| Burada bir dakika durmak istiyorum, evrenin ortaya çıkışından 380 bin yıl sonra, çünkü aslında bu aşamadaki evren hakkında epey bilgi sahibiyiz. | TED | الآن أودّ أن أتوقّف لِلَحظة، 380,000 سنةً بعد بدءِ الكون، لأنّنا في الواقع نعلم الكثير حول الكون في هذه المرحلة. |
| Yani, o zamanlardaki evrenin milyarlarca buluta ayrıştığını hayal edebiliriz. | TED | فيمكن لنا أن نتصوّر الكون في بداية عهده و هو ينشطر إلى مليارات السّحب. |
| Bu durumun evrenin ilerde başına gelecekler üzerinde çok öenmli bir etkisi var. | TED | هذا يترتب عليه آثار حاسمة على ما سيفعله الكون في المستقبل. |
| evren bizim parmaklarınızın ucunda sunabileceği ve biz fuck-up sadece bir avuç. | Open Subtitles | اعطاها لنا الكون في متناول يدينا و نحن مجرد حفنه من الفشله. |
| Hadi ama, Jim oğlum. Tanrı evreni altı günde mi yarattı? | Open Subtitles | حسنا، هيا، فتى جيم هل خلق الله الكون في ستة أيام؟ |
| evrenin kullanıcılarının aksine, evren ziyankar değildir. | TED | على خلاف مستوطنيه، الكون في ذاته ليس مبذرا. |
| Tam da evrenin dengesiz bir konumda asılı kalmasını sağlayacak doğru değere sahip. | TED | انها القيمة الصحيحة حتى تحافظ على الكون في حالة مستقرة. |
| Ama evrenin bu tuhaf şekilde niye ortaya çıktığı hala tamamen çözülmemiş bir bilmece. | TED | و لكن اللغز يكمن في لماذا انبثق الكون في تلك الحالةِ بالذات لا توجد إجابة على الإطلاق |
| Ancak 1998'de astronotlar evrenin büyüme hızının yükseldiğini belirten çarpıcı bir bulgu ortaya koydu. | TED | ولكن في عام 1998 توصل علماء الفلك إلى الاكتشاف المذهل أن تمدد الكون في الواقع آخذ في التسارع. |
| Bu desenden, biz zaten parçacık fiziğinin küçük boyutlarını biliyoruz. evrenin işleyişi bu küçük parçacıklarla çok güzel bir şekle bürünmüştür. | TED | من هذا النمط، نعرف فيزياء جسيمات.. المتناهية الصغر. كيفية يعمل الكون.. في هذه المقايسس المتناهية الصغر جميل جدا حقا. |
| evrenin doğası o kadar kesin ki | Open Subtitles | إن القوانين الطبيعية في الكون في غاية الدقة |
| ve evren isteğinizin oluşması için ayarlamalara başlar. | Open Subtitles | وسيبدأ الكون في إعادة تنسيق نفسه كي يحصل ذلك لك |
| Bu büyük patlamaların evren'in ilk dönemlerinde ağır elementlerin kaynağı olması kuvvetle muhtemeldir. | Open Subtitles | إنها إنفجارات الغضب والتي غذّت الكون في بداياته بالعناصر الثقيلة |
| Başlangıçta evren, bir bezelye tanesi kadardı. | Open Subtitles | الكون في بادئ الأمر كان عبارة عن كرة صغيرة الحجم و بعد ذلك |
| Aynı esnada iki kanca bunları birbirinden uzaklaştırıyor olsun— işte bu, evreni genişleten itici güçtür. | TED | وفي الوقت نفسه، تحاول صنارتان أن تفرقهما. وهما بمثابة قوة التنافر التي تساعد الكون في التمدد. |
| Ve fikir, bilirsiniz, bu evreni basit bir şekilde nasıl bir araya getirirsiniz? | TED | والفكرة إذا كيف تضع الكون في قالب واحد بطريقة سهلة للغاية؟ |
| Benim için tezahür, evreni bütün ihtişamı ile görüp, ansızın her şeyi kavradığın andır. | Open Subtitles | حسناً، في رأيي الألوهية هي عندما ترى الكون في جمال و إشراق ثم فجأة تفهم كل شيء |
| Bu, evrende bugün gördüğümüz yapıların oluşumuna neden olan iki şeyin etkileşimi. | Open Subtitles | وهو الدور الذي يلعبه هذان الاثنان والذي قادنا لتكوين بنية مانراه من الكون في يومنا هذا |
| Koca kainatın içinde yüksek teknolojiye sahip bir gemiyle yalnız bir dünyalıyı kaçırmanın amacı nedir ki? | Open Subtitles | ما الغرض من قطع مسافات هائلة من الكون في سفينة متطورة للغايه فقط لاختطاف كائن أرضي وحيد ؟ |
| evrendeki pozitif ve negatifin, sıfıra denk olduğunu bildiğimize göre, şimdi tek yapmamız gereken, neyin... | Open Subtitles | بما إننا عرفنا أن الموجب والسالب في الكون في النتيجة يساوي صفر كل ماعلينا فعله الان هو حل مسألة, مالذي؟ |