. | Open Subtitles | عندما ينهي حبيب حياته فإن القرية سوف يحل بها الكوارث. |
Güneş'te, Dünya'daki doğal felaketlere benzer tek olay depremler değildir. | Open Subtitles | الزلازل ليست هي الكوارث الطبيعية الوحيدة التي تحدث على الشمس |
Çünkü büyük ölçekli bir kriz bizi vurduğunda ve daha güvenli bir yere sıçrama ihtiyacıyla karşılaştığımızda, o yerin ne olduğuna dair hiçbir uzlaşmışlığımız yok. | TED | لأنه عندما تصيبنا الكوارث العظام ونواجه بحاجتنا للتقدم إلى مكان آمن، فليس هناك اتفاق على هذا المكان. |
Atom enerjisini açığa çıkaracak olursak, insanlığa hayırdan ziyade bir felaketin kapılarını açabiliriz. | Open Subtitles | اذا كنا سنطلق طاقة الذره بدلا من المباركه لربما تجلب الكوارث علي الانسان |
Eğer kaçmaya özgürlerse bir felaketten önce ilk hayvanlar kaçar. | Open Subtitles | الحيوانات اول من يهرب عند الكوارث ان سمح لهم بالهروب |
felaketleri durduran biri olmak yerine onları masa başında beklemek istemiyorsun. | Open Subtitles | يكتب عن الكوارث من وراء مكتبه بينما يستطيع أن يمنع حدوثها. |
Bu uygarlık, eski dünyanın en büyük doğal felaketi yüzünden yok olmuştu. | Open Subtitles | دمرتها أعظم الكوارث الطبيعية في العالم القديم |
- Tabi ya, heyecan verici bir facia hakkında sır dolu bir şeyler söyleyip, ortadan kaybolacaksın, değil mi? | Open Subtitles | لا ، سوف تُعطي تحذيراً غامضاً فحسب عن بعض الكوارث الجديدة ثمَّ تختفي أثناء الليل ، أليس كذلك ؟ |
O zamandan beri insanoğlu bir çok felakete dayandı, fakat hiçbiri, bugün ki karşılaştığı durum kadar vahim değildi. | Open Subtitles | و بدأت البشريه منذ ذلك الحين تتحمل العديد من الكوارث و النكبات لكن ليس بخطورة هذا الذى نواجهه اليوم |
Nüfusun sadece küçük bir bölümünün doğal afetlere karşı sigortası olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أن نسبة صغيرة من السكان لديها تغطية كافية لمواجهة الكوارث الطبيعية؟ |
Daha önce hiç karşılaşmadığımız sayıda felaketle karşı karşıyayız. | TED | أننا نواجه لم يسبق له مثيل عدد من الكوارث. |