İlk bulgularımdan biri, Pasifik Okyanusu'na bakan bir mağaranın girişindeydi. | TED | أحد أولى إكتشافاتي كان في مدخل كهف يواجه المحيط الهاديء. |
Ayılar kuş uykusuna rahat yatacak tabii Pasifik somonları destansı göçlerini, doğanın muazzam olaylarından birini, devam ettirebildikleri sürece. | Open Subtitles | تبيت الدببة بيسر كلّ عام طالما كان سلمون المحيط الهاديء قادراً على مواصلة رحلته الملاحمية إحدى أعظم أحداث الطبيعة |
Kendimizi Pasifik Sahil Yolu'nda bulduk. | Open Subtitles | بعدها الشيء الذي تذكرته كنا نتزلج في ساحل المحيط الهاديء السريع |
Pasifik'in ortasında ıssız, küçük bir ada. | Open Subtitles | هذه جزيرة صغيرة منسية في وسط المحيط الهاديء |
Çok özel bir gecede Costa Rica'nın Pasifik kıyısı. | Open Subtitles | نحن علي ساحل المحيط الهاديء في كوستا ريكا في ليلة تعد خاصة جداً |
Pasifik Okyanusu'nda 23,000'den fazla adanın yanı sıra su altında da tepeleri yüzeye çıkmamış olan fazla sayıda dağ - deniz tepeleri - vardır. | Open Subtitles | برغم كل شيء، فإن المحيط الهاديء يحوي أكثر من ثلاثة آلاف جزيرة، بجانب جزر جبلية أخرى مغمورة |
Elli yıl önce Pasifik sularında battı. | Open Subtitles | لقد غرقت لقاع المحيط الهاديء قبل خمسين عاماً |
Pasifik Okyanusu'ndaki yarım milyardan fazla somon balığı 3,000 millik yolculuklarına başlar ve yumurtlamak için doğduğu nehirlere geri döner. | Open Subtitles | ما يزيد عن نصف بليون سلمون في المحيط الهاديء يبدأون رحلة 3000 ميل عائدين ليضعو البيض في الأنهار التي وُلدو فيها |
Ancak, bu ve Kuzey Pasifik civarındaki ayıların kaderi somon balıklarına bağlıdır. | Open Subtitles | ،لكن في النهاية، مصير عائلات الدببة هذه وبالتأكيد مصير كلّ الدببة حول شمال المحيط الهاديء يعتمد على السلمون |
Denizde geçen 4 yıldan sonra yarım milyar Pasifik somonu evlerine tatlı sulara geri dönüyor. | Open Subtitles | ،بعد أربع سنوات في البحر نصف بليون سلمون المحيط الهاديء يعودون للموطن إلى المياه العذبة |
Büyük nehir ağızlarında Pasifik Okyanusu'nun 5 somon balığı türü birbirine karışır. | Open Subtitles | في مصبّات الأنهار الأكبر الأنواع الخمسة برمّتها من سلمون المحيط الهاديء يختلطون سويّة |
Pasifik somonlarının üremeden sonra neden ölmek zorunda kaldıkları tam olarak anlaşılamamıştır. | Open Subtitles | سبب موت سلمون المحيط الهاديء بعد تناسله لم يتمّ فهمه بوضوح |
Ancak Pasifik somonlarının parçalanan bedenleri büyüyen yumurtalarına yiyecek sağlayan nehirleri besler. | Open Subtitles | لكن الجثث المتحللة لسلمون المحيط الهاديء تغذّي الأنهار مزوّدة الطعام الوفير لبيضهم النامي |
Kuzey Amerika'nın Pasifik kıyıları yeryüzünün en verimli bölgelerinden biridir. | Open Subtitles | البحار على طول سواحل المحيط الهاديء لأمريكا الشمالية قد تكون إحدى أغنى البحار على الأرض |
Bu denizler, Pasifik'te yaşayan tüm canlıları kendine çekebilecek kadar büyük bir ziyafete ev sahipliği yapabilir. | Open Subtitles | لدى هذه البحار القابليّة لتكون غنية جداً في أوّج الوليمة العظيمة بحيث ستجذب الحيوانات عبر سعة المحيط الهاديء |
Bu nedenle hepsi de Kuzey Pasifik'e dönmek zorundalar. | Open Subtitles | لذا يجب أن تعود كلّ هذه الحيتان إلى شمال المحيط الهاديء ليتغذّو |
Kambur balinalar hâlâ Pasifik'in ortasında. | Open Subtitles | مازالت الحيتان الحدباء في منتصف المحيط الهاديء |
Bu anne oğlun yiyecek bulabilecekleri Kuzey Pasifik'e varması için iki ay daha var. | Open Subtitles | سيتطلّب الأمر شهرين قبل أن يصل الأم والابن إلى أراضي الطعام في شمال المحيط الهاديء |
Yaz sonu planktonların sayısı öyle artıyor ki Kuzey Pasifik boyunca ışık saçıyorlar. | Open Subtitles | بحلول نهاية الصيف فإن ازدهار العوالق واسع للغاية حيث يتشعّب عبر شمال المحيط الهاديء |
Toprak, deniz ve güneş Kuzey Pasifik kıyılarında el ele verip ortaya çıkardığı planktonlarla en büyük doğa olaylarından birine can veriyor. | Open Subtitles | ،هنا، على طول ساحل شمال المحيط الهاديء التفاعل بين البرّ والبحر والشمس أنتج ازدهاراً هائلاً من العوالق |