Seçim kampanyasına da katkıda bulunamıyorlar birkaç aptal balina kimin umurunda, değil mi? | Open Subtitles | ولا يمكنها المساهمة في الحملات الانتخابية لذا من يأبه لأمر بضعة حيتان سخيفة |
Bu fikre göre dünyadaki herkes bilime bir katkıda bulunabilir. | TED | وهذه الفكرة قائمة على أن الجميع في العالم قادرون على المساهمة في العلم. |
Bu, içimdeki kimlikle ve her insanın topluma ve farklı bakışlara katkıda bulunma kapasitesiyle bir bağlantı kurdu. | TED | ولامست في داخلي شيئاً عن الهوية ، عن قدرة كل شخص في المساهمة في المجتمع ، بطريقةٍ تبعث بالأمل. |
Astronom olmamama rağmen mevcut projeye nasıl katkıda bulunduğumu size göstermek istiyorum. | TED | وبالرغم من أنني لست عالمة فلك، أود أن أعرض لكم اليوم كيف تمكنت من المساهمة في هذا المشروع المثير. |
Senghor'un tasvir ettiği o evrensel medeniyete katkıda bulunmak istedim. | TED | أردت المساهمة في تلك الحضارة العالمية التي وصفها سنغور. |
Bugün sizinle yeni solar teknolojisinin sürdürülebilir binaların geleceğine nasıl katkıda bulunabileceğini paylaşmak istiyorum. | TED | اليوم، أريد أن أعرض لكم كيف يمكن للتقنيات الشمسية الحديثة المساهمة في المباني المستدامة المستقبلية. |
O gülücük küresel ısınmaya katkıda bulunmadan tüm dünyayı aydınlatır. | Open Subtitles | الضحكة التي تجعل العالم كله مشمس بدون المساهمة في الاحتباس الحراري |
Hayatta kalmalarına katkıda bulunabilecek herkesi göz önünde bulundurmanı isterim. | Open Subtitles | اريدك ان تأخذ الجميع بعين الاعتبار, الذين يمكنهم المساهمة في النجاة. |
İmparatorluğun şanına katkıda bulunmak istiyorsunuz. | Open Subtitles | لأنّكم تمنّيتم المساهمة في علو مجد الرايخ |
Takımına katkıda bulunmak sadece home-run yapmak ve harika yakalayışlar yapmak değildir. | Open Subtitles | المساهمة في فريقك قد لا تكون فقط بالجري والتقاط الكرات |
Bazı ilerlemeler kaydettik fakat kat edilecek çok yol var ve umarım bazılarınız bu yolda bize katkıda bulabilir. | TED | ونأمل أن نكون قد حققنا بعض التقدم إلى الآن لكن لا يزال أمامنا الكثير ونأمل أن البعض منكم يمكنه المساهمة في تحقيق تلك الغاية. |
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, ruh sağlığı, günlük hayatın getirdiği stresle mücadele etmek ile alakalı; üretken ve yararlı bir şekilde çalışmakla ve topluma katkıda bulunacak işler yapabilme gücünle. | TED | حسب منظمة الصحة العالمية، الصحة العقلية هي القدرة على مواجهة الضغطوطات والتوترات الطبيعية للحياة؛ وأن تمارس العمل بشكل مُنتج ومثمر وأن تكون قادراً على المساهمة في مجتمعك. |
Herkesin gruba bütünüyle katkıda sağlaması gerek. Sen neye katkı sağlıyorsun? | Open Subtitles | الجميع تمكن من المساهمة في المجموعة |
Peki benzeri bir soruyu size sorsam: "Sizce nüfusun kaçta kaçı tam olarak hesap yapabilir, organik kimyayı anlayabilir ya da kanser araştırmalarına katkıda bulunabilir? | TED | ولكن اذا كان لي ان أسألك سؤال مماثل: "في اعتقادك كم هي النسبة المئوية للسكان القادرين حقا على إتقان حساب التكامل والتفاضل، أو فهم الكيمياء العضوية، أو قادرين على المساهمة في أبحاث مرض السرطان؟" |
Ailemize ileride katkıda bulunmayacağı için Jaime'yi reddettin. | Open Subtitles | (أدرت ظهرك ل(جايمي لرفضه المساهمة في مستقبلها |
Bugünkü göreviniz zaman kapsülüne katkıda bulunmak. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} عملكم اليوم هو المساهمة في الكبسولة الزمنية. |
Diğer ülkeler, algı tekniği çalışmasının astronomiyle ilgili olmadığını, çünkü bu alanda astronomi verisi çalışması yapacak görmeyen astronom olmadığını söylerken, Güney Afrika, "Alana katkıda bulunacak engelli insanlarla çalışmak istiyoruz." | TED | في حين أخبرتني بلدان أخرى أن دراسة تقنيات التصور من أجل دراسة بيانات علم الفلك لا صلة لها بالفلك لأنه لا وجود لعلماء فلك عميان في هذا الميدان، قالت لي جنوب أفريقيا: "نحن نريد من أشخاص ذوي إعاقات المساهمة في هذا الميدان". |
Clark, her ne kadar, Lois'in ilâhi kudret hikayesine katkıda bulunmak istesem de, o sırada baygın halde yatmakla meşguldüm. | Open Subtitles | (كلارك)، بقدر ما أودّ المساهمة في قصة (لويس)... -لقد كنت مشغولة بكوني فاقدة الوعي... |