| Çok naziksin ama bunun bana mahkemede faydası olacağını sanmam. | Open Subtitles | ذلك مدروسُ جداً، لَكنِّي لا تُعتقدْ بأنّه يُساعدُني في المحكمةِ. |
| mahkemede konusmak zorunda kalacaksnz, simdi konussanz ne olur? | Open Subtitles | ؟ ستظطر للكَلام معي عنها في المحكمةِ. فلما لاتتحدث الآن؟ |
| Cinayetten suçlu bulunduğunuz için... mahkeme sizi iğneyle ölüm cezasına çarptırdı. | Open Subtitles | جدناها مذنبة لجريمةِ القتلِ. حكمُت المحكمةِ عليها ان تحقن حتى الموت |
| 3 ülümün ardından mahkeme kiracıların lehine karar verdi 1947 kira denetim yasası | Open Subtitles | بعد ثلاث وفيّاتِ المحكمةِ حَكمَت لمصلحة المستأجرين تحت قانون مراقبةَ الإيجار عام 1947. |
| Yüksek mahkemeye göre değil ama bakteriler için yeterince sıcak. | Open Subtitles | ليس بالنسبة إلى المحكمةِ العليا لكنّها دافئةٌ بما يكفي للجراثيم |
| Al'i ikna etmeye çalsmalsnz, savunmann tang olarak mahkemeye gelip... | Open Subtitles | اريدُك أَنْ تُحاوليَ إقْناع ال للمَجيء إلى المحكمةِ كشاهد دفاعِ... |
| Bu mahkemede adalet kördür ırk, din, renk, cinsel eğilim önemli değildir. | Open Subtitles | في هذه المحكمةِ ، عدالة عمياء بأمور الجنس ، المذهب ، اللون والتوجّه الجنسي |
| Bayan Yeung, mahkemede ifade verdikten sonra, benim işim sizinle bitmiş olacak.. | Open Subtitles | آنسه يونغ بعد أن تشهدي في المحكمةِ سينتهي عملي هُنا |
| - Bunları mahkemede kanıtlaman ve suçladığın adamla yüzleşmen gerekiyor. | Open Subtitles | سيكون عليك الشَهادَة في المحكمةِ , و مواجهة الرجلَ الذي تتهميه. |
| - Bunları ve diğer herşeyi bu mahkemede duyacaksınız. | Open Subtitles | هذا وكُلّ شيء آخر انت سَمعتَ بالفعل في المحكمةِ. |
| Unutma ki bu iddianı mahkemede savunmak zorunda kalabilirsin. | Open Subtitles | خذُ في إعتبارك، بأنك ستسدعى إلى المحكمةِ لدَعْم إدّعائِكَ. |
| - Neden mahkemede tek başınaydım? | Open Subtitles | لماذا أرسلتَني إلى المحكمةِ لوحدي ؟ أَنا صهرُكَ |
| Acaba mahkeme de bu kisiye yönelik merakmz paylasyor mu? | Open Subtitles | -كُنّا نَتسائلُ إذا المحكمةِ تشتركُ في فضولِنا لمعرفة مَنْ هو. |
| Yarn sabah dokuza kadar mahkeme tatil edilmistir. | Open Subtitles | تؤجل هذه المحكمةِ أَ حتى 9: 00 صباح الغد. |
| Seni buradan çıkarmalıyız. mahkeme TV'yi seyrediyordum. | Open Subtitles | نحن يَجِبُ أَنْ نُبعدَك عن هنا كَنت أراقبُ تلفزيونَ المحكمةِ |
| mahkemeye olan saygım gereği jüri üyelerinin görev ehliyetlerinin sorgulanmasını talep ediyorum. | Open Subtitles | بكُلّ الإحترام المُسْتَحق إلى المحكمةِ... هل لي أن انتقل إلى اجراءات الاسترحام |
| Jamey mahkemeye tam zamanında gitti. Herkes tamamiyle tükenmişti. | Open Subtitles | وَصلَ جَيمي إلى المحكمةِ في الوقت المناسب كُلّ شخص أُهدرَ بالكامل |
| Ama mahkemeye dönünce, burada çalışamam. | Open Subtitles | لَكنِّي لا أَستطيعُ العمل هنا عندما أَعُودُ إلى المحكمةِ. |
| "Şangırtılarla şungurtularla saraya gelmiş," | Open Subtitles | "مَع a أغنية وa خشخشة، طَوى إلى المحكمةِ." |
| - Eski ortağın yapsın. Çok isterdim John ama bu sabah adliyeye gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا أَحبُّ إلى لكن حضورَي مطلوبُ في المحكمةِ. |
| Yarın mahkemenin ilk duruşması. | Open Subtitles | غداً يومُنا الأولُ في المحكمةِ. |
| Ama duruşmada hakkımızda kötü bir şeyler söyleyebilir. | Open Subtitles | لَكنَّها يُمْكِنُ أَنْ تَقُولَ شيئاً خطيراً في المحكمةِ |
| Mao, mahkemeden erteleme emri aldı. | Open Subtitles | ماو عِنْدَهُ وقف تنفيذ حكمُ الطلب مِنْ المحكمةِ. |