Her gün baktığımız şeyleri alıp onları sıra dışı bir hale sokuyor. | Open Subtitles | هي تأخذ ما ننظر اليه كل يوم وترتفع به خارجاً عن المألوف |
Bir anne için bebeğini battaniye ile örtmesi sıra dışı değildir. | TED | من المألوف أن تضع الأمهات غطاء على الطفل. |
Bu olağan dışı konuyu araştırıyordum ve bu da Sebastian'ın meraklı bakışlarını üzerime çekti. | TED | كُنتُ أبحثُ كما أخبرتكم عن شيءٍ خارجٍ عن المألوف وقد تطلّب الأمرُ عينيّ سيباستيان لأجدَ ماكنتُ أبحثُ عنه. |
sıradan bir karaktere sahip olmadığım için olağan bir şüpheliyim. | Open Subtitles | أنا مُشتبه في ولادتي الطبيعية فقط لأنني لستُ من النوع المألوف |
Fakat artık şaşırmak için tanıdık, bildiğimiz dünyadan ayrılmanıza gerek yok. | TED | ولكنك لست في حاجة إلى ترك المألوف والسفر حول العالم للتتفاجأ |
Yalnızca şehirlerin sıradan görkemini yansıtan sıradan konutlar. | TED | هذه منازل عادية معبرة عن الرونق المألوف للمدن. |
Kızın ölümüne yolaçacak sıradışı bir şey yaptığına ilişkin hala kanıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد دليل فعلت أي شيء خارج عن المألوف أدت إلى وفاتها. |
sıra dışı bir şey olursa bize haber verin. | Open Subtitles | مهما كان الامر عشوائيا اي شيء خارج عن المألوف اخبرونا من فضلكم |
O yüzden senden de sıra dışı bir şey yapmanı bekliyorum. | Open Subtitles | تجري به لذلك احتاج منكي فعل أمر خارج المألوف ايضا |
Verileri iki kere tarattım. İçlerinden şüphe çekecek hiç kimse çıkmadı. sıra dışı hiçbir aktivite yok. | Open Subtitles | لقد فحصت البيانات مرتين ، لايوجد شيء يدين أي منهم ، لاشيء خارج عن المألوف |
Hakkında araştırma yaptım. sıra dışı bir şeye rastlamadım. | Open Subtitles | لقد أجريت بحثاً عنها لا يوجد شيئاً خارجاً عن المألوف |
olağan dışı görünen bir davranış sergiledi mi? | Open Subtitles | هل كان هناك أى شىء بخصوص سلوكه , هل بدا خارج عن المألوف ؟ |
olağan dışı her şey bize bildirilmek zorundadır. | Open Subtitles | كل شىء خارج عن المألوف عليك أن تبلغنى به |
Bir tilkiden kaçmanın olağan dışı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعرف أن الهروب من ثعلب أمر خارج عن المألوف |
Sanatçılar bizimle tanıdık, fakat bir o kadar da uzak bir evrenden sesleniyor. | Open Subtitles | تبدو لوحات الكهف كما لو أنها تتحدث إلينا من الكون المألوف بعيد المنال |
Eğitim konusundaki sıradışı yaklaşımım yüzünden çocuklar için bir tür baba figürüyümdür. | Open Subtitles | أنا رمز أبوي للطلاب هنا بسبب تفضيلي لطرق التعليم الخارجة عن المألوف |
Japonca bir fiil olan kabuku'dan türeyen kabuki kelimesi olağandışı ya da garip anlamına gelir. | TED | كلمة كابوكي مشتقة من الفعل الياباني كابوكو، الذي يعني الخروج عن المألوف أو الشذوذ. |
Bak mesele şu ki, aklımdaki yöntem sana biraz alışılmışın dışında gelebilir. | Open Subtitles | أنصتي، المغزى أنّ ما برأسي قد يكون خارجًا عن المألوف قليلًا |
Günümüzde aşina olduğumuz yolunu çizmesi, yalnızca 500 yıl öncesi gibi yakın bir zamanda gerçekleşti. | TED | وكان ذلك مؤخرًا قبل حوالي 500 سنة فقط الذي اتخذ فيه مساره المألوف لدينا اليوم. |
Tarif edemiyorum... parlayan bir ışık, duman veya başka bir şey... tümseğin orada alışılmadık bir şeyler... olduğunu hissetmeme yol açtı. | Open Subtitles | أنا غير قادر تماما على وصفها ومضة من الضوء أو الدخان أو شيء مما أشعرنى بأن شيئا ما خارج عن المألوف |
1976 için bu biraz alışılmadık bir durum, yani, 10 yaşındaki bir çocuğun kamerası olması. | TED | و كان هذا فى عام 1976 خروجا عن المألوف, أن تكون فى العاشرة من عمرك و لديك الفرصة لإستخدام كاميرا. |
Sırf sen normal toplantıya gidemeyecek kadar pısırıksın diye 20 km gittiğimize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أننـا قدنـا مسـافة 20 ميـلا لأنـك جبـانة للذهـاب إلى اجتمـاعنـا المألوف |
Atomları bu bildiğiniz tabloda sıralıyoruz. | TED | ونقوم بترتيب هذه الذرات في هذا الجدول المألوف. |
Arada sırada biraz şarap içmek adettendir. | Open Subtitles | من المألوف أن يتناول الأطفال النبيذ بين وقتٍ والآخر |
Ve her şey Olağanın dışında olduğunda da bu bazen çok fazla gelebiliyor. | Open Subtitles | وعندما يكون كل شيء خارج عن المألوف يصبح لايُمكن تحمّله بعض الأحيان.. أتدري؟ |