| Şiddetten nefret ederim, ama kuş tüyleriyle kendimi okşamaktan hoşIanırım tercihen siyah olanlarla. | Open Subtitles | نعم، انا اكره العنف ولكني احب مداعبة نفسي بريش الطيور وافضل اللون الأسود |
| Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor. | TED | لكن اللون الأسود يدفع عقلك لإسقاط الطعام في الفراغ. |
| Bu sabah yas giysileri almağa Harrods'a göndermiştim, fakat siyah giysileri hiç sevmem. | Open Subtitles | لقد طلبت زى الحداد من محلات هارودز ولكنى اكره اللون الأسود |
| İki: Hiç siyah giymiyorsa neden siyah bir elbisesi var? | Open Subtitles | لماذا ارتدت فستان سهرة أسود في حين أنها لم ترتدي اللون الأسود من قبل ؟ |
| Senin siyah elbise giydiğini hiç görmemiştim. Siyahtan nefret ediyorsun sanıyordum. | Open Subtitles | "لم أرَكِ ترتدين فستان أسود من قبل يا "نيك اعتقدت أنكِ تكرهين اللون الأسود |
| İki: Hiç siyah giymiyorsa neden siyah bir elbisesi var? | Open Subtitles | لماذا ارتدت فستان سهرة أسود في حين أنها لم ترتدي اللون الأسود من قبل ؟ |
| Şu siyah elbiseliler de onun köpekleri. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال الذين يرتدون اللون الأسود هم كلابه |
| Cidden. Gözleri, her seferinde kehribar siyah oluyor. | Open Subtitles | بجدية , تتحول عيناه إلى اللون الأسود في كل مرة |
| Siz bunu düşünebilirsiniz. Ben size siyah ve bej olanı getireyim. | Open Subtitles | من الممكن أن تفكرى فى هذا جاءت فى اللون الأسود و البيج |
| O altı kahverengi, üstü siyah beyaz şey de nedir? Betty mi? | Open Subtitles | ماذا تحت ذلك اللون الأسود والأبيض،والبني |
| siyah ve gümüş işlemeli İtalyan sustalısıydı. | Open Subtitles | كان أحد تلك السكاكين ذان النصل الإيطالي ذات اللون الأسود و الرمادي |
| siyah üzerinde güzel durmuş. Bunlardan daha çok giymelisin. | Open Subtitles | اللون الأسود يليق بكَ، يجب عليكَ إرتدائه بكثرة |
| Daima dışlanmış ve yalnız olacak böylece siyah kardeşlerine nazaran insanlardan daha az korkacak. | Open Subtitles | ستظل دائما مرفوضة و وحيدة بالرغم من كونها أقل خوفا من البشر بالمقارنة مع أخوتها و أخواتها من ذوي اللون الأسود |
| Dostum senin önceden kalbin olduğunu düşünürdüm ama siyah çok renkli. | Open Subtitles | كنت أظن أن لك قلباً أسود لكن اللون الأسود زاهي بالنسبه لقلبك |
| Şeytan boynuzun mordan siyah renge dönüşüyor. | Open Subtitles | القرن الشيطان لديك تحول من الأرجواني إلى اللون الأسود. |
| Şimdi,Şeytan boynuzu mor renkten siyah renge döndü. | Open Subtitles | ثم, تحولت منطقة القرن الشيطان من الأرجواني إلى اللون الأسود |
| Ayrıca bu haftaki şanslı rengim siyah. | Open Subtitles | كما أنّ اللون الأسود هو اللون الجالب للحظّ لهذا الأسبوع |
| Meğersa kalbine uysun diye siyah iplik seçmeliymişim. | Open Subtitles | لكن كان يجب ان أختار اللون الأسود لأطابق قلبك |
| Tek siyah tişörtüm bu ve annem yıkamamı istedi. | Open Subtitles | هذا قميصي الوحيد ذو اللون الأسود و أمي تريد غسله |
| siyah açık teninde fazla koyu durdu. Yeşili giy bakalım. | Open Subtitles | اللون الأسود قاتم جدّاً بالنسبة لبشرتك الشاحبة، فلنرى كيف تبدين باللون الأخضر؟ |
| Senin siyah elbise giydiğini hiç görmemiştim. Siyahtan nefret ediyorsun sanıyordum. | Open Subtitles | "لم أرَكِ ترتدين فستان أسود من قبل يا "نيك اعتقدت أنكِ تكرهين اللون الأسود |