| Bu binalar esnek değil ve hastanenin verimli çalışması için hastane yataklarının dolu olmasını gerektiren bir sistemle çalışıyorlar. | TED | وهذه المباني ليست مرنة، فهي تحافظ على النظام فيها بحيث يجب أن تبقى الأسرّة ممتلئة لكي يعمل المستشفى بكفاءة. |
| Bir iki tane kundakçı ile bu eski binalar kağıt gibi yanar. | Open Subtitles | المزيد من المواد الحارقة يجعل تلك المباني القديمة تتطاير مثل ورق السيلوفان |
| yatağın altında saklanan canavarlar olmadığını, ve her depremin binaları yıkmadığını öğreniriz. | TED | ونكتشف لأنه لا توجد عفاريت أسفل مضاجعنا ولا تهدم جميع الزلازل المباني |
| Londra'da binaların tasarımına özel bir yaklaşımı olan bir stüdyom var. | TED | لدي استوديو في لندن بنهج معين لتصميم المباني. |
| binalar daha küçük binalara yer açmak için giderek küçülüyorlar. | Open Subtitles | المباني أصبحت أصغر حتى ايضاً لنوفر مساحة لبنايات أصغر منها |
| Yani bir şehirdeki binalardan çok daha önemlisi binalar arasındaki halka açık alanlardır. | TED | الأكثر أهمية من المباني التي تتخللها هي الأماكن العامة فيما بينها. |
| Bu binalar prestijli Steve... bunlar bana daha uzun vadede fazla para demek. | Open Subtitles | هذه المباني ذات هيبة يا ستيف تعني لي في المستقبل اكثر من النقود |
| Orada kocaman binalar var. Neredeyse Ay'a değecek kadar büyükler. | Open Subtitles | هناك الكثير من المباني طويلة ما يكفي للوصول إلى القمر |
| Bakır ve çinko kaplı metal kullanılan binalar sudaki iyon hareketliliğinin yol açacağı deliklere ve paslanmalara karşı hassastır. | Open Subtitles | المباني التي تستخدم مواسير النحاس الممزوجة بالحديد المجلف هي أكثر عرضة للثقوب والتآكل الناجمة عن حركة الأيونات في الماء |
| Ama bu binaları onlar inşa etmemişler ve bu taşları oymamışlardı. | Open Subtitles | لكن الهمج لم يصنعوا هذه المباني الهمج لا ينحتون هذه الحجارة |
| Gerekirse uçup, teker teker bütün binaları röntgen ışınımla tarayacağım. | Open Subtitles | سأقوم فقط بطيران عالي وأبدأ مسحاً بالأشعة السينية لجميع المباني |
| Ordu, hamamböceklerini biyolojik maddelere karşı binaları taramak için kullanıyor. | Open Subtitles | الجيش ينظر إلى إستعمال الصراصير لتمشيط المباني من المواد الخطرة |
| Bu arada, sizler bilirsiniz Birleşik Devletlerde, federal binaların resimlerini çekemezsiniz, ama Google bunu sizin için yapabilir. | TED | وعلى فكرة، كما تعلمون أنه في الولايات المتحدة لا يمكنك تصوير المباني الفدرالية ولكن جوجل يمكنه فعل ذلك من أجلك |
| 1910 Kongresel binalar Yasası, D.C.'deki binaların yüksekliğini | TED | القانون الصادر عام 1910 حول مباني الكونجرس يحد من ارتفاع المباني في العاصمة. |
| Insanlara şunu sorduk: "Bunu istiyor musunuz, binaların boyanmaya devam etmesini istiyor musunuz?" | TED | سألنا الناس: "هل تريد هذه الحركة، و أن تكون المباني مطليه بهذا الشكل؟" |
| binalara tırmanıyorsun güvenlik görevlilerini panik odasına hapsediyorsun insanlara yumruk atıyorsun. | Open Subtitles | تتسلق المباني تحبس أفراد الأمن في غرفة آمنة تلكم الناس ؟ |
| Oliver gibi köpeklere binalardan aşağı atlamasınlar, trafiğin içine dalmasinlar diye antidepresanlar veya antianksiyete ilaçlari veriliyor. | TED | ولكن الكلاب مثل كلبي أوليفر تعطى مضادات الإكتئاب وبعض مضادات القلق لمنعها من القفز من المباني أو القفز وسط حركة السير. |
| binanın güvenlik kamerası 40 yaşlarında zenci bir erkek yakalamış. | Open Subtitles | ولدينا كاميرات مراقبة المباني والتي تظهر رجل أسود، بمنتصف الاربعينات. |
| Şimdi, bu bina oldukça eski. Hatlar birçok değişik yerde. | Open Subtitles | الان , هذه المباني قديمة جداً والخطوط متشابكة حول المباني |
| Tüneler beş binayı birbirine bağlıyor ama uzun zamandır kullanılmıyor... | Open Subtitles | هذا النفق يربط كل المباني الخمسة لم يعد مستخدمً كثيراً |
| Ama bir binaya sorunsuz girebilmek için elektrik dairesinde çalışmana gerek yok. | Open Subtitles | ولكن ليس عليك العمل في شركة كهرباء كي تتمكن من دخول المباني. |
| Travis dünyanın dört bir köşesindeki ikon olmuş binalarda projeksiyonlar yaptı. | Open Subtitles | وقد فعلت ترافيس التوقعات على المباني البارزة في جميع أنحاء العالم. |
| Şuradaki bina orta halkadaki en eski yapılardan biri. Hükümet binası. | Open Subtitles | انظروا إلى واحد من أقدم المباني في الحلقة الوسطى مجلس المدينة |
| Yolunun üzerinde, bir binadan diğerine ilerledim, çünkü nerede yaşadığını biliyorum. | TED | وهو يهرع بين المباني في طريقه الى المنزل لأنني أعرف مكان سكنه. |
| Genelde mühürlü yapı, mağara veya mezarlarda... bulunan bir mantar. | Open Subtitles | الفطريات توجد عادة في الكهوف والمقابر المباني التي تم إغلاقها |
| Ben de benimkine bağlıyım. New York'un en büyük binalarını yapıyorum. | Open Subtitles | فأنا منغمس في عملي أيضا سأشيد أكبر المباني في نيويورك |
| Tam olarak bir adres vermez ama birkaç blok yakınına kadar daraltabilirim. | Open Subtitles | لن يعطيكِ هذا عنواناً دقيقاً لكن يمكنني تحديد الأمر على بعض المباني. |