Ve üstlerinin verdiği her emri uygulayacaksın. ve uygun askeri .disiplininden şaşmayacaksın. | Open Subtitles | ستمتثل لكل أمر تتلقاه، والحفاظ على الإنضباط العسكري اللائق والأحترام طوال الوقت. |
Paskalya perhizine giriyoruz, ve bu hiç de uygun bir yol değil. | Open Subtitles | نحن مقبلون على فترة الصيام وليس من اللائق أن تسير الأمور هكذا |
Gerçekten de düşünüyorsunuz ki, çocukları bir kalkan gibi kullanmak, yerinde ve uygun bir durum. | TED | هل تعتقدون حقاً أنه من اللائق أن تأخذوا الاطفال وتستعملوهم كدرع وقاية ؟ |
Bak, bu bir bayana yapılacak hoş bir şey değil. | Open Subtitles | اسمع , انه من غير اللائق التحدث بفضاضه مع السيدة |
Düzgün bir isim onun en önemli özelliklerini yansıtmalı ve onu güzel bir hayata bağlamalı. | Open Subtitles | الأسم اللائق يجب أن يحصل على أهم الصفات ويوجهها نحو نوع معين من الحياة |
İçindeki bir şeyin onu bir şey yapmaya devam etmeye yönlendirmesi dışında bir konuda her ne olursa olsun, aksiyon almanın uygunsuz olacağını sanırdı. | Open Subtitles | لقد كان يعتقد أنه من غير اللائق أن يتخذ أى إجراء تجاه أى شئ مهماً كان غير أنه يقوم بأفعال كأن شيئاً بداخله يقوم بتوجيهه |
Bir kızın, elbisesi uçuşarak, böyle ata binmesi hiç uygun değil! | Open Subtitles | إنه ليس من اللائق لطفلة مثلها أن تمتطي الجياد وساقيها مفتوحتين وفستانها يتطاير |
Ölmek üzere olan bir adama gülmek uygun olmaz. | Open Subtitles | ليس من اللائق السخرية من رجل على وشك الموت. |
Kendi içinde uygun ve yasal olan, yasadışı ve uygunsuz eylemde bulunmak. | Open Subtitles | التنفيذ غير اللائق وغير الشرعي لبندٍ في حذ ذاته غير لائق وغير شرعي. |
Arayıp, uygun biçimde davet etmek istiyorum. | Open Subtitles | سأتصل بك بالشكل اللائق وأدعوك إلى الخروج |
L've ödüllendirilir az iblisler izlemek için kaldı çok uzun için, ön planda benim uygun bir yere reddedildi. | Open Subtitles | لوقت طويل كنت أرى كيف المشعوذين الأضعف ينالون التقدير . لقد أنكر مكاني اللائق في الهجوم |
Kadınlar bölümünde yalnız kalmanızın uygun olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه من اللائق أن تكون وحيداً في فسحة امرأة |
Bence, iş yerinden birisiyle çıkmak uygun değil. | Open Subtitles | أعتقد أنه من غير اللائق مواعدة شخص تعمل معه |
Bunu anlatmam pek uygun olmaz, efendim. | Open Subtitles | حسنا، لكن ليس من اللائق مناقشة هذه الاشياء معك يا سيدي |
Ve bu işin adalete uygun olması, kasabanın temsilcisi olarak, sizin burada bulunmanıza bağlı. | Open Subtitles | و يما انك واجهة هذه المدينة من اللائق ان تكون في الموضوع بتطبيق العدالة |
Böyle haber vermeden kapıma gelmen hiç uygun bir davranış değil. | Open Subtitles | ليس من اللائق الذهاب إلى الناس بدون موعد مسبق |
Ölen bir kıza yalan söylemek hiç hoş değil yani. | Open Subtitles | انه من غير اللائق ان تكذب على فتاة تحتضر .. تعرف |
Onlar için yaptığım doğru Düzgün tek şey buydu. | Open Subtitles | كان ذلك هو الشيء اللائق الوحيد الذي فعلته لهم على الإطلاق. |
Jeanine'in işleri ciddiye aldığını fark ettim ben de doğru olanı yapıp Christy ile toplanıp gecenin bir yarısı gizlice kaçtık. | Open Subtitles | ادركت ان جيني تعاني من عدة امور لذلك فعلت الامر اللائق اخذت كريستي وخرجنا في منتصف الليل |
Bence misafirini bekletmen çok kaba bir davranış. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس من اللائق أن تترك ضيوفك ينتظرون |
Bazıları lezyondaki askerlerle içerken görülmenizin yakışıksız olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | يرى البعض أنه من غير اللائق أن تتناول الشراب مع رجال الفيلق. |